• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Cevre muhendisi yurt disi

ibrahim1564

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Temmuz 2016
Firma
Yok.
Merhabalar sormak istediğim soru cevre mühendisliğinin yurt disi olasılıkları nedir ?
 
Çevre mühendisliği zaten yurt dışında rağbet görüyor. Burada da görmesi gereken değeri görmüyor. Tercih yapacak arkadaşlar ilk bunu göz önünde bulundursunlar.
Yabancı dili iyi çevre mühendisliği okuyan ya da okuyacak insanların buralarda durmaması gerektiğine inanıyorum.
 
Yurt Dışında Sürdürülebilir Çevre Mühendisliği Eğitimi

Sürdürülebilir çevre mühendisliğini anlatmaya başlamak için öncelikle neden bu bölümün ortaya çıktığını iyi anlamamız gerekiyor. Özellikle son yıllarda gittikçe popüler hale gelen bu bölümde asıl hedef; tüketim toplumunda yapılan geniş çaplı üretimin çevreye verdiği zararı en aza indirmek ve hatta yok etmek, öbür yandan da ürünlerden alınan verimi en üst düzeye çıkartmaktır. Böyle bir hedef konmasının sebebi ise, insanlık olarak yaptığımız fabrika üretimlerinin dünyaya ve atmosferine, dolayısıyla da insan sağlığına verdiği büyük zararlar bulunmaktadır. Bu zarar ve öte yandan kaynakların kısıtlılığı, sivil toplum örgütlerinin hükümetleri ve özel sermayeyi bu konuda girişim yapmaya zorlaması gibi sebeplerle sürdürülebilir çevre yönetimi ya da mühendisliği bölümü ortaya çıkmıştır.
surdurulebilir-cevre-yonetimi-2.jpg

Aslında bu mühendislik dalı altında üretilen teknolojilerin çoğuna “yeşil teknolojiler” yani İngilizce adıyla Greentech IT deniyor.
Bu mühendisliğin temelinde esasen üç konu başı çekiyor. Bunlar; ekonomik sürdürülebilirlik, sosyal sürdürülebilirlik ve çevresel sürdürülebilirlik.
Çevre Mühendisliği ve Yeşil Teknolojiler Pazarı Her Geçen Gün Büyüyor
Yeşil teknolojiler gün geçtikçe artıyor ya da tüm firmalar bu konuda çalışmalar yapıyor. Son yıllarda Tesla Motors’un da başını çektiği elektrikli otomobil teknolojisinde Mercedes, BMW, Renault, Peugeot, Jaguar, Fiat gibi tüm dev otomobil firmaları bu konuda binlerce kişiyi istihdam ediyor ve AR-GE çalışmaları yapılıyor. Dolayısıyla ilerleyen yıllarda bu alanda daha fazla istihdam ayrılacağına hiç şüphe yok.
tesla.jpg
Tesla Motors, dünyanın en önde gelen elektrikli otomobil üreticisi olarak yer alıyor ve bu konuda fazlaca ARGE yatırımı yapıyor
Fotoğraf: Tesla Model S
Şu konuda da hatırlatmak yapmakta fayda var. Almanya yeşil teknolojiler ve sürdürülebilir çevre mühendisliği konusunda çok fazla yatırım yapan bir ülke ve dolayısıyla Almanya üniversiteleri bu alanda lisans ya da yüksek lisans yapmak isteyen gençler için iyi bir seçenek olabilir. Hatta Çevre Teknolojileri İhracat İnisiyatifi programı sayesinde konumunu daha iyi hale getirmek isteyen Almanya’nın bu konuda üniversitelere de vereceği destek yadsınamaz boyutlarda.
renault-zoe.jpg
Renault Grubu, BMW, Mercedes, Jaguar ve Peugeot gibi otomobil markaları da Avrupa'da elektrikli otomobiller konusunda fazlaca çalışma yapıyor.
Fotoğraf: Elektrikli Renault Zoe
Çevre Mühendisliği Programının Dersleri Nelerdir ve Hangi Konular Vardır?
surdurulebilir-cevre-yonetimi.jpg

Bu mühendislik programında dersler üniversiteden üniversiteye değişse bile işlenen konular çoğu yerde hemen hemen aynıdır. Konular ise genel olarak şunlardır;
  • Ekolojik ayak izi,
  • Sürdürülebilir üretim,
  • Sürdürülebilir tarım,
  • Yenilenebilir enerjiler,
  • Sürdürülebilir gıda güvenliği,
  • Yeşil bina teknolojileri,
  • Kentsel geri dönüşüm,
  • Atık yönetimi,
  • Ekoverimlilik,
  • Risk yönetimi,
  • Karbon ayak izi vs gibi.
Aslında bu listeyi daha da uzatmak mümkün ama dersler genel olarak bu konular üzerinden işleniyor.
Yurt Dışında Sürdürülebilir Çevre Mühendisliği Eğitimi
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Almanya bu teknolojinin üretiminde başı çekiyor. Ama diğer yandan İngiltere ve Kanada üniversitelerinde de gerek lisans, yüksek lisans ya da sertifika-diploma programları sunuluyor.
Program için önerdiğimiz ülkeler ve okulları ise şu tabloda görebilirsiniz;
Birleşik KrallıkAlmanyaKanadaBrunel UniversityFreiburg UniversityHumber CollegeUniversity of NottinghamTrier UniversityUniversity of AlbertaUniversity of BristolLudwig Maximillian University of MunichSeneca CollegeUniversity of ReadingKarlsruhe Institute of TechnologyThompson Rivers UniversityUniversity of Edinburgh Trent University University of Prince Edward Island Vancouver Island University


Almanlar Geri Dönüşümde Dünya Şampiyonu
Alman bir arkadaşımın övgüsü Almanya’da yaşayan bir Amerikalı olarak giderek yerlileştiğimin ilk göstergesiydi.
Ben bitmiş olan yoğurdun plastik kabını lavaboda yıkayıp, plastik ve alüminyum folyo kısımlarını ayırırken”Gördün mü?” dedi Amerikan karısına… “Geri dönüşüm işte böyle yapılır”
İnsanların gözünde büyüttükleri bu süreç Almanlarda adet olmuş durumda ve bu kültürü edinen herkes bu davranışı alışkanlık haline getiriyor. İşte bu yüzden, Almanlar geri dönüşümde dünya şampiyonu…
g1.jpg

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)’nin araştırmalarına göre, Almanlar çöplerinin %65’ini ayrıştırıyorlar ve değerlendirilmelerini sağlıyorlar. Öyle ki, bütün atık çeşitleri için ayrı renk kodları geliştirmişler ve çöplerini atarken karıştırma ihtimalleri neredeyse sıfır. Geri dönüştürülemeyen çöpleri ise tekrar kullanarak yakıt üretiyorlar veya farklı tasarımlarla yeni ürünler elde ediyorlar.
Geri dönüşüm ve çevreyi koruma konusunda Almanya’yı takip eden Güney Kore atıklarının %59’unu geri dönüştürüyor, Amerika ise %35’lik bir oranla gelişmiş ülkelerin ortalamasının biraz üzerinde yer alıyor. Belki şaşırtıcı olmayacak ama, örnek verdiğimiz bu ülkeler Türkiye’den kilometrelerce ilerideler. Çünkü Türkiye’deki çöpün %99’u depolama sahalarına gömülüyor.
Almanya’da da bu sisteme başkaldıranlar ve çöplerini ayrıştırmadan bir tek kutuya atanlar da oluyor. Hatta bu bireylerin bazıları, çöpünü ayrıştırarak atan komşularıyla alay ediyorlar. Fakat bu davranış Almanya’da cezasız kalmıyor.
Almanya’da plastikler ve diğer ambalaj atıkları sarı kutuya, kağıt ve kartonlar mavi kutuya, şişeler ise renklerine göre de ayrıştırılarak yeşil ve beyaz renkli kutulara atılıyor. Bir de kahverengi kutu var, yalnızca kompost atıkları, yani organik atıklar için ayrılmış çöp kutusu…
g2.jpg

Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) verilerine göre, diğer Avrupa ülkeleri de çöp konusunda en az Almanya kadar gayretli görünüyor. Avusturya, Belçika, İsviçre, Hollanda ve İsveç çöplerinin en az %50’sini geri dönüştürüyor ve büyük bir kısmı yeniden kullanılıyor.
Almanya’nın bu alandaki başarısının en önemli sebeplerinden biri ise çöp ve geri dönüşüm kutularının Otobüs durakları, tren istasyonları, okullar, parklar, şehir merkezleri ve hatta stadyumlar gibi pek çok noktada ulaşılabilir olması olarak görünüyor
Tüm kutuların üzerinde yer alan Almanca ve İngilizce açıklamalar ise kutuların doğru kullanım oranının artmasını sağlıyor, ülkeyi ziyaret eden turistler de tıpkı yerliler gibi çöplerini nereye atacakları konusunda yönlendirilmiş oluyor. Bu da yeterli değilse, Almanların yere çöp atan insanları uyarma konusunda hiç utangaç olmadıkları aşikar…. Çöpünüzü ayrıştırmadığınızda uyarıldığınız bir ülkede yere çöp atmak gibi bir hata yapmak istemezsiniz.
Sonuç olarak hep birlikte hem Almanya’da, hem de Türkiye’de çöpümüze sahip çıkmamız gerektiğini hatırlatıyor,Türkler olarak kısa zaman içerisinde yaşadığımız dünyanın değerini Almanlar kadar iyi bilebilmeyi umuyoruz.
 
@Olgaç Sürmelihindi

Olgaç bey bu konuda çeşitli söylentiler bende duyuyorum. Bu konuda ciddi bir adım atmayı planlıyorsanız, daha önce bu konuda çalışma yapmış veya çalışma yapmakta olan biri ile iletişime geçmeniz daha doğru olacaktır. Avrupa kıtasında Almanya, Fransa, Norveç gibi ülkelerin çevre politikalarına çokça önem verdiğini bende duyuyorum..
 
@Baran Ulutaş

Baran Bey Merhaba,
Yeni mezun Çevre Mühendisiyim. 3 aydır istemeyerek de olsa zorunluluktan danışmanlık firmasında çalışıyorum. Dil varsa gerisi kolaydan kastınız nedir acaba? Rusçam ve İngilizcem var ileri seviyede nasıl değerlendirebilirim bunları? Aklımda Avustralyaya yeni mezun mühendis vizesi ile başvurmak geliyor fakat iş bulma konusu biraz muallakta açıkçası ve gerçekten teknik konularda mesleğimi devam ettirmek istiyorum . Yardımcı olabilirseniz sevinirim, teşekkürler şimdiden.
 
@mmiyahki
Arkadaşım ileri seviye rusça ve ingilizcen var madem o halde linkedin ve kariyer.net e gir ilanları takip et yurt dışı şantiye işlerinde çevre müh. ve özellikle isg uzmanı arıyor büyük firmalar. C sınıfı bile olsa iş görür başlangıçta ama yoksa da önemli değil. Maaşlar dolar ve euro üzerinden ve minimum 3000 dolardan başlar. Altyapı ve arıtma konusunda uzmanlaşma imkanı var. Zaten yurt dışında danışmanlık işi yaptırmazlar sana. Teknik konularda çalışırsın.
 
Yurt dışında direkt Çevre Mühendisi olarak çalışabileceğiniz yerlerin başında Amerika geliyor. Onun dışında Avrupayı düşürürseniz düşündüğünüz gibi kolay iş bulunan ve önde gelen mesleklerden biri değil. Genelde uzman seviyesinde personel arıyorlar ve tabi ki buna ingilizce dil bilgisi dışında işin bulunduğu ülkenin dilini de iyi bilmek gerekiyor. Avrupada bizim meslek yine iş güvenliğiyle birlikte rağbet gören mesleklerden yani ikisini tek bir meslek gibi düşün. Ayrıca Avrupa Çevre ilanları daha çok AR-GE amaçlı ve sürdürülebilir enerji ve atık yönetimi üzerine görüyorum. Rusya, Afrika ve Orta Doğu hakkında bir bilgim yok.
 
@Zoransavic

İSG belgem yok alabilecek de maddi durumum yok şuanda. indeed'den bakıyorum yavaştan bakalım umarım bir yer çıkar. kariyer.net'den çok bir beklentim yok açıkçası.
 
@Emre Kurt
@Baran Ulutaş baran üstadım ben doktorayı yurt dışında yapmak istiyorum. Özellikle almanya ülkesi beni cezbetti. Tabi ingilizce altyapı var ve daha da pekiştireceğim. Bunun yanında almanca öğrenmeyi istiyorum. Bakalım hayat bizi nereye savurarak. Emre bey diğer ülkeler biraz pahalı. Ama araştırma yapacağım. Yurt dışında çevre mühendisliği el üstünde tutuluyor.
 
@Olgaç Sürmelihindi

İnan bu konuda çok başlangıç seviyesinde araştırma yaptım. Norveç konusu da orada yaşayan bir tanıdık vasıtasıyla açıldı. Norveç avantaj mıdır, dezavantaj mıdır bilmiyorum. Ben eğer ülkemizde istediğim şartları bulamasaydım, bu şansımı kullanacaktım.. Dediğim gibi iyi yerler araştırmasından değil tanıdık vasıtasıyla bu düşünce oldu sadece
 
@Baran Ulutaş
Helal olsun size. Şapka çıkartırım böyle üstada. Çok teşekkür ederim. İyi ki varsın :)

Bir ülkenin su ile ilişkileri: hollanda'da (içme) suyuna erişimde bağimlilik ve dayanişma
Page 3 of 5
9.3.Hollanda’nın Çevre Tarihi, Polder Modeli ve Kurumsallaşma
Hollanda çevre tarihi, büyük ölçüde Hollandalı toplumun suyu nasıl algıladığını, katkıda bulunduğunu ve su kaynakları ile nasıl çalıştığı üzerinedir. Su bir meydan okuma ve ülkenin sakinleri için bir nimet olmuştur ve Hollandalı tarihi kendi sulu ortamına uyumlu olarak, su etrafında döner. Hatta bazıları o su Hollandalı genlerin (Hollanda Su Sektörü, 2016) içinde olduğunu söyleyebilirler. Yaklaşık Milattan Sonra 1000’de, Hollanda esas bataklıklar (düşük, ıslak toprak) ve seller ve deniz kabarmalarından kendilerini korumak için höyükleri (Terps) inşa ediyorlardı ve çok yaşanabilir bir yer değildi. Erken Orta çağlarda, Hollanda’nın batı bölümü hala ağırlıklı olarak bataklık arazide yaşıyorlardı. Köylüler araziyi kendilerine göre kazarak, drene ederek, baraj yaparak, bentler kurarak (Rijkswaterstaat, 2016) yaşanır hale getirdiler, bu arada suyun yönetimi birçok arazi sahibiyle ortaklaşa yönetiliyordu.
İşbirliği ve 'polder modeli' (en iyi uzlaşma arayışında işbirliği formu) su yönetimi Hollandalı yaklaşımının tipik örneği olmuştur. Başından beri su sorunları yönetmek için tek yol birlikte çalışmak olduğu belliydi. Arazi defalarca sel tarafından perişan edilmiş ve büyük parçalar denizde kaybolmuştu. Örneğin Zuiderzee (büyük iç deniz), yaklaşık 1300’lerde bir selle (Rijksuniversiteit Groningen, 2016) kuruldu. 13. yüzyıldan itibaren büyük kooperatifler güvenli su ortak çıkarlarına dayalı olarak kuruldu. Büyük deniz savunması zaten (Rijksuniversiteit Groningen, 2016) inşa edilmişti ve zamanın yel değirmenleri yardımıyla (ülkenin tanınmış uluslararası görüntülerinin şimdi parçası) havuzları ve gölleri tahliyeye (Fotoğraf 9.2) 1400’ler sonrasında başlamıştır.
9.2.jpg

Fotoğraf 9.2. Hollanda’da Değirmen
Şimdi Hollanda'da mevcut 3.000 denizden kazanılmış arazi vardır (örnek için bakınız şekil 1) ve ağırlıklı yel değirmenleri ve pompa istasyonları yardımı ile drenaj oluşturularak yapılmışlardır.
Hollanda’da meydana gelen en büyük doğal su faciası 1953 yılında oldu (Fotoğraf 9.3). Ayrıca daha yakın zamanlarda işbirliğinin, su ile ilgili işlerde çok önemli olduğu ve bu işbirliğinin birçok yeri kapsaması gerektiği anlaşılmıştır.
9.3.png

Fotoğraf 9.3. 1953 büyük fırtına sonrası setlerin inşa edilmesindeki işbirliği
'Konut, Mekansal Planlama ve Çevre' Hollanda Bakanlığı Hollandalı içme suyu temininden sorumludur. Onlar şu anda su yönetimi ve devlet suların yönetimini koordine eden Ulaştırma, Bayındırlık ve Su Yönetimi Bakanlığı ile birlikte çalışır.
"Bureau voor den Waterstaat" olarak 1798 yılında kurulan Rijkswaterstaat, Altyapı Hollanda Maliye Bakanlığı ve Çevre’nin bir parçasıdır. Rolünü inşaat ve su yolları ve yolların bakımı ve taşkın koruma ve önleme dahil olmak üzere kamu işleri ve su yönetimi, pratik uygulamalardan alır. Ulusal halk sağlığı ve çevre ajansı ayrıca yıllık rapor olarak Hollanda hükümetine bildirir.
Ayrıca devletin alt düzeyleri vardır:
  • İller (Bölgesel çevre politikası ve yönetmelikler, mülkiyet su tedarik şirketleri);
  • Belediyeler (kanalizasyon, kentsel drenaj, mülkiyet su tedarik şirketleri);
  • Bölgesel su kurulları (operasyonel bölgesel su yönetimi, kentsel atık su arıtma).
Hollandalı su kaynağı 1950 yılından bu yana ulusal mevzuat tarafından kurumsallaşmıştır. Kalite standartları su kirliliğini azaltmak için 1957’de alınan su temini hareket ve aynı zamanda önlemleri tanıtıldı. Yüzey sularına arıtılmamış kanalizasyon doğrudan boşalmasını önlemek için, atık su arıtma tesisleri, su panoları, belediyeler tarafından inşa edilmiştir. Ama o zamana kadar henüz bu sistemli bir şekilde (Reinhard, 2009) ele alınmamıştı.
9.4.Karşılıklı bağımlılık faktörler
Hollanda geçen yüzyılın küçük su tedarik şirketlerinin sırasında 1899 yılında zaten Hollanda'da Su Temini (KVWN) İçme Kraliyet Derneği kurulmuş bölgesel kamu şirketlerinin içine giderek entegre edilmişti (bu yaklaşık 50 yıl sürdü). Bu su kaynağı, hükümetten 1950 ve 1970 yılları arasında mali destek sağlamıştır. Hollandalı haneleri (TU Delft, 2016) için % 99 kapsama ulaşmak için 2006 yılında ülke için 11 su temini şirketi kuruldu.
KVWN de, VEWIN, Kiwa, Aqua gibi kuruluşların doğduğu yerdir. VEWIN Hollandalı Su Temin Şirketler Birliği'dir. Araştırmada çok güçlü işbirlikleri de vardır; su şirketleri tarafından tanımlanan Kiwa ve KWR (su döngüsü Araştırma Enstitüsü), ortak araştırma programlarına örnek merkez ortaklıkları vardır. Hollanda'da en iyi içme suyu şirketleri kamuya özel olmayan kar amacı gütmeyen şirketlere aittir. Bunlar belediye veya hükümet sübvansiyonu olmadan tam maliyetlerini kendileri karşılarlar.
2009 yılında, üretim ve içme suyu dağıtımı konusunda yeni hükümler, Hollanda'da (Helpdeskwater, 2016) yeni bir İçme Suyu Yasası ve kamu içme suyu temini organizasyonu oldu. Bu içme suyu temini, bozulma ve acil durum malzemeleri ve yasal yükümlülüklere / su tedarik şirketleri görevlerinden, yönetiminin sürekliliğine, örnek risk değerlendirmelerini de kapsar. Bu yeni kanun zaten dikkate; Su Çerçeve Direktifi (SÇD), Taşkın Koruma Direktifi ve Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi olarak yeni Avrupa gelişmelerini alır (Directives 2007/60/EC and 2008/56/EC).
2009 yılında bir çok direktif formüle edildi. Su temini şirketleri şunları yapmak zorundadırlar:
  • Sürdürülebilir ve etkin bir kamu su kaynağı işletmek,
  • İnşa etmek, işletmek ve gerekli altyapı sağlamak,
  • Yasal standartlara uygun olarak içme suyu tedarik etmek,
  • Adil, şeffaf ve ayrımcı olmayan olan ücretlerle tüketicilere içme suyu tedarik etmek ve bağlamak,
  • Tedarik noktasına kaynağından üretim ve dağılımını sağlamak,
  • Su kaynaklarının korunmasına katkıda bulunmak,
  • Denetim ve halkı bilgilendirme yoluyla tedarik noktası ve kullanım (musluk) noktası arasındaki kalite güvencesine katkıda bulunmak.
Uluslararası olumlu üne bakarak, polder modelinin çok başarılı olduğu, Hollandalılara çok temiz, sağlıklı ve iyi kalitede su sağladığından dolayı kanıtlanmıştır (Hollanda Su Yetkilileri, 2015).
Her ülke birkaç su ile ilgili çıkarları birbirine bağlı olarak başarması gerekiyor. Suyun sarf doğal şiddet fiziksel güvenliği ile nüfusu sağlanması bunlardan sadece bir tanesidir, ama tarihsel olarak su ile Hollandalı toplumun ön işgali şeklindedir. Bunun yanı sıra, Hollandanın da denizcilikte uzun bir geçmişi vardır, ve bugün bile (nehir) nakliye ticareti tarımsal su çıkarları, eğlence çıkarları, doğa çıkarları ve su kaynaklarının içme çıkarları ile birbirine bağlı olan büyük bir su ile ilgili olayları temsil eder.
Hollanda su sisteminin kendisi su kalitesi ve miktarı (Rijkswaterstaat, 2016) eş-bağımlı birçok birbirine bileşenleri içerir. Hollanda’da, tepelikler yer alır ve nehirler birbirinden ayrı olarak görülemez. Onların birbirine bağlılığı bizim su sistem yönetimi için temel oluşturur. Özellikle (Hollanda ve ülkeler yukarı olarak) aşırı yağış dönemlerinde, ya da daha uzun kuraklık dönemlerinde, su dağıtım sistemi sürekli kontrol ve tüm su ile ilgili çıkarları en iyi şekilde servis edilebilir ve böylece manipüle edilmektedir. Çeşitli senaryolar, anlaşmalar ve (bent kapıları gibi) teknolojileri, bu süreci kolaylaştırır.
Yerel bir olaya örnek
İçme suyu amacıyla bölgesel su temini ile ilgili bir ana örnek (9.2 Şekil) Amsterdam-Rijnkanaal ve Noordzeekanaal etrafındaki sistem yönetimidir. Kanallar, su toplama alanları, polders, hendeklere, savak, pompalar, göller ve kilitlerin sistemi, bir sonraki su üretimini içmesuyu olarak korunması için, IJmond, Amsterdam ve Almanya arasındaki nakliye bağlantıları için büyük önem taşımaktadır. Nehirler yağmur suyu havza alanlarının drenajını sağlar. Sistem tahliye savak vasıtasıyla Kuzey Denizi'ne akar, ama deniz seviyesi çok yüksek olduğunda, bunu bir pompalama istasyonu üstlenir.
Nehir düzeyleri düşüktür ve tepelikler yer alır, göllerden su absorbeolur, kuru zamanlarda gemiler için gezilebilir derinlik muhafaza edilir. Göl IJsselmeer (önceki Zuiderzee, ulusal ve uluslararası öneme sahip artık bir doğa rezervi) veya Waal Nehri ekstra su, daha sonra yapıların işletilmesi yoluyla temin edilebilir. Ancak Waal temin edilebilir miktarda Waal alt Neder-Rijn su seviyelerini korumak için gerekli olan su miktarına bağlıdır. Waal daha az su yönlendirebilir, orada başka bir olasılık olarak Vecht temizlenir, Amsterdam-Rijnkanaal beslenir,Markermeer gölü seviyesi buna izin verir.

9.2map.png

Şekil 9.2. Harita ideogramdan uyarlanmıştır (2016)
Su kalitesi için olduğu gibi, tuzlanma, bu sistemde önemli bir konudur. IJmuiden'de deniz yapılarını geçmesi, gemilerin tuzlu su olan tüm yolu Amsterdam-Rijnkanaal’a bağlandığı kadar, Noordzeekanaal’dan da akmaya neden olur. Ekolojik, Noordzeekanaal (tatlı su ve tuzlu suda yaşayan) önemli bir balık göç işlevi vardır ve tuzlu degrade tatlı suya tuz kademeli benzersiz ekolojik özelliklerinin (balıklar için önemlidir ) fizyolojik farklı durumlara ayarlamak mümkündür. Balık göçü savak ve tesisleri yerleştirme ve düzenlemeleri gerekli kılmaktadır (Van der Linden, van Alphen, Wanningen, van Herk, 2012). Çözümleri balık göçü amacıyla geceleri kilitleri açarak bulunurlar. Bununla ilgili bir konu olsa da, Noordzeekanaal tuzlu su seviyeleridir. Bu içme suyu için bir giriş noktası oluşturan Amsterdam-Rijnkanaal, bu tarafa bağlanarak, tuzlu su baskınını çok ilerletmemek gerekir. Göl Markermeer’den gelen katı su bu harekatı durdurmaya çalışmalıdır. Amsterdam-Rijnkanaal su olsa da, ek bir işlevi vardır. Kuru dönemlerde (genellikle tarım arazisi oluşan bölgelerde) polders tuzlanması mücadele etmek için de kullanılabilir. 1980’lerde belirtilen 'Küçük Ölçekli Su Temini Karşılıklar "başlıklı bu hükümle, bir su anlaşmasına tabidir, tam m3 / sn'lik su, polders için pompalama sistemi ile kıtlık dönemlerinde pompalanmalıdır.
Yukarıdaki yerel vaka örneğinde, birçok senaryo üzerinde çalışılmış, anlaşmalar kaydedilmiş, birliktelikler yapılmış, ve teknolojilerin uygulandığı görülmüştür. Ama Hollanda, su sistemi olarak sadece yerel sisteme ait bir su sitemine sahip değildir, aynı zamanda çevre ülkelerden gelen akiferler de vardır (UNGA, 2008).
Hidrolojik havza açısından, Hollanda diğer Avrupa ülkeleri ile büyük nehir havzalarını (Şekil 9.3) paylaşır. Başlıcaları Ren ve Meuse vardır.
9.3river.png

Şekil 9.3. Nehir havzası bölgeleri
Sekiz egemen Avrupa devletlerinden akan, Ren uluslararası jeopolitik nehirdir (Mediation project, 2016). Ren’in korunması için Uluslararası Komisyon kurulmuştur. Şu anda, Ren Nehri karışık kar ve yağmurla beslenen bir sistemdir. İklim değişikliği nedeniyle, bu ağırlıklı olarak yağışın şiddetine göre değişebilir. Ülkelerin ekonomilerinin birçok yönden (navigasyon, içme ve sanayi işleme suyu, tarım sulama, hidroelektrik, kirleticilerin deşarjı ve soğutma suyu) Ren erişimi ile geçer. Meuse havzası alanı, Wallonia (Belçika) dan başlar, Fransa ile takip edilir, Hollanda (8,000 km2), Almanya, Flanders (Belçika) ve Luxembourg’da yer alır.
Yukarıdaki örnekte gösterildiği gibi, ülkelerin (daha fazlası) küresel düzeyde (sınır ötesi akiferler üzerinde sözleşmelerin onaylanması yoluyla örneğin) uluslararası su hukuku gelişimini takip ederler. Belirli durumlarda, Hollanda gibi kalkınma aktörleri de, örneğin, (sanitasyon, su sistemleri, sulama çözümleri, taşkın kontrolü ve hidroelektrik konularındaki bilgilerine dayanarak teknik yardım ya da kapasite geliştirme programları sağlayarak, bölgesel düzeyde (donör) yardımı sağlayabilirler ; van Genderen en Rood, 2011).
"Hollanda suyla yaşar. Böyle nüfus artışı, kentleşme ve yükselen deniz seviyesi gibi gelişmelerden dolayı, suyun sürdürülebilir bir yönetimle yönetilmesi için kişiler daha çok uğraş vermektedirler. Önemli olan, suyun sürekli kaliteli ve istenen miktarda elde edilmesidir "(SenterNovem, 2016).
Atık su arıtmayı daha etkili yapan, en önemli son inovasyon Nereda’dır. Nereda® aerobik granül biyokütlenin benzersiz özelliklerini kullanarak suyu arındırır yenilikçi, ileri biyolojik bir arıtma yapan atıksu arıtma teknolojisidir. YouTube videoda, süreci açıklayan bir video bulunmaktadır:
 
Üst