• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Kutuplaştırılmak istensekte kutuplaşmayacağız.

Mehmet Ali Ece

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağustos 2009
Sayın Ece,
Bu mail odamızın resmi mailidir.Kişilere atılan veya şahsi maillerinizi lütfen bu maile göndermeyiniz.Resmi bir mail adresine attığınız gayriresmi bildiriler ve propaganda yazıları,mantıkenyayınlanmaz.Bu maili adresini yalnızca oda ile ilgili işlemleriniz için kullanınız lütfen.Aksi takdirde mailleriniz spam olarak düşecektir.Lütfen cmoistanbul@cmo.org.tr adresini oda işlemleri dışında meşgul etmeyiniz.

3 Şubat 2012 12:29 tarihinde Mehmet Ali ECE <mehmetaliece@yahoo.com> yazdı:
Bu maildeki gibi cevap hakkı olan bir hususta bile düşüncelerimiz ÇMO da insanlara ulaştırılmıyor.
ÇMO da sansüre hayır.

Mehmet Ali ECE
Çevre Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı (C)
Cep : 0544 420 00 70

----- İletilen Mesaj -----
Kimden: Mehmet Ali ECE <mehmetaliece@yahoo.com>
Kime: ozge gokmen <gokmen.ozge@gmail.com>; "cmoistanbul@yahoogroups.com" <cmoistanbul@yahoogroups.com>
Gönderildiği Tarih: 2 Şubat 2012 16:21 Perşembe
Konu: Yan: [ÇMO İstanbul Şubesi] Yeşil badanacıların altı günahı


Ama bizler piyasayı boş bıraktığımız için çalışma alanımızın sadece çevre görevliliği ve İSG mühendisliği olduğunu düşündüğümüz için -ki siz ne yazık ki toplantıda böyle söylemiştiniz ve ben çok üzülmüştüm-
Özge Hanım,
Bende yeni yönetimimize başarılar dilediğimi seçim sonrası bu platformdan yazmıştım.Ama riskyonetiminde yayınladı Hilal Hanım ,Bu platformda yayınlanmadı.Unutulmuş da olabilir.Bilmiyoruz.
Sizin mesajınızdan yukarıda alıntı yaptım.Ben o gün kü Oda genel üye toplantısında çalışma alanlarımızın sadece Çevre Görevlisi ve İSG Uzmanlığı olduğunu söylemedim.
Ben en önemli uğraş alanlarımızın Çevre Danışmanlığı ve İSG Danışmanlığı olduğunu söyledim.
Bu neticede bizler, Arıtma,kanalizasyon işleri (proje,inşaa,işletim vs.) ,katı atık,emisyon , deşarj gibi işlerde kamu da ve özelde halen yetkin ve etkin görevlendirilmiyorken ve Çevre Mühendisinin asıl işi olan bu işleri halen inşaat ,makina gibi dallar yapıyorken ve bunu Oda platformlarında defaatle dile getirmiş ve bu durumun değişmesi için elimizden geleni yapmamızı hep savunmuşken asıl düşüncelerimizi bilmediğinizi ve talihsiz bir yanlış anlama durumu yaşadığınızı düşünüyorum,malesef.

Ben Çevre Görevlisi bu haliyle karşı bir insan olduğum için,o kavramın şekli Çevre mühendislerinin oynanan gururu İADE edilinceye kadar ağzıma bile almam hiç bir zaman.
Çevre görevlisini ancak ve ancak çevre mühendisi veya teknikeri olur,başka bir disiplin bu işten rant sağlayamamalıdır.Ben hep bunu savundum,hatta gelin çevre görevlisi belgelerini yakalım diye protesto çağrısı bile yapmıştım.Ama gelinen durumun mesleki haklar için şu anda yeterli olduğu gerekçesiyle yeni ve eski Oda yönetimimiz tarafından bu protesto fikri geri çevrilmişti.
yani eğer biz çevre mühendislerine bizim olan asıl işleri yapma şansı hem kamu tarafından hem de özel sektör tarafından verilmiş olsaydı;
bizler,bugün çevre danışmanlığı ve İSG uzmanlığı işlerine bu kadar yoğun girmeyecektik,o işleri o kadar çok sahiplenmeyecektik.
Benim o konuşmamın o cümlesini yanlış anlamış olsanız da bu konulardaki fikrim ve duruşum hep buydu aslında.
O cümle Odanın (Benim anladığım) "HES mi? tamamen karşıyız demesi,Termik santral? karşıyız demesi, Nüklüer ? Karşıyız demesi,Köprü? karşıyız demesi, "
Yani mühendis olarak bizler; kirliliği önlemek ,çevreyi korumak hedefimizi,bunu projeyi hepten istememekle değilde (-ki istisna olarak bazı projeler hepten kabul edilemez de olabilir;örneğin sarıyer koç ünv. kampüsü,örneğin 2B lerin satışı gibi) ;şunlar şunlar yapılırsa ancak bu projeye o zaman yapılabilir diyerek fikir beyan etsek daha yapıcı ve mühendisçe bir iş yapmış olmazmıyız?

Kim ister 10 km lik dereye 50 tane HES yapılsın .Ama 10 kmkarelik 2B orman arazisine siz kampüsleri yaptırdığınız bir ülkede 10 km lik dereye 2 tane HES yapılınca -ki bu HES lerde Çevreci enerji yatırımı olduğu için yurtdışı kreditörler ve dünya bankası finansörlüğünde ve ÇED izni ile yapılmaktayken- taraftar psikolojisiyle hepten karşıyız diyoruz.
Çözüm,proje içinde alternatif,öneri söylemeden yok biz bunu istemiyoruz demek Biraz Kolaycılık değilmi?
Selamlar.
Mehmet Ali ECE
Çevre Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı (C)
Cep : 0544 420 00 70

Kimden: ozge gokmen <gokmen.ozge@gmail.com>
Kime: cmoistanbul@yahoogroups.com
Gönderildiği Tarih: 1 Şubat 2012 16:52 Çarşamba
Konu: Re: [ÇMO İstanbul Şubesi] Yeşil badanacıların altı günahı


Merhabalar Mehmet Ali Bey;

Daha önce bir toplantıda Çevre Mühendisliğinin çalışma alanları ile ilgili bir tartışma geçti aramızda. Bu green washing dediğimiz, yeşil badanacıların deşifre edilmesi ve aslında hangi ürünün gerçekten yeşil olduğunun belirlenmesi ile ilgili "Eko-Etiketleme" dediğimiz bir kavram var. Bu doğrudan ürünlere alınan bir etiket. 3.taraf sertifikasyon vb. şeyler söz konusu olduğu için ve bu etiketi alabilecek ürünlerin taşıması gereken kriterler tanımlandığı için bu ürünlere doğrudan çevreci ürün diyebiliyoruz ve bu çalışma doğrudan çevre mühendisleri tarafından yapılması gereken bir iş.

Ama bizler piyasayı boş bıraktığımız için çalışma alanımızın sadece çevre görevliliği ve İSG mühendisliği olduğunu düşündüğümüz için -ki siz ne yazık ki toplantıda böyle söylemiştiniz ve ben çok üzülmüştüm- bu vb. iş alanlarını başka mühendislik dallarından insanlar kapmaya başladı.

Yeni dönemde odada bununla ilgili muhakkak bir eğitim verilir diye düşünüyorum. Zaten buna ek olarak Genel Üye toplantısında Çevre Mühendisliğinin çalışma alanlarını konuşacağımız bir faaliyet düzenleyelim diye bir talep olmuştu. Yeni yönetim tarafından bu da en kısa sürede yapılacaktır zaten.
2012/1/31 Mehmet Ali ECE <mehmetaliece@yahoo.com>

Prof.Dr. Mikdat KADIOĞLU'dan alıntıdır:

Yeşil badanacıların altı günahı

Ürünlerini doğru olmadığı halde çevre dostuymuş gibi sunanlar, yani dünyadaki "yeşil badanacılar" tüketici örgütlerince tespit edilip teşhir ediliyor.

ABD'deki büyük market zincirlerinin çevreci olduğunu iddia ettiği 1,018 ürün incelenerek işledikleri günahlar tek tek belirlendi.

Günümüzde tüketicinin çevre koruma konusunda artan hassasiyetini sömürmek için tüketim malları üzerine yazılan yanlış ve yanıltıcı iddialar altı grupta toplandı:

1. Gizli takas yapma günahı: Örneğin, ürüne ait ambalajın geri dönüşümlü káğıttan yapılması gibi sadece bir parametre öne çıkartılıyor. Bu ürün üretilirken kullanılan enerjinin neden olduğu karbon dioksit, su kaynaklarının kirletilmesi, ormansızlaşma gibi diğer ve muhtemelen daha önemli olan parametrelerin üzerinde hiç durulmuyor. Bu günahı işleyen ürünlerin az da olsa yeşil olduğu iddiası çoğu kez doğru, fakat bütünleşik çevre koruma mantığı ile bakıldığında hiç de söylendiği gibi masum olmadıkları görülüyor. Böylece marketlerde yapılan incelemede, tüketiciye küçük bir yeşillik sunup dünyada daha büyük çevre değerlerini yok eden ürünlerin oranı yüzde 58 gibi oldukça yüksek.

2. Belgesiz atıp-tutma günahı: Ürünün çevreci olduğu iddiası, tüketici tarafından kolayca ulaşılabilecek destekleyici bilgi veya güvenilir bir sertifika ile doğrulanamıyor. Örneğin etiketinde enerji tasarruflu olduğu yazmasından başka ampulün böyle bir özelliğinin olduğunun kontrol edilebileceği herhangi bir sertifika, telefon numarası, web sayfasının bulunmaması bir günahtır. İncelemede, örneğin hayvanlar üzerinde denenmediğini sadece söyleyen kozmetik ürünler gibi, ürünlerin yüzdesi 26'sı bu günahı işlediği görüldü.

CFC YASAKLANALI30 YIL OLDU!

3. Yuvarlak ifadeler kullanma günahı: Bu günah, ürünün yeşil olduğu iddiası yuvarlak, anlamsız ve muğlák kelimelerle ifade edilip tüketici yanıltılarak işleniyor. Örneğin,"katıksız, zehirsiz, koruyucusuz, kimyasalmaddelerden arındırılmış, doğal" deniyor. Gerçekte kimyasal maddeden oluşmayan hiçbir şey yok. Su bile bir kimyasal madde. Su, oksijen bile belli bir dozdan sonra zehirdir. "Tümüyle doğal" demenin de hiçbir anlamı yok. Çünkü arsenik, uranyum, cıva gibi zehirler de tümüyle doğaldır! Böylece çevre dostu olarak ilan edilen ürünlerin yüzde 11'i yuvarlak kelimeler kullanarak tüketicileri yanıltma günahını işliyor. Özellikle, ev ve otellerde de yaygın olarak kullanılan temizlik malzemeleri yeşil badanacıların en çok bu tür günah işlediği ürünlerden.

4. Kel alaka olma günahı: Ürünün günümüzde geçerli olmayan bir çevreci yönü ortaya çıkartılarak tüketicinin dikkati dağıtılıp gerçek çevreci ürüne ulaşması engelleniyor. Bu günah en çok ozon gazını kemiren kloroflorokarbon (CFC) ile ilgili iddialarda işleniyor. Zaten 30 yıl önce yasaklanıp piyasadan kaldırılmış olan CFC gazlarını günümüzde herhangi bir üründe kullanmak mümkün değil. Bu nedenle, "CFC içermez, çevre dostudur" demenin hiç bir anlamı yok. Bu günah yüzde 4 oranında işleniyor.

ORGANİK SİGARANE İŞE YARAR

5. Ehven-i şer günahı: Bazı ürünlerin aynı kategorideki diğer ürünlere göre daha yeşil/masum olması onun tümüyle günahsız olduğu anlamına gelmez. Bu günahı işleyen ürünlerin başında "organik sigaralar" geliyor. Kötünün iyisi olarak bir ürünün "yeşil, çevreci, organik" şeklinde lanse edilmesi onun çevreye ve sağlığımıza zarar vermediği anlamına gelmiyor. ABD'de bu günah yüzde 1 oranında işleniyor.

6. Yalan beyan: Bu günah, ürünün çevre dostu olduğu yönü ile ilgili iddiasının doğru olmadığı ispatlandığında ortaya çıkıyor. ABD gibi tüketici haklarının iyi bir şekilde korunduğu ülkelerde bu günahı işleyen ürünlerin oranı yüzde 1'den az. Örneğin, "organik sertifikalı" olduğunu iddia eden şampuanların gerçekte sertifikası olmadığı gibi böyle bir özelliğinin de olmadığı resmi ve gönüllü laboratuvarlar tarafından belirleniyor. Benzer şekilde, "yüzde 100 geri dönüşümlü káğıt" olduğunu söyleyen plastik kaplar da var!

Gelişmiş ülkelerde "yeşil badanadan" da tüketicileri korumak için yasalar ve STK'lar var. Ülkemizde ise bu görev tümüyle tüketicinin kendisine düşüyor. Çevreci bir ürün almak gibi bir duyarlılığınız varsa bundan sonra yukarıdaki altı günaha dikkat ederek alış verişinizi yapınız.

Kaynak:Hürriyet Gazetesi
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .


Mehmet Ali ECE
Çevre Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı (C)
Cep : 0544 420 00 70
 
Odaya ulaşmak istesek ulaşamıyoruz öyle mi? Mail resmi mail, telefon resmi telefon, kişiler resmi görevli. E derdimizi kim dinleyecek? Önerilerimizi kim ciddiye alacak? Şikayetimizi kime yapacağız?
 
Güneş balçıkla sıvanmaz,
Doğrular söylemek Güneş ise, görmezden gelmek de balçığın ham maddesi oluyor,sanırım.
Bizi dinlemeyenler yarın Oda önünde protestolara davetiye çıkarmaya çalışıyor.
Bizi dinlemeyenleri bizler hep dinleyeceğiz.Bizim sansür ve plan derdimiz hiç bir zaman olmayacak.hele de bu tür bir ihtamda.

Onları dinlemekten biz bıkmadık da onlar niye dinlemekten sıkılıyor anlayamıyorum.
sevgilerimle.
 
Merhabalar;

Mevcut durumu çarptırım ÇMO'daki sansüre hayır propagandası çok içi boş bir propaganda değil mi? Oda görevlilerinin size böyle bir mail atma sebebi tıpkı diğer pek çok mail grubunda olduğu gibi birebir tartışmaya dönecek olan bir konuya dur demek.

"bunu Oda platformlarında defaatle dile getirmiş ve bu durumun değişmesi için elimizden geleni yapmamızı hep savunmuşken asıl düşüncelerimizi bilmediğinizi ve talihsiz bir yanlış anlama durumu yaşadığınızı düşünüyorum,malesef."

Farkındaysanız bu cümle aramızdaki diyaloğu kişisel tartışmaya, hatta kişiselliği de aşıp, asıl düşüncelerimizi de bilmiyorsunuz cevabıyla çoğulluk kazandırarak kendinizin de içerisinde yer aldığınız grup ve ben arasında (dikkat edin ben diyorum, çünkü ben kişisel sadece çevre mühendisliği kimliğimle bu yazıyı yazdım) biir tartışmaya doğru evriliyor.

Sizden ricam garip içi boş propagandalarla oda üzerine konuşmamanız. Oda hepimizin odası, mail grubu tüm üyelerin mail grubu. Ben de dahil olmak üzere tartışmalar kişiselleştiğinde, oda yetkililerince ben de aynı uyarıları alıyorum. BU bir sansür değil. Lütfen kavramları doğru seçelim.
 
Özge hanım,

Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .

KİMDEN:
KİME:
Merhabalar Mehmet Ali Bey;

Daha önce bir toplantıda Çevre Mühendisliğinin çalışma alanları ile ilgili bir tartışma geçti aramızda.

Diye devam eden mail benim şahsıma yazıldı ise soruyorum,bunu sizin grupla paylaşmanız doğru da benimkisi neden yanlış.

Yani sizinkisi kişisel olmasına rağmen yayınlanıyor biz cevap yazarken yayınlanmıyor.
Ayrıca konu iki kişi arasında olsa da bence işin özü hiç de kişisel değil bence.
web üzerinden tartışmak hiç hoşlanmadığım bir husus.

Fakat lafın özü sizi tanımıyorum bile.Biz asla bugünkü yönetimin layık olduğu bir mühendislik olmadığımız için bu odanın bu zihniyetini değiştirmesini sağlamak zorundayız.
Bunu şimdi muhalefet olarak ,daha sonra da yönetim olarak yapmamız gerekmekte.

Selamlar.
 
bu konudaki ilk mesajın içeriği ile konu başlığı uyumsuz, hatta çelişiyor.

madem kutuplaşmak istemiyoruz, o halde neden çmo önünde çmo'yu protesto etmekten bahsediyoruz? hani eylem vb pratiği eksikliği olabilir diye söylüyorum, bir kurumu protesto için kapısına dayanmak kutuplaşmayı geçtim epey bir birikim gerektirir. yani hıncınız olmalı, icabında kurumu koruyan fiziksel duvarlarla mücadele etmeyi göze almalısınız, yol gözünüzde büyümemeli en azından, bir grup bir yerde toplanma saati ayarlamalısınız, bir grup olmalısınız yani. sonra protestoya gidiyorsanız elinizde bir metin olmalı. arkanızda bir süreç olmalı. yani çoktan kutuplaşmış olmanız lazım. bunu olumsuz anlamda söylemiyorum. herkes için en kararlı denge noktasına gelmenin yolu bunlardır. anlatabildim mi?

mevcut durum nedir? bir yönetim henüz daha bismillah yeni seçimden çıkmış. bu demek oluyor ki ilk defa seçildiyse beklentilere çözüm gibi göründüğünden oy almış birinci gelmiş. eski bir yönetimse sicili bir dönem idari yetkiyi kazandıracak kadar iyi sayılıyor seçmenin geneli tarafından güven ve ilgiye sahip.

peki bugün ne olmuş, seçimin hemen akabinde şartları olgunlaşmamış bir tartışma patlamış, genelde duyurular ve iş ilanları için oda tarafından kullanılan bir mail grubunda. birkaç saat içinde olay protesto edilme boyutuna getirilmiş, sansür ithamlarıyla bezenmiş.

yahu oda yönetimleri için denmeyen kalmadı. ispatlanamayacak ne ithamlar, iddia sahiplerini yasal olarak zor duruma düşürülebilecek ne yorumlar yazıldı, odanın mail grubunda değil tabii, odanın mail grubu hariç özgürce erişilebilen onlarca çevre mühendisliği, enerji, isig temalı sitelerde yapıldı bunlar. o zaman oda tarafından uygulanan sansür yoktu da şimdi mi sansür oldu? bir de şu an yaptığınıza bakın. şu an burayı kullanarak sansürü by-pass etmiş oluyorsunuz. siz bunu yaptınız ve sansürü deldiniz, peki sizce o sansürcü oda yönetimi bunu yapabileceğinizi tahmin edemeyecek kadar idrak özürlü mü? uyguladıkları sansür mekanizması bu kadar kırılgan mı?

hadi onu da geçtim, ortada sansür var diyelim, burası da sansürden kurtarılmış bir site diyelim iyi de yahu biz 1984 kitabının kahramanları mıyız? ikinci abdülhamitin polis devletinde mi yaşıyoruz? politbüro mu peşimizde? internet diye birşey var, bakın yazmışsınız fikirlerinizi. odanın burayı takip edip sizi baskı altına almaya çalıştığı mı var? bu tür mecraların oda tarafından denetlenebilirliği mi var? birkaç site yöneticisi ve sizin kendi vicdanınıza kalmış burada yazabileceğiniz her şey. bu imkanınıza rağmen hala nasıl sansürden bahsedebiliyorsunuz? yok ben bunları illa odanın mail listesinde yazmak istiyorum diyorsanız, zaten çoktan kutuplaşmış ve internet ortamında protestoya başlamış olmuyor musunuz? (bu arada hatırlatırım seçimler yeni bitti ve seçim sürecinde bunları sıkça dile getirmenize rağmen özellikle bu konunun üzerine düşmenize rağmen sonuç eleştirdiğiniz fikrin lehine, o halde neden sabırla beklemek yerine seçim atmosferindeki gerginliği devam ettirmeyi tercih ediyorsunuz?)

bir ayrıntı daha var gözüme takılan;

odanın mail listesinde doğal ürün/ çevreci şirket safsatasını eleştirmenizi anlarım ve hak veririm de ilk gelen cevabın ardından başlangıçtaki konuyu daha doğru düzgün tartışamadan hes, termik, köprü, nükleer derken odanın yıllardır eyleme döktüğü bilumum muhalefet maddesine itirazlarınız tek bir metin içinde aceleyle ortaya dökmenize ne demeli?

hangi birine kim cevap versin istersiniz? hani soru sorması kolay, izahat beklemesi kolay... da bu konuların tümünü bir metinde sizin istediğiniz şekilde kompozisyon haline getirecek kaç kişi var bizzat sizin etrafınızda? hani ben bunu yapmaya niyetlendim diyelim (ki niyetine girersem saatlerce yazarım üşenmem, tabiatım böyle), sadece iki paragaflık yazınıza sayfalarca kaynak tarayıp yanıt vermem gerek. sizce bunu bilimsel yoldan yapmam için harcayacağım saatlerime değer mi?

ya da sizce soruları basite indirgeyerek çözmek bilimsel olarak çok yanlış bir yöntem mi? yani uçurumdan aşağı bir kartopu yuvarlayıp aşağıya çığ olarak inmesini hayal etmek tartışma adabına uyacak bir tavır mı? bu bağlamda "yeşillenmiş kapitalist şirket" safsatasından başlayıp odanın bütün muhalefet konularına iki cümle sonra varmanız, henüz daha sadece ikinci mesajınızda, farklı konu başlıklı 20 ayrı yazıyla yanıtlanamayacak kadar çok farklı alanlarda soru sormanız gerçekten her birinin cevabını beklediğinizden mi?

bilimsel demişken, sizin birçok teknik meseleyi tek potada eritmeniz bilimsel mi? bilimden kastım fen bilimleri, müspet bilim. siz hiç tek bir makalede köprüyü, barajı, nükleeri bir arada irdeleyen saf bilimsel araştırma gördünüz mü? (ben hiç görmedim, birden fazla konuyu içeren makalelerde gördüklerimin tamamı çevre politikalar üzerine yazılan eleştirilerdi, bilimden çok sosyolojik ve iktisadi incelemeydi. onlar dahi genelde nihai yargıya varma konusunda çekingen metinlerdir. müspet olmayan bilimlerin temel kuralı da zaten bir kesin sonuç belirtmekten kaçınmadır)

hani bence sansür yok, size yazılan ilk cevap da silinebilirdi kişisel olduğu için, ilk cevap listeye yollanmış bulundu, (maillerimize düştü, artık geri alınamazdı yani), buna rağmen ikinci mesajınız da yayınlanabilirdi eğer kendi açtığınız konudan sapıp başka birçok farklı konuyu daha öne sürerek baştaki sağlam noktanızı dejenere etmeseydiniz... ya da ilk yayınlanmayan mailinizden sonra kişisel yazışmanızı ayrı yapıp bir çeşit tekzip isteyebilirdiniz muhatabınızdan. yani birden fazla hareket yolunuz vardı.

siz buraya ilgili metinleri kopyalayıp sansür edildiğiniz söyleyip destek toplamayı seçtiniz. (ayrıca konu başlığınız ana sayfada "son yollanan mesajlardan" düştükten sonra, daha önce söylediklerinize içerik olarak bir şey katmayan, birine cevap olarak yazılmamış, internet jargonunda "up up up" ya da "bump" olarak adlandırılan mesajlarla konu başlığınızı güncel tutmaya, anasayfada görünür hale getirmeye çalıştınız, gözümden kaçmadı.) yani maksadınız tam olarak nedir? gerçekten anlayamıyorum bazen. sorununuza çözüm aramak mı, yoksa hitap ettiğiniz kitleyi genişletme çabanız mı?

neyse saat geç oldu, neticede çmo mail listesinin her yazdığınızı yayınlayacağına dair bir garanti verdiği yok, herhangi bir yazarın o mail listesinde gündem olacak kalifiye yazılar üretip yollayabileceğinin garantisi olmadığı gibi. yani ben şahsen o listeye mail yollayacak kadar bilgime ve eleştiri yeteneğime güvenmiyorum. o yüzden daha az baskı hissettiğim bu site gibi platformları kullanıyorum. bence siz de bir süre öyle yapın en azından. "mesajlarımızı subjektif kriterlerle engelliyorlar" demeden önce de daha çok örnek toplamalısınız, bu arada kendi tavrınızın ve yazdıklarınızın da eleştiriye açık olduğunu hesaba katarsanız daha kolay bir sonuca varma yöntemi keşfedebilirsiniz. kim bilir?
 
sevgili klape,

yaşım itirabiyle ve tecrübem itibariyle verdiğiniz tavsiyelerin kat be kat üstünü size ben verebilirim.Zamanınızı boşa harcayıp benim ihtiyaç aşamasını bundan 7 sene önce geçtiğim tavsiyeler ediyorsun.

bizler bu mail gruplarının,bu forumların ilk müdavimleriydik.
yani çok sular aktı sizlerden önce.

bu kadar zahmet edip gecenin 3 ünde bu kadar yazı yazmak yerine,mehmet ali ece kim,bu foruma ne zaman girmiş,ne paylaşmış.oda maill grubuna daha önce neler yazmış,odaya bu kadar kızmasının ciddi bir dayanağı olamaz mı?
bunları bir araştır .

kolay gelsin..
 
Mehmet Ali Bey,

ÇMO'nun eleştirilere tahammülsüzlüğü söylemini savunurken, sizi eleştiren kişilere verdiğiniz cevaplardan sizin de eleştirilere pek tahammülsüz yaklaştığınızı görüyoruz.

Sizden ricam, bir topluluğu çökertmek için değil geliştirmek için eleştiriler yapmanız ve size yapılan eleştirilere katılmasanız dahi tecrübenize yakışır bir tavır ile yaklaşmanızdır.

"Çökertmek" kelimesini kullanmamın nedeni aşağıda yazmış olduğunuz yazıdır (bu konu başlığı altındaki yazınızdan alınmıştır).

"Fakat lafın özü sizi tanımıyorum bile. Biz asla bugünkü yönetimin layık olduğu bir mühendislik olmadığımız için bu odanın bu zihniyetini değiştirmesini sağlamak zorundayız.
Bunu şimdi muhalefet olarak ,daha sonra da yönetim olarak yapmamız gerekmekte."

Muhalefet olmak, yanlış gördüğünüz şeyleri düzeltmeye çalışmak yanlış birşey değildir ama burada amaç iktidara gelmek yerine ÇMO nun güçlenmesine her şart altında yardım etmek olmalıdır. En azından ben böyle düşünüyorum.
 
Gökselcim,sevgili kardeşim.
sayın meslektaşım.
Söylediğiniz hususların son cümlelerine aynen katılıyorum.Bizim için yönetenin kim olduğu değil,odanın güçlü olmasını ben ve benim gibi düşünenler de istiyor zaten.

Eleştirilere Tahammülsüzlük gibi bir psikozum yok ki.Güldürmeyin beni Göksel kardeşim.

biz hoşgörülü ve çoğulcuyuz.aslında biz diye kutuplaşmakta istemeyiz hiç bir zaman.

selamlar kardeşim.
 
O zaman şunu göz önünde bulundurabilirsiniz, yazılarınızdan farklı anlaşılmalar olabiliyor. Kullanılan cümleler biraz daha imtinalı olabilir. Bunu bir kardeş tavsiyesi olarak almanızı dilerim.

Selamlar...
 
gereken açıklamayı yaptığımı düşünüyorum,
sevgiler,kardeşim.

Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .


YUKARIDAKİ LİNK te kin,nefret dolu sözlerin sahiplerini ,bu dar düşünceli ifadeleriyle ODAlarımızı yönettikleri için üzülüyorum.
YAZIKLAR OLSUN.... ,bu oda ÇMO dur. burda herkes hür düşüncesini söyler,kimi devrimci olur,kimi solcu,kimi liberal,kimi sağcı. Bu ODA da düşünceye bir tekel vardı da biz mi bilmiyorduk.

selamlar.
 
Yazının tam metnini yukarıya ekliyorum bende. Dün facebookta gördüm ama kaynak araştırmadım. Sadece başını okuduğum bir yazı. Bazı yazılar beni "amaç hizmet değil" düşüncesine itiyor. Oda yönetimi belli şuan artık destek zamanı koşulsuz şartsız.
 
Merhabalar,

Bu yazıyı biz de (mavi listeyi destekleyenler ve bu liste için oy çalışması yapanlar) sizler gibi şaşkınlıkla okuduk. Bu yazının yazılıp yayınlanması sürecinde İstanbul Şube'nin hiç bir bilgisi ve haberi olmadı. Bildiğiniz gibi Ankara'da da seçime girenler de "toplumcu çevre mühendisleri" olarak girmişti. Toplumcu Çevre Mühendisleri sadece İstanbul da değil. Bu yazıdan sizden daha çok biz rahatsız olduk, demokrasi şöleni diye adlandırdığımız seçim çalışmamıza gölge düşüren bir yazı oldu. İstanbul Şube Yönetimi bu konu ile ilgili bir şeyler yapacaktır. (Yazının geri çekilmesi vb.) Zaten İstanbul Şube mazbataları da almasının ardından seçim sürecini değerlendiren, çalışma program ve hedeflerini içeren bir yazı yayınlayacak.

Yazının neler düşündürdüğünü tahmin edebiliyorum ama lütfen bu yazıyı İstanbul Şube'ye mal etmeyin.
 
Bir çevre mühendisi olarak artık oda içinde benim ilkokul zamanlarımı aratmayan;"Örtmenim bu benim silgimi aldı, şu bana aptal dedi" tartışmalarını görmek istemiyorum. Bizler çevre mühendisiyiz yahu. Bu işin solu, sağı mı olurmuş! Herkes, hepimiz bir ilke uğruna mücadele edeceğimize ideallerimizin esiri olup birbirimize çamur atıyoruz. Kolay yolu seçiyoruz. Sonra istediğimiz olsun olmasın kendimizi demokrasi savaşçısı, karşımızdakini ise faşist ilan ediyoruz. (Şu aralar zaten moda bu:) )

Yeter artık şu ayrılıkları bırakalım!
 
@Özge GÖKMEN

Özge hanım,

Şube yönetimi yada oda yönetimi bu konuda yazıyı kaldırmaktan öte birşeyler yapmalıdır. Bu yazıyı okuyanlar haklı olarak toplumcu çevre mühendislerini yargılayacaktır.
 
birde bu yazının altına demokratiklik söylemleri ekliyorlar.
bu yazıdan şunu anlıyorum aksini iddia eden varsa dinlemek isterim:
ÇMO yetmez ama evet diyen bir üyesini temsil etmeyecek?
Çevre Mühendisi olup aynı zamanda iktidar partisini destekleyen bir üyesini temsil etmeyecek?
ya da tam tersi görüşe sahip üyelerini daha mı çok temsil edecek destekleyecek?
bir oda üyelerini nasıl olur da şucu bucu diye ayırabilir?
bunu açıklayamayanlar nasıl üyelerinden saygı bekleyebilir?
oldu olacak odamız milletvekili seçimlerine katılsın aktif olarak siyaset yapsın onlarda rahat etsin bizde edelim.
 
Merhabalar;

Ben tüm dediklerinize katılıyorum. Öncelikle Fatih Bey; "Şube yönetimi yada oda yönetimi bu konuda yazıyı kaldırmaktan öte birşeyler yapmalıdır" evet ben de sizin gibi düşünüyorum. En azından İstanbul Şube kendi imzasıyla gerek seçim süreci, gerek odaya bakış gerekse çalışma planını içeren bir yazı yazacak diye biliyorum ve buna inanıyorum.

Oda tabii ki herkesin odası, böyle olmalı, böyle olması için hepimiz elimizen geleni yapalım.
 
"Birilerini karalamadan, etik dışı söylemler geliştirmeden bunu yaptık."

yazıdaki şu kısmın üzerini kapayarak okursanız yazı kendi içinde tutarlı hale geliyor. o kadar emek heba oldu. seçimden bir hafta önceki halimize döndük.
 
Üst