şimdi önce bir çevre mühendisi çevreci olmalımı olmamalı mı bunu kendimize soralım. Çevre Mühendisliğinin en önemli alanlarından biriside atık üretimidir. peki hiç bir şekilde geri dönüştüremediğimiz, bertaraf edemediğimiz, yeniden kullanamadığımız atıkları sırf enerji açığımız var diyerekten üretmek ne kadar akılcı? düzenli depolayıp onyıllar boyunca o radyoaktif atıklar biriktirilecektir. Ortalama 1000MW gücündeki bir reaktör bir yılda 30 ton yüksek düzeyde, 300 ton orta ve 450 ton düşük düzeyde radyoaktif atık üretmektedir. ki bunudünyanın en güzel doğal güzelliklerinin olduğu yerlerde yapıyorsunuz.
şimdi bizim memlekette tehlikeli atıkların bertarafına para ödemeyi lüzumsuz gören bir dolu işveren mühendis ve yetkili var. onlara göre atıksu arıtma tesisi de gereksiz. adamlara tehlikeli atıkların kaynağında azaltılmasının ne derece önemli olduğunu bir türlü anlatamadım. en sonunda patronlarından bertaraf ücreti kesilince adam celallendi de işin boyutu anladı. aslında anlamadı, cebini düşündü, kızdı...
bunların hepsi birkaç nesil sonra olabilecek şeyler. henüz kültür alt yapısı buna hazır değil bu insanların. yağ varilini alıp içerisinde buğdayını koymak istiyor mesela benim işçim. içerisinde fare giremezmiş. yahu o buğdayı sonra çocuğuna yedirecek ama yaptığının farkına değil. anlatıyorsun, bişe olmaz şefim ya biz çok yedik öyle diyor. bu insana radyoaktif atık deyince ne yapacak sizce?
Türkiye nükleere hazır değildir. ruslardaki disipline rağmen neler oldu. japonlar herşeyi en küçük ayrıntılarına kadar düşündüklerini sanıyorlardı... örneğini yakın zamanda gördük... siz çevre mühendisisiniz. küçük bir hata sonrasında neler olabileceğini düşünün... 4-5 yıl öncesine kadar izmitte toprağa gömülen varillerin çıktığı ülkede atığın radyo aktif olduğunu anlatana kadar bir sürü kişi ölür. belkide bir bölgenin tamamen tahliyesi gerekir.
maalesef halkımız da cahil yönetenlerde.. 2012 yılında dünyanın en iyi paylaşılan pazarı olan otomotiv sektörüne girmeyi düşünen bir insan tanıyorum. yahu adamlar uçan arabayla, hibrid ya da alternatif diğer yakıtlar için için uğraşıyorlar sen hala normal araba yapacağım diyorsun. ki dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyorsun. madem bu kadar halkını düşünüyorsun ucuz bir yakıtla çalışan araç geliştirmeye çalış. kısaca 2013 yılında kendi markasını üretmeyi düşünen bu adamlar tabi ki 1968 in modası nükleer santrali kurmak isterler.
özgün olan hiçbir şey yok. hep taklit ki baya eski tarihli taklit.
karşıyım evet. peki çözüm?
öncelikle bir ulusal kalkınma planı hazırla. enerji açığı için bir liste yap.
ben öyle bir liste yapsam nükleerde olur o listede HES te. ama listenin en sonlarında olur.
solar potansiyelini kullan,
rüzgar potansiyelini kullan,
gelgit potansiyelini kullan,
hibrid potansiyeli kullan,
Enerji yönetim sistemlerini ve en tasarruflu teknolojiyi fabrikalarda zorunlu yap, ve teşvik et,
bisiklet kullanıma destekle, vb vb vb vb gibi bir dolu madde yazabilirim.
listenin sonuna da HES ve Nükleeri koyarım. ama liste başlarını yapınca kalan enerji açığı için öyle riskli bir projenin yapılması gerekmediği sonucuna varırım.
neyse... kısaca bizden olmaz.