CMNet Okuru
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 23 Eylül 2015
Sokakta yürürken, araba kullanırken karşıdan gelene saygı göstermeyeceksin,
Herhangi bir yerde yemek yerken ağzından çıkan seslere dikkat etmeyeceksin,
Trafik sıkıştığında emniyet şeridini kullanacaksın,
İnsanlarla ilişkilerinde mesafeyi çıkarlarının belirlemesini düşüneceksin,
Oturduğun evin alt katındakilerin başında takır tukur yürüyeceksin,
Üst katındakilere süpürge sapıyla uyarı vuruşları yapacaksın,
Markette kasaya yaklaşırken insanları ezmeye çalışacaksın,
Fabrikanda, çalışanların yemekhanesine, tuvaletine, çalıştığı mekanlara en ufak bir özen göstermeyeceksin,
Çalışanlarınla, zorunlu olmadıkça yüzyüze gelmeyeceksin…
Sonra da… “Kalite”siz ürün satma şansın kalmadığında, “kalite kontrol” birimi kuracaksın,
Bunu tüm müşterilerine, eşine dostuna gururla anlatacaksın,
Ürettiğin ürünlerin kalite kontrolünü; bir iki kişi ile sınırlandıracaksın…
Ve bunun “kaliteli mal üretmek için” yeterli olduğunu düşüneceksin.
Hadi canım sende.
“Kalite” insanın ve kurumların tüm yaptıklarının toplamında ortaya çıkar ve;“Ya vardır ya da yoktur”…
O yüzden kalite, teknolojinin meselesi değil, insana dair bir konudur.
Ve yine kalite; tek tek kişilerle belirlenecek bir kavram değil, toplumsal bir sonuçtur.
Yaşadığımız topluluğun kalite algısı, “idare eder” düzeyinde kaldığı sürece; Kaliteden söz etmek mümkün değildir.
Şu tekerlemeyi “motto” haline getirmek gerekiyor;
Kalite kontrolcülerini yanıltmak kolaydır, zira iki tane parçaya bakarlar, müşteriyi yanıltmak daha zordur, çünkü aldığı ürünü tek tek kullanır.
Ancak en zoru insanın kendini kandırmasıdır.
Herhangi bir yerde yemek yerken ağzından çıkan seslere dikkat etmeyeceksin,
Trafik sıkıştığında emniyet şeridini kullanacaksın,
İnsanlarla ilişkilerinde mesafeyi çıkarlarının belirlemesini düşüneceksin,
Oturduğun evin alt katındakilerin başında takır tukur yürüyeceksin,
Üst katındakilere süpürge sapıyla uyarı vuruşları yapacaksın,
Markette kasaya yaklaşırken insanları ezmeye çalışacaksın,
Fabrikanda, çalışanların yemekhanesine, tuvaletine, çalıştığı mekanlara en ufak bir özen göstermeyeceksin,
Çalışanlarınla, zorunlu olmadıkça yüzyüze gelmeyeceksin…
Sonra da… “Kalite”siz ürün satma şansın kalmadığında, “kalite kontrol” birimi kuracaksın,
Bunu tüm müşterilerine, eşine dostuna gururla anlatacaksın,
Ürettiğin ürünlerin kalite kontrolünü; bir iki kişi ile sınırlandıracaksın…
Ve bunun “kaliteli mal üretmek için” yeterli olduğunu düşüneceksin.
Hadi canım sende.
“Kalite” insanın ve kurumların tüm yaptıklarının toplamında ortaya çıkar ve;“Ya vardır ya da yoktur”…
O yüzden kalite, teknolojinin meselesi değil, insana dair bir konudur.
Ve yine kalite; tek tek kişilerle belirlenecek bir kavram değil, toplumsal bir sonuçtur.
Yaşadığımız topluluğun kalite algısı, “idare eder” düzeyinde kaldığı sürece; Kaliteden söz etmek mümkün değildir.
Şu tekerlemeyi “motto” haline getirmek gerekiyor;
Kalite kontrolcülerini yanıltmak kolaydır, zira iki tane parçaya bakarlar, müşteriyi yanıltmak daha zordur, çünkü aldığı ürünü tek tek kullanır.
Ancak en zoru insanın kendini kandırmasıdır.