• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Bir yılın ardından, ne söylendi? ne oldu?

Fatih Özcan

Site Kurucusu
Katılım
7 Aralık 2008
Şehir
Yurt Dışı
Firma
ABL Group
ÇMO 10. Dönem Genel Kurulu'nun ardından bir yılı aşkın bir süre geçmiş ve Yönetim Kurulu'nun faaliyet ve anlayışları biz Toplumcu Çevre Mühendisleri açısından değerlendirilerek meslektaşlarımızla paylaşılma gereği hissedilmiştir. ÇMO Genel Kurulu'nun ardından göreve gelen Oda Yönetim Kurulu, ÇMO tarihinde bugüne kadar “eşi ve benzeri görülmemiş uygulamalara” imza atmıştır. Göreve gelmelerini müteakip ilk icraatlarını Oda personeli üzerinde göstermiş, meslektaşımız olan iki Oda çalışanımızı haksız gerekçelerle işten çıkarmış, özellikle Ankara Şube çalışanlarımıza ciddi bir mobing uygulaması başlatmıştır. Kendi söylemleri ile bu "yeni" dönem, ÇMO içerisinde hiç de tanıdık olmayan patronvari hareketlerle şekillenmiştir.

10. Dönem Yönetim Kurulu, benzer uygulamalarını seçilmiş Şube Yönetimleri üzerinde uygulamaktan da çekinmemiştir. ÇMO Şube Yönetimlerini yok saymış, ÇMO Ana Yönetmeliği’nde açıkça tanımlanmış Oda organlarımıza bir kez bile bakmaksızın, şubelerimizi ticari bir şirketin bayileriymişçesine değerlendirmiş ve bu sakat anlayışa göre tutum almıştır. Oda ortamlarında birçok meslektaşımızın katkı ve katılımları ile şekillenen Demokratik Merkeziyetçilik ilkemizi, şube inisiyatiflerimizi dikkate almaksızın, 10. Dönem Oda Yönetim Kurulu’nun keyfi ve ben yaptım oldu yaklaşımları boy vermeye başlamıştır. ÇMO tarihinde ilk kez bir Oda Yönetim Kurulu, adeta şube gibi hareket ederek bir şubemiz için alan daraltmış, Şube Yöneticilerimizi mağdur duruma düşürmüştür. Bir yılı aşkın süre içerisinde Danışma Kurulları'nı birimlere geç haber vermeyi adet edinmiş, yeri gelmiş Oda'nın çalıştayını örgüte hiç haber vermemiş, Danışma Kurulları'nda yükselen veya birimlerden gelen yazılı itirazları dikkate almamış, yanıtsız bırakmış; özellikle işten çıkarmalar konusunda yapılan itirazları "Onur Kurulu'nu işletme" tehdidi ile susturmak istemiştir.

Oda çalışanlarımızın çalışma ortamlarında huzursuzluğun hakim olması, iş barışının yok edilmesi, birim yöneticilerimizin hiçe sayılmasının yanı sıra, 10. Dönem Oda Yönetim Kurulu, boyundan çokça büyük işlere girerek ÇMO tarihini yok sayma gafletinde bulunmakta da hiçbir çekince görmemiştir. Odamız tarafından uzun soluklu mücadelelerle bugüne getirilmiş süreçlerin miladı kendileri ile başlıyormuşçasına beyanatlar vermekle, her gittikleri yere ilk kez ayak basan Colomb misali açıklamaları ile üye üzerinde ciddi bir rahatsızlık yaratmışlardır.

10. Dönem Oda Yönetim Kurulu kendi idari yapısında da göreve geldiği günden itibaren ÇMO tarihinde “görülmemiş” işlere imza atmaktadır: Göreve gelmelerinin kısa bir süre sonrasında Oda Yönetim Kurulu Başkanı ve bir yönetim kurulu üyesi istifa ederek yönetim kurulundan çekilmişlerdir. Benzer istifalar diğer Oda organları içerisinde de yaşanmıştır. Örgüt bu konuda bilgisiz bırakılmış; Yönetim ve diğer Oda organları içerisindeki istifalar hakkında ne birimlere ne de üyeye herhangi bir açıklama gereği hissetmeyen 10. Dönem Oda Yönetim Kurulu, yola nasıl olsa devam ederim düşüncesi ile hareket etmiştir.
İstifalarin aksine, Genel Kurul'da kendisinden önce görev yapanlar için "koltuk düşkünleri" diye tabirler kullanan Yönetim Kurulu üyesi, askerde olmasına rağmen II. Başkan ve TMMOB Yönetim Kurulu Üyeliği koltuklarını bırakamamıştır. Oysa ki, ÇMO Ana Yönetmeliği'nin 24. maddesi oldukça açıktır. Askere gidecek olan yönetim kurulu üyesinin, askerlik hizmetine başlamadan önce istifası gerekir. Askerde olan bir kişinin Oda Yönetim Kurulu toplantılarına katılamayacağı, bulunmadığı bir ortamda II. Başkanlığı yürütemeyeceği ve TMMOB içerisinde ÇMO'yu temsil edemeyeceği son derece açık ve TMMOB ortamında bilinen bir durumdur. Sonuç olarak, böylesi bir “adam sendecilik” ve hukuk tanımayan yaklaşım, bu dönem içerisinde TMMOB ve Oda ilişkilerinin askıya alınmasına, Odamızın TMMOB ortamlarından yalıtılmasına neden olmuştur.

Her aldıkları nefesi, yaptıkları her işi, çalışmayı, “Dünyanın 7. Harikasıymışçasına” algılayan Oda Yönetim Kurulu, bu arada çok hazindir ki Oda Genel Kurulu'nun kendisine verdiği görevleri önemsememiştir: 17 Nisan 2011 tarihinde yapılan ÇMO 10. Genel Kurulu’nda, alınan kararlardan biri, ÇMO Olağanüstü Genel Kurulu’nun yapılarak, burada Oda Yönetmeliklerinin düzenlenmesi yönündedir. Bugüne kadar anılan bu genel kurulun hazırlık çalışmalarına dair herhangi bir bilgi paylaşımı olmamıştır. Odamızın en üst karar organını ve burada alınan kararları hiçe sayan bir tutum, aslında mevcut siyasi iktidarın, AKP’nin “ileri demokrasi” anlayışı ile ne kadar da benzerlik göstermektedir. Bu durum Oda ortamlarında “faşizmin ayak sesleri “olarak da okunabilir.

Bu noktada, Oda Genel Kurulu'nda şube olmasına karar verilen birimler ve atanması kararlaştırılan temsilcilikler üzerinde herhangi bir çalışma yapılmamış ve eğer var ise yapılan girişimler örgütle paylaşılmamıştır. Oda'nın örgütlülüğüne dair hayati önem taşıyan bu kararlar, taleplerin geldiği yerlerde şube/temsilcilik gerektiren yapılandırmaların olup olmadığına bakılmaksızın, sandığa nasıl yansıyacağı hesapları yapılarak alınmış ve sonrasında suskunluğa bürünülmüştür. Gençlikleri kendilerinden menkul bu yapının, üstlendikleri sorumluluğun ne olduğunu kavraması ve bu ciddiyetle çalışması gerekmektedir. Oda Genel Kurul salonunda TMMOB mevzuatına aykırılığını ifade etmemize rağmen "Mali işler Yönergesi"nde yapılan değişiklik bir seçim vaadi olarak kullanılmış, ancak iş icraata geldiğinde verilen tüm sözler unutulmuştur.

Bu yapının Genel Kurul salonundaki eleştirilerinden birisi Oda'nın teknik yayınlarının yetersizliği konusunda olmuştur. Ancak yönetime geldikleri günden bu yana bırakın herhangi bir kitap hazırlığını, Odamızın süreli yayınlarından olan "Çevre ve Mühendis" dergisi bile tek sayı olsun çıkarılmamıştır. Yine aynı Oda Genel Kurulu'nda 1 Mayıs 2010'nun Taksim'de, Tekel İşçileri ile beraber kutlamaya karar verilmiş olmasına rağmen, 10. Dönem Oda Yönetim Kurulu çağrıyı bu yönde yapmadığı gibi Yönetim Kurulu olarak Taksim'de hazır da bulunmamıştır. Sözde demokratlık, sözde yurtseverlik, sözde çağdaşlık, daha ilk anda sınıfta kalmıştır. Köklerini, TMMOB ortamındaki devrimci demokrat damardan alan TOPLUMCU ÇEVRE MÜHENDİSLERİ, demokratik bir meslek örgütünün gereği olmanın doğal sonucu olarak, toplumsal muhalefetin her noktasında, 1 Mayıs Alanlarında, HES Direnişlerinde, YGS İsyanlarında, Ezilenlerin ve Emekçilerin yanında olmuştur; Harun Karadeniz gibi, Teoman Öztürk gibi, Terzi Fikri gibi, Dev-Genç gibi, Denizler gibi...

Bu 1 Mayıs ise tüm coşkusuna, birlik, beraberlik ve dayanışmanın tüm görkemine rağmen ÇMO çalışanları adına 10. Dönem Yönetim Kurulu tarafından çözümsüzlüğe götürülerek imzalanmamış toplu sözleşmenin gölgesinde geçmiştir. Kendi emekçilerinin hakkını vermekten imtina eden Oda Yönetim Kurulu'nun birlik, beraberlik ve dayanışmadan ne denli uzak olduğu kendi uygulamaları ile ortadadır.

10. Dönem Oda Yönetim Kurulu, kamuoyu ile paylaştığı açıklamalarında da kendinden bekleneni göstermiş, Odamızın kurumsal dilini bir çırpıda es geçerek ortalığı deyim yerindeyse panayır yerine çevirmiştir. Oda’nın söylemi bazen sol liberal, bazen iktidardan medet uman, bazen Çevre ve Orman Bakanlığı’nı kof tehditlerle eleştiren bir çizgiye oturmuştur. Oda Yönetim Kurulu üyelerinin kafası karışmıştır ya da yola çıktıkları anda mevcut olan kafa karışıklığı kronik bir hal almıştır.

10. Çalışma Dönemi içerisinde büyük başarılar olarak sundukları faaliyetler üye-toplum-meslek üçgenine vurulduğunda, ne yazık ki sınıfta kalmaktan ileri gidememiştir. Örneğin, TBMM’nde tartışmaya açılan “tabiat ve biyoçeşitliliği koruma yasa tasarısı” hakkında meclise ÇMO olarak görüş bildirdiklerini ve tasarıda toplum ve doğa yararına aykırı ibarelerin kendileri sayelerinde çıkarıldığını belirterek yasa tasarısının durdurulduğunu şubelere/üyelere açıklamaktadırlar. Oysa yasa tasarısının özünü teşkil eden doğanın metalaştırılmasının önüne geçilebilecek, su havzalarının sit ve koruma kararlarını koruyan hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Ayrıca tasarı belirtildiğinin aksine durdurulmamış, Meclis Çevre Komisyonu’nun raporu ile komisyonlardan geçirilerek TBMM gündemine görüşülmek üzere sokulmuş ve gündem sırasını beklemektedir.

Aynı şekilde Çevre Denetim Yönetmeliği''nde de köklü değişiklikler yaptırdıklarını beyan etmelerine rağmen, beyanlarının aksine; yönetmeliğin özünde karşı durulması gereken denetim yetkisinin bakanlıktan özel şirketlere “iç tetkik” adı altında verilmesi, çevre mühendisliği hizmetlerinde kamu denetiminin yok edilmesi, çevre mühendisliği formasyonunun ve eğitiminin hiçe sayılmasını sağlayacak sertifikalandırma (sınav, A, B sertifikası ile çevre görevlisi olunabilmesi) yönetmeliğin esasları olarak aynen korunmaktadır. Oda Yönetim Kurulu , dar meslekçi bakış açısı yanında, “mavi boncuk” dağıtma çabalarını artık yanlış ve eksik bilgilerle süsleyen kirli politikalara yönlendirmiştir.

10. Dönem Oda Yönetim Kurulu'nun uyguladığı politika ve tutumlar, ne yazık ki "gençliklerine" verilemeyecek hatalar ile doludur. Bu uygulamaların büyük bir kısmının dünyayı algılamadaki uzlaşmaz farklılıklarımızdan kaynaklandığı açıktır. Toplumcu Çevre Mühendisleri olarak, Oda'nın toplumun ve meslektaşın gündeminden uzaklaşarak akıntıya kapılmış olmasından duyduğumuz rahatsızlığı meslektaşlarımız ve kamuoyunun bilgisine sunarız.

TOPLUMCU ÇEVRE MÜHENDİSLERİ
 
Sayın arkadaşlar üstte Toplumcu Çevre Mühendisleri 'nin yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca düşünmeye başladım. Fakat herkesin düşüncelerinide öğrenmek istiyorum. Bildiğiniz üzere şuanda Genç Çevre Mühendisleri adlı grup yönetim kurulunda. Toplumcu Çevre Mühendisleri bundan önceki yönetim kuruluydu.

Sormak istediğim şu?

ÇMO 'da ilerlememi var gerileme mi? Oda nereye gidiyor. Herkesin katılımını bekliyorum.
 
Konu iki defa açılmış sanırım.

Fatih meslektaşıma katılıyorum konuyu düşünmeli tartmalı ve ÇMO ile fikir alışverişine girmek gerekiyor
 
Merhabalar;
Yazı hakkında yorum yapmadan geçemeyeceğim.
Bir tarafta toplumcu çevre mühendisleri diğer tarafta genç çevre mühendisleri. Ama aslına bakarsanız hemen hepsi çevre mühendisi ya da çevre mühendisliğinde yüksek yapmış meslektaşlarımız. Birbirimize kenetlenip birlik olacağımız yerde birbirimizin kuyusunu kazıyoruz. Karalama politikası uyguluyoruz. Elimize ne geçecek peki soruyorum kuru laf kalabalığından başka bir şey değil. Bir başka seçimde başkası seçilecek gelen yeni grup eski grup çalışanlarını sebepsiz yere işten çıkaracak kendi tarafında olmayan diğer şubelere elinden gelen bütün zorlukları engelleri öne sürecek. Bu yorumlar böyle uzayıp gidecek. Sonra kısır döngü başlayacak…oda ileri mi gidiyor? Yoksa geri mi? Bence ikisi de değil oda olduğu yerde sayıyor. Bir bebek gibi hiç büyümedi hep emekleme yerlerde sürünme döneminde bir türlü şaha kalkamadı. Böyle giderse değişen bir şey olmayacak. Daha önce odayla ilgili çok yorumum oldu. Bunlardan birinde yaşadığım bir olayı anlatmıştım bir telefon görüşmemde çevre ve orman bakanlığının çevre mühendisleri odasını tanımadığını açıkça beyan etmesiydi. Sonrasını hatırlamıyorum. Bende film kopmuştu.
Kim haklı bu konu beni gerçekten de alakadar etmiyor. Böyle tartışmalarda nedense hep üniversitedeki saygıdeğer eli öpülesi hocalarım geliyor. Sınavlarda düşük puan alıp itiraz ettiğimde söyledikleri sözler hep aklımda ‘‘ben gidiş yoluna puan vermem benim için sonuç önemlidir.’’ Ben de hocalarımla aynı fikirdeyim. Gidiş yolu önemli değil sonuç önemli. Durum meydanda. Hangi oda yönetim kurulu çevre mühendislerinin çalışma alanlarını genişletti? Çalışma şartlarını rahatlattı? Hangi meslektaşımıza iş imkanı sundu? Hangi hakkımızı kaybetmeden elinde tutmayı başarabildi? Ya da hangi davaları zaman aşımına uğramadan kazandı? Dava süreçlerini kim düzenli alıyordu? Bana bunlarla ilgili ne yazık ki düzenli mail gelmedi 2007den beri. Sadece dava açıldı maili geliyordu. Süreç hakkında avukatlarımız, bilirkişiler heyet her neyse bunlar kimdi bileniniz var mı? 9. oda yönetimi mi yoksa 10. oda yönetimi mi ilgilendi? Ne yazık ki ikisinin de umurunda değildi.
Oda tarafından veriler eğitimler ayrı bir olay. Hiçbirine katılmadım katılmayacağım. Gerekirse aynı eğitime dünyanın parasını veririm de yine odadan almam. Odaya üye olanla olmayanın katılım ücretleri arasında taş çatlasa 50 TL oynuyor. Nerede benim odam? nerede yıllardır ödediğim aidat? Nerede meslektaşlarıma odaya üye olun diye yaptığım çağrılar? Hepsi yalanmış meğer aslında bir odamız bile yokmuş. TMMOB ( Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ) birlik kurulduğundan beri böyle bir oda görmemiştir. Görmeyecektir de. çevre ve mühendis dergisinden bahsetmiş toplumcu çevre mühendisleri dergi şimdi çıkarılmıyor diye. onların döneminde çıkarılıyordu da ne oluyordu ki. dergi elime tam tamına 2 ay sonra geliyordu yani iş bitmiş benim ancak haberim oluyordu neyse ki teknoloji sayesinde takip edebiliyordum bazı şeyleri.
Hepimiz makina ya da inşaat mühendisleri odalarının yönetimini takdir eder olduk. Neden diye sordunuz mu? Ben küçük bir örnek vereyim bu en basiti makina mühendisleri ya da inşaat mühendisleri ya da mimarlar odaya üye olmazlarsa bir hiçtirler. İmza yetkisini oda veriyor. Çalışma koşulları çok iyi herhalde çünkü basbas bağırıp çağıran haklarını geri isteyen ne bir makine müh. Ne bir inşaat müh. Ne de bir mimar gördüm. Çalışma alanları öylesine geniş ki sonu görünmüyor. Çevre mühendisinin çalışması gereken bir bölümde 3 bölümün ismi geçiyor. Ama nedense çevre mühendisi yok. sevgili saygıdeğer odam bu konuda ne diyecek? Bir türlü ihale ilanlarına el atamadınız. Bizim maaşlarımıza asgari limit koyamadınız. Bizi denetleyemediniz. Neredesiniz? Neler yapıyorsunuz? Çok merak ediyorum desem yalan söylemiş olurum. Beni hiçe sayan bir odayı ben çoktan hiçe saydım. İş aidat toplamaya gelince beni ne güzel hatırlıyorsunuz. Ama bir kere olsun doğum günümü bile kutlamadınız. Hakkımı mı savunacaksınız? Bir kere olsun odamın yaptığı işlerinden başarılarından bahsedip takdir edemeyecek miyim? Ne yazık ki hayır. Üç yanlış bir doğruyu götürüyor. Yapılan yanlışlar o kadar çok ki hangi birini sayayım? Benim gözümde doğrular kazançlar ufacık kalıyor. Yanlışlar hem fazla hem de büyük olduğu için gözüme gözüme batıyor.
Seçim yarışları son hızla devam ederken herhalde eski yönetim kurulu da siyasetçilerimize özendi. Birilerini karalayarak siyaset yapılmaz. Yapılmamalı da. Kendileri sütten çıkmış ak kaşık mıydılar? Hayır işlerini gayet iyi yapmış olsalardı yine seçilirlerdi. Demek ki onların da izlediği yol yol değilmiş. Atıp tutması kolay yaparım ederim yapacağız demesi de. Yolunda gitmeyen bir şeyler var. Bizim siyasetçilerimiz gibi kırmızı koltuklara oturunca bunların da gözüne perde iniyor anlaşılan. Hafızaları da nedense balık hafızası gibi 2 sn.de verilen sözleri unutuyorlar. Ya da o koltuklara hangi amaç için oturduklarını da. Odanın koltukları da kırmızı ve alttan ısıtmalı herhalde oturan kalkmak istemiyor.Ben hiç gidip görmedim hiçbir oylamada toplantıda söyleşide yer almadım. Gitmeyi de düşünmüyorum. Protesto ediyorum. hep İstanbul olacak değil ya başka başka illerde yapın söyleşileri. Varsayalım bir odam var ve odamın muhasebe departmanına sesleniyorum. Bu kadar eleştiri yapmama rağmen merak etmeyin her ay düzenli olarak aidatımı yatırıyorum. Siz elle tutulur bir şey yapmasanız da…
 
Üst