• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Çevre mühendisi kıyımı

Alejandro

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Kasım 2012
Merhaba Arkadaşlar;

Forumunuzu esasen uzunca bir süredir takip ediyordum ancak üye olmaya yeni fırsat buldum. Şu yazacağım yazıyı da vicdanımın sesini dinleyerek uzun süredir bir yerlerde yazmayı planlıyordum. Kısmet burasıymış. Ben daha önce de başka bir başlık altında belirttiğim gibi (anadalım) İnşaat Mühendisliği ve (ikinci anadalım) Çevre Mühendisliği diploması sahibiyim. Bu durumun getirisi olarak her iki meslek grubunu, sorunlarını ve odalarını nacizane tanıma fırsatı buldum. İnşaat bölümünden Çevre bölümüne doğru derse giderken her attığım adımda şimdi dile getireceğim düşünceler hep aklımdan geçti ve vicdanımı her seferinde kanattı;

"Çevre görevlisi" kavramını derste ilk duyduğumda açıkçası beynimden vurulmuşa döndüm. İlk alındığı şekliyle karar, veterinerleri bir çevre mühendisine dönüştürmek için 1 haftalık kursu yeterli görüyordu. Bu işte bir yanlışlık olduğu alenen ortadaydı ve meslek odası ile çevre mühendislerinin bastırması ile bu kararın değişeceğini düşünerek kendimi teskin ettim. Lakin sonraki gözlemlerimde; herkeste bir kabullenmişlik vardı ve yasa sadece biraz yumuşatılarak aynen devam etti. Bence bu kaçırılmış önemli bir fırsattı ve şu anda çevre görevlisi ünvanı ile çevre mühendislerinin hep o geleceğin mesleği olma treni durdurulmuş ve içindekiler adeta gasp edilerek indirilmiştir. İlk trenin kaçtığını, Çevre Mühendislerinin örgütsüzlüğünü ve ÇMO' nun güçsüzlüğünü ilk orada acımasızca farkettim. Ancak ÇMO'da haklı idi, arkasında göremediği kalabalıklar ile diğer odalar ile mücadele etmesi pek mümkün değildi. Bunu bir güçler çarpışmasının sonucu olarak değerlendirdim ve kabullenmişliğin mecburiyetten olduğunu düşündüm.

Yine aynı dönemde İnşaat Mühendisliğinin Zemin Mekaniği dalını ilgilendiren mesleki bir olay patladı. Jeofizik ve Jeoloji Mühendisleri, İnşaat Mühendislerinin hazırlamaya yetkin olduğu bazı raporları hazırlamakta kendilerinin de yetkin olduğunu söylüyorlardı ve bu esasen (her ne kadar onların bölümlerine dair çok fazla şey bilmesem de) haklı bir talepti. Ancak bu talebin karşısında bile İMO ve İnşaat Mühendisleri sanki bir lütuf bahşediyorlarmışçasına çok sert bir tepki verdiler ve bu işin ancak belli şartlar altında olabileceğinde direttiler. Bir komisyon kuruldu ve görüşler bildirildi. Sonuç ise her ne kadar İnşaat Mühendislerinin (ve açıkçası ne yalan söyleyeyim benim) tam istediğimiz gibi çıkmasa da, potansiyel olarak kayıpların neredeyse tamamının önüne geçilmişti. Şu anda İnşaat Mühendisleri de raporu hazırlamaya devam edebiliyorlar ve genellikle piyasa koşulları gereği dişe dokunur bir kısmını onlar hazırlıyorlar.

Bir sonraki şoku Enerji Verimliliği Belgesi konusunda yaşadım. Binaların enerji verimliliği konusu her binaya bir Enerji Kimlik Belgesi verilerek devam edecekti ve taslağın ilk halinde tüm mühendisler kurs ile bunu düzenlemeye yetkili olacaktı. Açıkçası Ziraat Mühendisi için bu yetkinin olması işin yetkinliği açısından şüphe uyandırıcıydı ve beklenen değişiklik hemen oldu! Artık sadece Mimar, Elektrik Mühendisi, İnşaat Mühendisi ve Makine Mühendisi bunu vermeye yetkiliydi! O sırada dostlarım, İnşaat Mühendisliği programında 1 kere bile Termodinamik dersi almamıştım (Türkiye' de müfredatta yok) ve Çevre Mühendisliği ders programında bulunan Termodinamik dersinin finaline iki duvar arası ısı akışı sorularını çözerek hazırlanıyordum! Gerçekten İnşaat Mühendislerinin bu işi hakkı ile yapamayacaklarını kastetmiyorum ancak bu işi İnşaat ile neredeyse her dersi ortak olan Çevre Mühendislerinin de yapmaya en az bizim kadar hakkı olduğunu düşünüyorum. Nüfusu yüksek odalar yine birilerini dışarıda bırakmıştı ve pasta artık daha bölüşülebilir halde idi.

Bir diğer şok ise Çevre Danışmanlık Firmalarının birbirini kıyımında geldi. Ve bu kıyıma tüm forumlarda şu cevabın verilmesinde;

"Bu fiyat kırım işi tecrübesiz 3 kişinin kafa kafaya vermesi ile gelişen bir süreçtir ve fiyat kırımlarını sürdürmeleri mümkün değil. 1 seneyi bulamadan batarlar ve piyasa dengeye kavuşur."

Kapitalizmin fikir babası diyebileceğimiz Adam Smith'in görünmez el kuramıyla ne kadar ortak yönleri var değil mi? Peki ya piyasaya her sene pompalanan bunca Çevre Mühendisini bu denkleme dahil edersek? Şöyle ki ;

Kurulan her danışmanlık firmasının 6 ay ömrü olduğu kabulü ile; üniversiteler her 6 ayda bir zaten piyasaya atılmaya mecbur (iş şartlarının olgunlaşmaması sebebi ile) yüzlerce Çevre Mühendisi pompalıyorlar. Ve batan firma sayısı kadar yeni açılan firma sayısı olduğu son bir kaç yıldır sabit kırım oranlarından anlaşılıyor. Yani piyasa sanki olması gereken yerde değil de çok aşağıda dengelenmiş gibi duruyor. Aradaki bu para eksikliğini ise işe bir hevesle atılan insanların ilk ortaya koydukları sermayeler finanse ediyor. Yani biraz para ile şirket açılıyor. Arada hep zarar ediliyor. Şirket batıyor. sonra yine zarar etmeye mahkum bir 3 kafadar daha şirket açıp sermaye ortaya koyuyor ve sürüp gidiyor. Bir çok kişi de piyasanın yukarı doğru dengelenmesini umut ediyor. Peki ne yapmalı?

Bu soruya nacizane verebileceğim en hızlı cevap ÇMO'nun veya Çalışma Bakanlığı'nın bu tip ofisler için açılış sermaye miktarlarını arttırmalarıdır. Bir nevi teminat diyelim. Bu şekilde mantar gibi çoğalan danışmanlık firmaları kapanır, Piyasa yukarı yönde dengelenir ve mühendislerin asgari maaşlarının ödeneceği teminatla garanti altına alınır. (ÇMO ve Bakanlık kontrolü ile) Kısacası maaşları ofis sahipleri değil, Bakanlıkta rehin duran parayla bakanlık mühendislik asgari ücreti üzerinden öder ve zam talepleri mühendis ile ofis sahibi arasında saklı kalmaya devam eder. (Bu durumda kapitali yüksek kişilerin piyasayı domine edeceğinden dem vurabiliriz lakin şu anki durumdan çok daha iyi olabileceği fikrindeyim. Burayı tartışabiliriz sadece şu an aklıma gelmiş bir fikir.)

Benim için son ve noktayı koyan olay ise şu oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, son alımlarında İnşaat Mühendisleri için 40 Çevre Mühendisleri için 5 kişilik kontenjan açtı. Buna denilebilir ki ne var bunda? İhtiyacı bu kadar. Buna hem fikirim. Lakin yeni oturmaya başlayan Çevre Mühendisliği piyasasının denetlenmesi ve eksikliklerin bulunup iletilmesi için gereken tüm Çevre Mühendisi sayısı 5 midir? Bu durum şu sorulara yol açmaz mı?

i-) Bakanlığımızın çevre ve sorunları üzerine planları yok mudur? Eğer varsa bunları Çevre Mühendisleri'ne emanet etmeyi düşünmemekte midir?
ii-) Bunca çevre sorunu ortada iken Bakanlık bütçesinde bunların yeri yok mudur? Yani piyasada yerleşmeye başlayan 'Çevre Mühendisliği kağıt üstündedir, realitesi masraftır.' düşüncesi esasen Bakanlık'ta da mı vardır?

Bugüne kadar edindiğim izlenimlerimi yazdım. Aslına bakarsanız bu yazdıklarımı bir İnşaat Mühendisi meslektaşım olumsuz karşılayabilir. İçinde yaşadığımız düzen çok acımasız ve kendi rantı dışında kimseyi düşünmeyen insanlar ile dolu. Ben bunlardan birisi olmak istemiyorum. Size samimi söylüyorum, her Çevre dersine gidişimde o genç aslan gibi delikanlıların veya narin mühendis hanımlarımızın, onlardan habersiz haklarının nasıl gasp edildiklerini bilmeden geleceğe umutla baktıklarını gördüğümde üzülüyorum.

Yukarıda yazdıklarımın tümü kendi görüşümdür ve bunlardan bir kısmı bugüne kadar değişmiş ve benim haberim olmamış olabilir. Kimseyi karalamak amacı yoktur. Bu görüşler ile ÇMO asla yetersiz ve haksız görülmemiştir. Esasen tüm sözlerim ÇMO'yu ve Çevre Mühendisleri Camiasını oluşturan siz sevgili abilerim, ablalarım ve kardeşlerimedir. Eğer konuya dair bir tekzip ulaşırsa bu zaman kaybetmeksizin daha büyük puntolarla ve en başta yayınlanacaktır.

Sevgi ve Saygılarımla...
 
Arkadaşlar maksat ismin değişmesi değil onu insanlara öğretememektir.

Aynı mantıkla bakarsak insanlar makine mühendislerine televizyonlarını, bilgisayar mühendislerine bilgisayarlarını getiriyorlar aletler bozulduğunda. İnşaat mühendislerine ise bildiğin müteahit gözü ile bakılıyor.

O yüzden önceliğimiz mesleğimizi insanlara anlatmamız olacak.
 
Ama Her şeyden önce özelden genele bir yaklaşım izlemeliyiz gruplaşmak için.. önce herkes kendi içinde bunu başarabileceğimize inanmalı sonra da yavaş yavaş bir araya gelerek sürekli sayımızı arttırarak. sesimizi duyurabiliriz.. Şube bazında başarılı olabileceğimizi sanmıyorum..
 
Odaya birşey söyleyenleri anlamsız diye değerlendirmişsin de. Burada amacımız odaya rakip bir ekip oluşturmak değil, odayı faal ve çevre mühendislerinin hakkını gerçekten arayan bir yer haline getirmek. Bunları da biz yapacağız. Eleştirilere açık olmalı oda.
 
evet bazı yazıları anlamsız diye işaretledim kendimce. diğer bazılarını "aşırı heyecanlı", bazılarını "ne gerek var buna şimdi", bazılarını "konumuz bu mu?", bazılarını "maksatlı yazmışsın" diye işaretlemek isterdim hatta.
bazılarını da "bin defa muhalefet ettiğiniz şeyleri savunur olmuşsunuz" diye işaretlemek isterdim, işin en komik tarafı da bu. ama bu şekilde işaretlememe yetecek etiket çeşitliliği yok maalesef.
 
Senin görüşün nedir? Uğraşmamalı mıyız? Anlamsız, fazla mı ütopik? Su akar yatağını bulur, çevre mühendisleri değerliyse elbet bir gün ortaya çıkar, değilse kapansın da kurtulalım mı?
 
öyle bir şey dedim mi şu zaman kadar? hani forumda 300 mesajı geçmiş yazdıklarım, 100 adedi en az bu tip tartışmalarda yazdıklarımdır. bir defa çmo örgütlülüğünü gereksiz nitelendirdiğim oldu mu? bir defa mücadelenin gereksizliğini ima ettim mi?
 
Bütün konuşmalarını takip etmedim, burada anlamsız diye değerlendirdiğin mesajlar üzerinden konuştum sadece. Konuşma nereye gidiyor bilmiyorum, tartışmaya gerek yok, birşey yapılacaksa yapalım, katılmak isteyen katılır.
 
@Volcano
bence ismi değişmemeli zihniyet değişmeli insanlar artık çevrenin sadece ağaç çiçek böcek olmadığını anlamalı bize bahçıvan muamelesi yapmamalı derim ben:)
 
@Fatih Özcan

klapenin başlangıç notu: birkaç paragraf boyunca sadece etrafa veryansın edeceğimden, eğer doğrudan önerilerimi okumak isteyen varsa lütfen sondan bir önceki paragraftan itibaren okumaya başlasın.



fatih bey, öncelikle bu konuda çevre mühendisliğinin isim değişikliğini tartışan mesajların "alakasızlık" sebebiyle konudan ayıklanıp silinmesi iyi bir başlangıç olabilir.
(bu sayede bir sonraki adımda ben de dilime yapışan bu iğneleyici konuşma tarzından kurtulabilirim. )

şu haliyle yazılanların bir kısmını elimde olmadan yanlış yörüngeye oturan, hedeften şaşan sözler olarak görüyorum. konuyu başlatan mesajın bahsettikleri ile ardından gelenlerin bahsettikleri epey farklı. daha kötüsü, "toplanıp odaya gidelim" türünden yorumlar. sormadan edemiyorum, yahu size hakkınızı vermeyen oda mı? asıl yapılması gereken " ODADA TOPLANIP BİR YERLERE GİTMEK " olmasın sakın? zaten toplanma konusunda başarılı olunsaydı belki bu durumları tartışıyor da olmazdık, o da ayrı bir mesele.

bir de "oda çevresini zenginleştirmekle meşgul" deniyor, her fırsatta biri mutlaka söylüyor bunu. yahu ben neden göremiyorum o zenginleşmeyi? oda ne zaman hangi mecliste iktidara geldi de yandaşlarına zenginlik dağıtmaya başladı? anlamsız bulduğum mesajların bazıları işte bu bahsettiğim konudakiler.

neyse önceki mesajlara laf yetiştirmeyi bırakıp çözüm hakkında düşündüklerimi yazmaya devam edeyim, öncelikle insan faktörünü hesaba katalım bol bol.
çoğu kişi çalışıyor, saatleri uygun değil. odaya gidilemiyor. çoğu kişinin boş zamanlarında daha mühim işleri var, hafta sonu mesela pazar günü etkinlik yapılsa katılım iki elin parmaklarını geçmez, geçmedi hiç (15 kişilik oda kadrosu dahil 20 kişi). işin kötüsü çarpık bir algı var, çoğu kişi internetten devrim yapılır televizyonlar bunu naklen yayınlar sanıyor, fakat bakınız şarkısını yapmışlar:

rGaRtqrlGy8

gördüğüm kadarıyla bu şartlar altında bu siteyi araç olarak kullanmanız zor. zaten bu şartlar altında insanların sağlıklı iletişim kurması da zor. sağlıklı ilişkiler kurması da zor. çünkü kullanılan dil sorunlu. bir defa aşırı bencillik var (ne alaka diyen olursa itiraz etsin uzun uzun açıklayayım). sebebi her meslektaşın her allahın günü hissettiği geleceğe olan güvensizlik, işinden ve mesleğinden tatmin olamama, iş çevresinde kendini ifade edememe, daha kötüsü genele yayılan bir eğitim noksanlığı ve mesleki konularda yetersizlik hissi ve bunu hemen her meslektaşın kanıksaması ve vs ve vs. (bu konuları da uzun uzun açıklamaya çalışırım itiraz olursa)

velhasıl, önce sorunlarımız konusunda ortaklaşmalıyız. epey yüksek sayıda çevre mühendisi olduğunu söylüyorsunuz ki bence asıl sorunun ta kendisi şu anda budur. bundan hareketle konu üzerinde çalışmalıyız. tabii bu çalışma bilimsel olmalı. önce bir çevre mühendisinin profilini görmeliyiz. elimizde sağlam veriler olmalı. yani kısacası "sosyolojik" yöntemler kullanmalıyız. (aranızda sosyolojiye inanmayanlar vardır, ben de inanmam, işime gelmediği sürece ama bu konu tam yeri) bu tür bir çalışma için kafamda bir şablon var ve kısa sürede hayata geçirecek şekilde bir takvime oturtup bu site aracılığıyla işlerlik kazandırabilirim. yani bu konuda gönüllüyüm hatta ısrarcıyım ve gönüllüyüm. zira böyle hazırlanmadan başlarsak bir şekilde harekete geçip sonuç alsak bile sonuçların yetersiz olacağını düşünmekteyim.

bir de, bahsettiğiniz dergi ve çeviri işleri de ne kadar zorlu engelleri aşmak zorunda, çok iyi anlıyorum. yani mesela, ben meslekte 10 yılımı doldurmayı başarabilirsem, ufak da olsa bir el kitabı yazmak ve bunu yayınlamak istiyorum. hani sahada ya da bir çizimi bir tesise aktarmakta yaşadığım sorunları tanımlayıp, yerel şartlarda çözümünü sunup birkaç kişiye faydalı olayım diye, bilabedel dağıtacağım cinsten bir rehber yayınım olsun istiyorum. hayal kurmayı daha da abarttığımda, bunun pek çok meslektaşın bilgisiyle zenginleşecek ortak bir yazılı kaynak olmaya evrileceğini düşünüyorum. bunlar keyifli hayaller benim için ama gerçekleşmesi ve kağıda dökülmesi çok daha keyifli ve gurur verici olacaktır. bu sebepten şu an itibariyle ataletimden kurtuluyorum, hazır boş vaktim de var iken bahsettiğim "çevre mühendislerinin profili ile ilgili çalışma" ve "bir çeviri grubunun örgütlenmesi için başlangıç çalışmasının yapılması" konusunda katkıda bulunabileceğimi taahhüt ediyorum. şimdilik elimden gelen budur. bir de tabii beğenmediğim mesajları anlamsız vs diye etiketlemeye devam edeceğim :).
 
Birkaç satır da ben yazayım istedim. Çevre Mühendisliği'nin başlıca sorununun bilgi eksikliği olduğunu düşünüyorum. İlk staj yapmaya gittiğimde okulda hangi kitapları okuyorsunuz diye bir soru gelmişti. Yanıtlayamamıştım çünkü hep derste not alıyor ya da fotokopi yoluyla hocaların verdiği notları takip ediyorduk. Proje ödevlerini yaparken Yılmaz Muslu, Ahmet Samsunlu gibi hocaların kitaplarından yararlanmaya çalıştım. Metcalf Eddy'den, ATV'den işe girince haberim oldu. Daha da bilmediğim bilmediğimiz öğrenemediğimiz çok şey olduğundan eminim. Sağlam bilgi kaynaklarımız olmadığı sürece meslekte başarılı olmamız zor görünüyor.Okulda aldığım eğitim öğretim yetersizdi belki de bilemiyorum.
Ancak çevre alanı çok geniş ve en tecrübeli çevre mühendisleri (ilk mezun olan çevre mühendisleri) şu anda 40-45 yaşlarındalar .Bir kısmı zaten çevre alanında çalışmıyor. Çalışanlar ise yıllardır yaptığı şey neyse o konuyu biliyor. Yaptığı işin dışında yine çevre ile ilgili başka bir şey sorsanız cevaplamakta zorlanıyor. Anlatmak istediğim şey şu; deneyimli çevre mühendisleri de kısıtlı bir alanda bilgiye sahip.
Ben de çok deneyimli değilim, bana da sorulsa ben de aynı durumla karşılaşabilirim ancak mühendis denilince, yani çevre mühendisi denilince arıtmadan (içme suyu, atıksu, endüstriyel, uf ro teknolojileri,biyogaz vb), işletmeden , ilgili çevre kanunlarından, iş güvenliğinden, malzemeden, yapıdan, maliyet analizinden, hidrolikten vb. daha aklıma gelmeyen birçok konuda bilgi sahibi olması gerekiyor.Dediğim gibi ben de deneyimli değilim daha yolun başındayım. Umarım kendimi geliştirebilirim ve bu söylediklerimi yapabilirim. Şimdilik sadece görüşlerimi paylaşmak istedim.
 
@CMNet Okuru

1- isim değişikliği tartışılabilecek bir konu ama acil değil.
2 - toplanıp odaya gidelim denilmedi odanın aktif çalışması için toplu önerilerimizi dile getirebilecek sözcüler seçelim denildi.
3- odada yönetimden veya yönetimi destekleyerek çıkar sağlamaya çalışan kişiler olduğunu bildiğimden öyle dedim.
4- herkesin zaman problemi var, olmayan arkadaşlar varsa onları temsilci seçelim dedik
5- birşeyler yapalım denildi yapılacakları söylersek daha iyi olur.
6- son iki paragrafınıza katılıyorum, ama öncekileri yazan kişi olamaz bu diye düşünüyorum.
 
@pigment87
Derya Hanım her türlü yoruma açığım.. beğenmediğiniz noktaları bizimle paylaşın ki bir ilerleme katedebilelim..
 
@alejendro

dahada öteye gidilmeli çed yeterlilliğide kaldırılmalı. danışman firma kurarken sermaye ne alaka çoğu zaten sermayesiz adamlar.

adamların zaten kazandığı 3 kuruş ona da kimsenin gözü olmasın.

insanlar ne yapsın işsiz mi gezsin.

yeterlilik bazı şirketleri kümeleştiriyor ve kazançlı çıkılmasını sağlıyor. yeterlilik dışında kalanlar ise avuçlarını yalıyor.

bence sistem gayet güzel işliyor 3500 - 4000 e danışmanlık yapan da var 100 tl ye de.

100 tl ye alan adam kazanmak istemez mi ama piyasanın gereğini yapıyor. onu kimse suçlayamaz.


bence başka problemler var inşaat kimyaya ziraat verdiğimiz çok fazla hak var. her şeyden önce bu haklarımız almalıyız.


"Bu fiyat kırım işi tecrübesiz 3 kişinin kafa kafaya vermesi ile gelişen bir süreçtir ve fiyat kırımlarını sürdürmeleri mümkün değil. 1 seneyi bulamadan batarlar ve piyasa dengeye kavuşur."

batamadılar gittiler.
 
Üst