• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Çevre mühendislerinin izlemesi gereken post-apokaliptik filmler.

S

Silinmiş üye 2234

Çevre ve dünyanın geleceğiyle ilgili bazı konularda epey hassas olduğunuzu az çok biliyorum. Belki de hiç hassas değilsiniz elbet farklı olanlar da olabilir ama hemen hemen hepimiz film izlemeyi severiz. Hani bizim için film izlemek, hayatımızda kültür gibi bir şey haline gelmiştir lâkin herkesin bir film tarzı vardır. Mesela kimisi aşk, kimisi bilim kurgu, kimisi savaş, kimisi polisiye, kimisi hapishane, kimisi macera, kimisi de post-apokaliptik filmler sever. Tamam türleri böyle ayırdık ama post-apokaliptik filmler, çevre mühendislerinin izlediği filmlerde öncelikli olarak yer almalı diye düşünüyorum.

Kim bilir bu konuda belki de yanılıyorumdur. Hani çevre mühendislerinin en sevdiği filmler, post-apokaliptik filmlerdir. Peki, hadi hep birlikte önerilerimizi ve paylaşımlarımızı bu başlık altında yapalım. Bu arada bilmeyenler için söylüyorum post-apokaliptik, kıyamet sonrası kurgu demektir. Listeyi 1-2-3 diye sıralamıyorum karmaşık sıralıyorum ve son zamanlarda ne kadar dikkat ettiniz bilmiyorum ama post-apokaliptik filmlerin sayısı epey artmaya başladı? İsterseniz bu konuda tartışabiliriz. Gerçekten bu filmler neden artış gösteriyor? Bize bir mesaj mı veriyorlar? Sonunuz böyle olacak akıllı olun falan mı demek istiyorlar? Neyse konuya geçelim.

The Divide (Mahşer Günü)
Bu film son zamanlarda izlediğim güzel filmlerden birisidir. Filmin konusunu çok fazla spoiler vermeden kısaca ekleyeyim. Ülkeye nükleer atom bombası saldırısı yapılıyor ve bütün insanlık, ülke ve şehirler kısaca her şey yok oluyor. İşte o saldırı esnasında bir grup insan bir binanın bodrum katına inip oraya sığınıyorlar ve orada günlerce ve haftalarca yaşam mücadelesi sürdürüyorlar. Tabii bu süreçte sizi şaşırtacak şeyler de göreceksiniz. Bu arada film için +18 ekliyorum bazı sahnelerinden dolayı ama her çevre mühendisi bunu izlemeli diye düşünüyorum.

28 Gün Sonra (28 Days Later)
Bu film aslında bütün virüslü zombili filmlerin başında gelir. Daha doğrusu 28 Gün Sonra isimli filmden sonra bu tür filmler artmıştır. Yanlış bir virüs salgını yüzünden çevreye ve dünyaya nasıl felaketler geleceği, insanlığın ne hale geleceği böyle filmlerle çok güzel anlatılır. Hatta dizileri bile var artık bilirsiniz. İşte bu filmde de bunu izleyeceksiniz. Aslında Resident Evil her ne kadar birinci sırada olsa da ben 28 Gün Sonra filmini de en az onun kadar başarılı buluyorum.

Yarından Sonra (The Day After Tomorrow)
Bu filmde dünyanın küresel ısınma sonucu ne hallere geleceğini, insanların nasıl hayatta kalmaya çalıştığını, tüketim kaynaklarının bu olaydan sonra ne kadar değerli olduğunu göreceksiniz. Baş rolde kim var dersiniz? Tabii ki General Kış! yani acımasız soğuk havalar, karakış. Hepimizin bildiğin üzere soğuğa yiğitlik olmaz. Bir ülke düşünün ki, ağzına kadar metrelerce kar dolsun ve sıcaklık -50'lere falan düşsün. Sonrasını siz düşünün artık.

Kıyamet Gecesi (Vanishing On 7th Street)
Bir gün aniden bütün elektriklerin kesilmesi, bütün insanların elbiselerini bırakarak şehri terk etmesi ve hayatta sadece birkaç kişinin kalması ve yaşam mücadelesi. Alaca karanlığın içinde kalan insanlar, bir anda buhar olmışçasına arkalarında giysi ve takılarını bırakarak yok olup giderler. Şehirde hayatta kalan az önce vurguladığım son birkaç kişi, ellerinde geriye kalan son fenerlerle geceleri gölgelerden uzak durarak bir çıkış yolu aramaya başlar. Işığa doğru bilinçsizce hareket eden böcekler ve sinekleri iyi bilirsiniz. Bu konuda ne düşünürsünüz? Bir gün ya aynısını yaşarsak? Barda 12 yaşlarında James adında bir çocuk, barda mazotla çalışan bir jeneratör sayesinde karanlıkta kalmaktan kurtulur ve olaylar başlar.

Dünya Savaşı Z (World War Z)
İki kızı ve sevgili eşiyle mutlu bir hayat sürdüren bir aile babası bir gün yolda giderken arabaları trafikte aniden sıkışır ve yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu fark ederler. Bu esnada tehlike hızla yaklaşmaktadır ve sonra olaylar başlar. Bu zaman zarfında ailesini güvenli bir bölgeye yerleştiren Birleşmiş Milletler çalışanı olan Gerry, ikiye ayrılan dünyayı kurtarmak için dünyayı dolaşacak ve bunu yaparken hayli kısıtlı olan zamana karşı yarışacaktır. Brad Pitt'in hem başrolünü hem de yapımcılığını üstlendiği film, insanlar ve zombiler arasında yaşanan sıra dışı bir savaşı odağına alıyor. Ayrıca bu film, Max Brooks'un aynı adlı kitabından uyarlanmıştır.

The Road 2009 (Yol 2009)
Gelecekteki kıyamet günlerini anlatan bir kitabın uyarlaması olan filmdir. Kıyamet sonrası bir atmosferde Amerika, adeta bir yangın yeri haline gelmiştir ve olaylar başlamıştır. Çok da uzak olmayan bir dünya geleceğinde büyük depremlerle başlayan felaketler dünyanın iklimini değiştirmiş, güneş kalın gri bulutların ardında kaybolmuş, buna bağlı olarak bitki ve bitkileri yiyerek beslenen hayvanların da artık sonu gelmiştir. İnsanlığın tükenişi de yavaş ve ızdıraplı bir can çekişme şeklinde olmakta olup, sona kalanların dünyasında yamyamlıkla şiddetlenen korkunç bir terör hüküm sürmektedir. Bir baba ve oğlu, "iyi insanlar"ın olduğu güney sahillerine doğru yol almıştır.

Evet bu kadar ekledim. Daha çok var ama kendimce iyi bulduklarımı sizlerle paylaştım. Yine, sizler de önerilerinizi bu konu altında yapabilirsiniz ama unutmayın, film türü apokaliptik olacak. Şimdiden herkese iyi seyirler diliyorum. Listede paylaştığım filmleri izleyebilirsiniz.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
the divide denen filmi maalesef ki izledim ve mesele ; içine edilen dünya değil, insan gibi yaşamayı beceremeyen bir grup b*k sürüsünün hikayesi...kusura bakmayın da sırf bu ****** film için sabaha kadar ağzımı bozabilirim..bu tarz filmlerin artmasının sebebi, -bence- psikolojisi zaten bozuk olan toplumun bu tarz filmleri "normal" olarak görmesi dolayısı ile bozuk psikolojilerinin farkına varmamalarının istenmesi diye düşünüyorum.daha kolay yönetilebilsinler diye.. "baba çok kral filmmiş yeaaa" diye ortamlarda konuşup, farkında olmadan o filmin etkisinde yaşamaya başlıyo insanlar. ne kadar alışılmadık - aykırı, o kadar havalı hesabı..bence zaten sonu nanay olan bu dünyada, bu dünyadan olmayan şeyler izlemek daha keyifli geliyo.. (böyle filmi yazanı da yöneteni de oynayanı da bi odaya kapatacan...deyyuslar...)
 
O zaman bi tane de benden;

2012
2012-izle-278.jpg

Her ne kadar tarih tutmasa da işlediği konu post-apokaliptik sınıfına giriyor. İzlemeyen varsa tavsiye ederim.
 
@Nilüfer Çelik tepkinizde haklı olabilirsiniz fakat olaylara başka pencereden bakalım diyorum ve size şu suâli yöneltmek istiyorum. Bir insan böyle durumlarda nelere ihtiyaç duyar? Sizce, o filmde gösterilenler gelecekte benzer felaketlerde yaşanacak şeyler değiller mi? Sadece soruyorum. Ayrıca, The Divide filminde şöyle bir sahne var bilmem fark ettiniz mi:


Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .

Filmde illuminati... Adamlar artık "biz her yerdeyiz", "biz seni her yerde izliyoruz", "her yerde görüyoruz" mesajı veriyorlar ve artık bundan çekinmiyorlar. Çekinmedikleri gibi birçok alanda bunu ifşa etmeye devam ediyorlar benim tepkim çok olmuştu mesela ama diğer sahnelerde sadece suâlde bulundum size yani gelecekte benzer felaketlerde hayatta kalan insanlar ne yaparlar?

@Gizem Sunar evet doğru bu film de post apokaliptik türüne giriyor böyle tür film severler için mutlaka izlenmesi gereken bir filmdir ama keşke bu filmin ismi 2012 olmasaydı. Gerçi günümüzde birçok olaylar 2012'de daha da artmaya başladı. Sanıyorum ondan etkilenip de 2012 koydular filmin ismini...
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
@Eagle mayalardan yola çıkarak koydular büyük ihtimal ama tarihe takılmadan izlemek lazım bence. Son yıllarda tüm dünyada tektonik hareketler artıyor gibi geliyor bana ve her büyük deprem haberinde bu film aklıma geliyor : )
 
Peki @Gizem Sunar sizce III. Dünya Savaşı çıkarsa çıkacak mı? Veya o savaş çoktan çıktı mı? Ayrıca doğa olaylarında aklıma şöyle bir şey geliyor şimdi konuyu biraz açacağım. Artık gezegenimizde birçok kaynak gün geçtikçe azalmaya başladı. Mesela orta doğudaki petrol 55 sene sonra bitecek. Petrolün bitmesi demek birçok şeyi de beraberinde getirecek demektir. Gezegenimiz artık bu kadar nüfusu kaldırmıyor. Sebebi de teknolojinin bu kadar artması ve tüketim çılgınlığının olağan üstü boyutlara gelmesi. Aslında III. Dünya Savaşı çoktan başladı ama şu an için silahlı çarpışmaya geçilmedi. Çünkü zihinsel kontrolle devam ediyor. Abuk subuk diziler, gereksiz yarışma programları, kitleleri sürükleyen futbol maçları, son model eşyaları alabilme arzusu, sadece ona odaklanmak, fazlasını istemek, rahat yaşama hırsı ve benzeri şeylerle zihinleri uyuşturuyorlar. Bu aşama bittiğinde silahlı çarpışma başlayacak. Depremler zaten her yeni bir gün yaşantımızdalar ama bu aşama bitince nükleer silahlarla toplu bir kıyım yapıp milyarlarca insanı buhar edecekler veya başka şekilde olacak. Bu filmlerin son zamanda artması, bunun bir nevi işaretçisi değil mi? Bu arada depremli film seviyorsanız (pek post apokaliptik diyemeyiz sanırım) San Andreas Fayı isimli bir film var mutlaka izlemenizi öneririm.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
benzer bi felakette hepimiz ölürüz çünkü bizde öyle sığınaklar yok :D national geographic te kıyameti bekleyenler diye bi program vardı bizim memlekette öyle hazırlık yapan yoktur :D "ne uğraşacam zaten ölecük" diye düşünüyoruz biz :D
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .
bu filmi ben çok sevdim gayet de kıyamet sonrası, akabinde eğlenceli :)
 
@Eagle ben şahsen 3. dünya savaşı çıkacağına eminim. Kaçarı yok yani. Ha belki biz görmeyiz ama elbet olacak. Sınırlı kaynakların tükenmesi, doğal afetler sonucunda zayıflayan devletler, insan hırsı da bir araya gelince savaş kaçınılmaz oluyor. Bir kere başladı mı da Dünya yok edilene kadar bitmez. Nüfus zaten gereğinden fazla, belki bilerek ve isteyerek bile toplu katliamlara gidebilirler. Hatta biyolojik savaş kısmının bu konuda ağır basacağını düşünüyorum ben. Zombiler neden olmasın? Dediğiniz gibi neden bu kadar zombi filmi/dizisi yapılıyor? Neden felaket filmleri yapılıyor? İnsanları ufaktan alıştırma niyetindeler bence, ayık olanlar hayatta kalacaklar, narinler yok olacak. Tam da adamını buldunuz bu konularda felaket tellalıyımdır. Bayılırım böyle şeylere. : )
 
@Gizem Sunar kaynakların tükenmesi zaten öncelikli durumdur. Mesela petrol bittikten sonrasını düşünemiyorum. Neyle çalışacak bu kadar araç nasıl üretim sağlanacak? Haliyle başka sistemlere geçilmek istenecek ama yetersiz kalacak çünkü bu kadar nüfusu kaldırabilecek kaynak yok ve günden güne azalıyor. İşte bunu dengelemek için toplu halde kıyım yapacaklar. Ben de bilmiyorum biz görecek miyiz ama bizden sonraki nesillerin işi zor. Hem de epey zor. Zombi konusunda size şunu diyeyim. Sanırsam Afrika'da sürekli bunu deniyorlar. Oradan çıkan hastalıkların haddi hesabı yok. Sürekli deney peşindeler galiba yani zombileşme denemesi de yapıyor olabilirler. Bu filmler de bize bunu anlatmaya çalışıyorlar. Evet neden bu filmlerde artış var? Çok talep olduğu için mi yoksa izlediklerimiz gelecekte yaşanacağı için mi? Soru işaretleri alıp başını gidiyor ama dünyanın şimdiki haline bakarsak bunu kestirebiliyoruz. Bu arada biyolojik savaş aslında var ve devam ediyor. Bir grup kravatlı adamlar güya birilerinin kaderini belirliyorlar. ABD'de sadece zenginler için özel sığınaklar inşa edilmiş. Hani olası bir istilada veya nükleer savaşlarda zenginler oraya sığınacak ve uzunca yıllar orada hayatta kalacaklar. Orta ve alt gelirli olan insanlar da buhar olup uçacaklar. Aslında dünya nüfusu bir şey değil yani insanlar düzgün yaşasa, tüketimde bir denge kursa, doğada bir denge kursa, bu kadar tehlike olmaz. Lâkin bu maalesef olmuyor. İnsanları alıştırma niyeti sözünüze de katılıyorum ama bu kadar post apokaliptik film izleyip hala bir şeylerin farkında olmayanlar var. Ayrıca bakınız:


Ürkütücü ama değil mi? Nükleer silahlar harekete geçtiğinde, insanlık tarihe karışabilir. Gizem hanım şimdiden bolca yiyecek stoklayalım lazım olabilir hehe. Şaka bir yana şimdi nükleer konusuna geçelim. Nükleer silahlar yapmak şu anda yasak bildiğim kadarıyla ama nükleer silahları yapan ülkelerin neden böyle bir şey yaptığını okumuştum geçenlerde. Hani nükleer silahlar, nükleer silahı olmayan Türkiye, Yunanistan, Polonya gibi ülkeler için değil, tam tersi nükleer silahı olan ABD, Çin, Fransa, İngiltere, Kuzey Kore ve Rusya gibi ülkelerin birbirlerine nükleer silah atmamaları içinmiş böyle okumuştum. Ama yeri gelmişken size şu suâli yönelteyim sizce Türkiye de nükleer silahlar yapmalı mı? Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kore tehdit etmişti Türkiye'ye nükleer bomba atıp haritadan sileriz şeklinde, tabii ben gülmüştüm. Senelerdir diplerindeki Güney Kore'den tokat yiyen adamlar bizi nükleer silahla tehdit ettiler. Hayır etleri ne butları ne? Onu da anlamam oldum olası.

Mesela Gizem hanım Rusya da ilginç. Şöyle ki, şu anda Rusya ekonomik olarak çok kötü durumda. Ben batacaksam bütün dünya batsın kafası var adamlarda. Bu yüzden sınırları bile bile ihlâl edip akılları sıra savaş başlatmak istediler ama amaçlarına ulaşamayacaklar. Bugün Türkiye'nin nükleer silahı yoksa bile füzelerin komuta odasını ele geçirecek virüsler var yani her zaman böyle bir şey var. Şu sorulara bakarsak biraz olsun anlayabiliriz: Rusya S500'leri neden devreye soktu? Putin, Kremlin'den emir mi alıyor yoksa emir mi veriyor? ABD, petrolü 35 doların altına indirdiği zaman Rusya ne yapacak? Putin'in danışmanı ve akıl babası arkadaşı Lesin, otel odasında neden suikaste uğradı?

ABD kartalı, Ruslar da yapı olarak ayıyı örnek almışlar bilirsiniz. Ayının ormanda sihirli bir çemberi vardır ve o çembere girerseniz ayı sizi bulur ve parçalar ama ayının bal yediği ormanı yakarsanız eğer, aç kalıp çemberden çıkar ve tuzağınıza girer. Kartal da avını öldürmeden önce göğün en üstüne çıkarır ve oradan aşağı bırakır, av yere düştüğünde paramparçadır. ABD'nin benimsediği şey de budur ama unuttukları şey; kartal kurtu koyun zannederse, yukarıdan ancak yere çakılır. Bu tabloya baktığımızda her iki ülkenin de birbirine gövde gösterisi yaptığını anlayabiliriz. Türkiye'nin şanssızlığı, bu çemberin ortasında kalmasıdır.

Rusya derin devleti Putin'in yaptığı hatayı anladı ve ona cevap olsun diye Kadirovu susturdu. Şimdi sıra Putin'de ve savaş olmadan Rusya fazla zarar görmeden bakın göreceksiniz nasıl geldikleri inlerine geri dönecekler. Ama Putin'i halkı çok seviyor. Moskova'da yaşayan bir arkadaşım var konuşuyoruz bazen. Halkı gerçekten çok seviyor. Putin de çok koyu milliyetçi olduğu için, sessiz kaldı demesinler diye sürekli ambargo uyguluyor. Rusya'nın ekonomisi çok kötü, günden güne de kötüye gidiyor ve "ben batacaksam bütün dünya da benimle birlikte batsın" diyor. Ellerindeki nükleer silahlar sayesinde de güya rest çekiyorlar.

Benim şöyle bir düşüncem var; İstanbul düşerse bütün dünya düşer. İddia değil, bu bir gerçektir. Hatta Napolyon'un şöyle bir sözü var: "Aslında büyük bir soru yerinde durmaktadır: Kim İstanbul'u elinde tutacaktır?" Evet biz tutuyoruz ve elimizde tuttuğumuz İstanbul düşerse, dünya düşer. Bugün ABD ve NATO müttefikimiz görünüyor, bu sebeple Rusya daha fazla ileriye gidemiyor. Putin sürekli bedelini ödeyeceksiniz deyip duruyor ama İstanbul düşerse Moskova da düşer. Geçtiğimiz günlerde bütün dünya Kremlin'den çıkacak kararı bekliyordu, sonuç yine aynı oldu. Putin'i dediğim gibi ya aşağı alacaklar ya da onlar almadan Putin savaşı tamamen başlatacak ama benim bildiğim bir şey daha var siz de bilirsiniz belki; Sovyet-Afgan Savaşı... Koskoca Komünist Rusyası, bir avuç Afgana mağlup olmuştu. Bedelini de çok ağır bir şekilde ödemiş, Bolşevik iktidarı çökmüş ve Komünist Rusyası yıkılmıştı. İşte böyle bedel ödediler. Putin Suriye'nin de bedelini böyle ödeyecektir diye düşünüyorum.

İşin ilginç boyutu ise, bu ülkelerin birbiriyle çekişmesi filmlere pek konu olmuyor. Heh, eskiden Rocky IV filmi vardı. Boks maçıyla birbirlerine nasıl gövde gösterisi yaptıklarını izliyorduk lâkin ben şunu diyeyim Rusya her zaman şanslıydı. Tarihte de öyle bugün de öyleler. Napolyon ve Hitler Rusya'yı alamadı bilirsiniz. Hepsi kaybettiler ve neden kaybettiler? Tabii ki "General Kış" (nam-ı diğer: soğuk hava) yüzünden. Evet Ruslar bu yüzden şanslılar. Yoksa Napolyon Moskova'ya girmişti hatta Kremlin'de bir müddet kaldı, oraya resmen çöreklendi ama atın üstünden indiğinde beline kadar kara batınca, geri çekiliyoruz deyip Kremlin ve Moskova'yı terk etmişti. Nazilerde de aynen öyle oldu. Stalingrad'ı aldılar mesela ama şehri ellerinde çok fazla tutamadılar ve daha fazla gidemediler. Düşünün Hitler Moskova'ya 20 KM'ye kadar yaklaşmıştı. Hatta o esnada Stalin şehri terk etme kararı alıp bunun planlaması yapmış, şehri terk etmiş ve bunun haberi Hitler'e gidince, Hitler de "Kremlin'i öyle bir bombalayın ki, komünizmin sonu geldiğini herkes görsün!" demiş. Hatta Almanları da "Kremlin'i bombalayıp yok edeceğiz ve orada Kremlin alevler içinde yanarken, zafer kutlaması yapacağız" sözleriyle epey mutlu etmiş ama sonra öyle bir soğuk çıkmış ki, Naziler geri çekilmeye başlıyorlar ve mağlup oluyorlar. Eğer Moskova düşseydi, bütün dünya düşecekti. Ama bugün her şey çok farklı. Rusya'nın da tek gücü ve dayanağı nükleer silahlar. Başka hiçbir esprileri yok. Savaşsak çok rahat kazanırız ama adamlar şanslılar. Soğuk iklim var çünkü onları etkilemiyor ama biz -5 derecede bile tirtir titriyoruz.

Biraz uzun olacak ama filmlerde da savaş konusu hep aynı temalar işlendi. Hele acındırma çabalarını saymıyorum bile. Gerçi uyuşturma aşaması tam da bitmedi. Çeşitli propagandalar da yapıldı ve insanlar uyuşturuldu. Bunu yapmaya tüm hızıyla devam ediyorlar ve bu süreçte ülkelerin birbirlerine karşı olan gövde gösterisini izliyoruz. "Bana bir şey olmasın da ne olursa olsun" düşüncesini de insanlara empoze ettiler. Böyle yapa yapa uyuşturma süreci bitecek ve sonra nükleer silahlar devreye girecek...

Albert Einstein'in şöyle bir sözü var: "III. Dünya Savaşı nasıl olur bilmiyorum ama IV. Dünya Savaşı'nın taş ve sopalarla olacağı kesin." :) Peki Gizem hanım bize denk gelirse ne yapacağız? Ya bazen ne düşünüyorum biliyor musunuz? Bu nükleer silahları olası bir uzaylı istilasını geri püskürtmek için mi yapıyorlar acaba? diye düşünüyorum. Saçmalıyor muyum bilmiyorum ama aklıma gelmiyor da değil. Yeri gelmişken yani uzaylı istilası demişken bir post-apokaliptik film daha önereyim; Oblivion. Gerçi tam da post-apokaliptik diyemeyiz belki ama filmin başlangıcında söylenenler dikkat çekici.

@Nilüfer Çelik sığınaklar yapalım o zaman bu saldırılardan korunmak için... :D Önerdiğiniz filme baktım ama komedi tadında bir film sanırsam. Bir de hazırlıklar yapan var mıdır bilmiyorum ama birilerinin korunacağı kesin. :)
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
@Eagle siyaset bilgim kısıtlıdır o yüzden ülkelerin ilişkileri açısından yorum yapamayacağım ama bildiğim bir şey de var ki bu yüzyılda herhangi iki devlet birbiriyle savaşsa bu tüm dünyayı etkiliyor. Daha şiddetli savaşlarda da aynısı olacak. Şu an Suudilerle İran kapışıyor tüm Dünya ekonomisi etkileniyor. Kuzey Kore hidrojen bombası test ettim diyor herkes ayakta. Ortada bi Suriye gerçeği var. Tüm dünya mülteci kriziyle boğuşuyor. İnsanlar helak oluyor. Yani kimin kimle savaştığının bi önemi yok. Savaş varsa dünya üzerinde, bu hepimizin problemi.
Nükleer silahların da uzaylı istilası için yapıldığını düşünmedim hiç, bana tamamen insanoğlu kibri gibi geliyor. Hep daha fazlasını istemek. Bencillik. Bu kadar da basit canlılarız aslında. Bir gün bi uzaylı istilası olursa tüm dünyayı kurtaralım diye bütçe ayırdıklarını sanmıyorum yani : )

Afrika'da epey bi hastalık çıktı evet. Hatta ebola biraz tuhaftı bana kalırsa. Zombi virüsü yapmaya çalışımıyorlar ama belki ölümsüzlüğü bulmaya çalışırken birşeyler ters gidiyo olabilir : ) Ya da düşmanın genetiğiyle nasıl oynarız diye kurcalarken de zombileşebiliriz bilemiyorum. Kurcalaya kurcalaya başımıza bi iş gelecek orası kesin de : )

Şahsen ben eğer nükleer bi durum olmazsa hayatta kalabileceğim yöntemler geliştiriyorum kendi kendime. Doğa sporlarıyla ilgileniyorum zaten, doğada yaşama, yön bulma, yemek vs. gibi konularda kendi kendime okurum filan. Bi ara zombi istilasında süper işe yarar diye pala almışlığımız var hehe. İşte bunlar hep walking dead.

Bu arada post-apokaliptik değil ama Black Mirror dizisini de izlemenizi öneririm. Her bölüm film gibi, farklı farklı senaryolar yani. içlerinden bi tanesi özellikle içinde bulunduğumuz çağı çok güzel özetliyor. Hangisi olduğunu söylemeyeyim izleyenler işte bu diycek zaten. : )
 
@Gizem Sunar spoiler içinde belirttiğim film yani Oblivion isimli filmin başında şöyle bir replik var: "Dünyamıza saldırı olmuştu, onlarla çatıştık bütün nükleer silahları kullanıp onları mağlup ettik ama dünya da haliyle yaşanmayacak bir yer haline geldi." şeklinde. Yani uzaylı istilası oluyor ve nükleer silahla onları geri püskürtüyoruz filme göre. Tabii olası bir uzaylı istilasını ben de düşünmüyorum. Hoş uzaylılar bir istila yapsa, insanların Facebook ve Twitter profillerini gördükten sonra biz onları geri püskürtmeden geri kaçarlardı herhalde. : )

Afrika'da hastalık çıktı yerine çıkartıldı dersek daha doğru olur sanırım yani ben öyle düşünüyorum. Ölümsüzlüğü nasıl bulacaklar ki. Böyle bir şey mümkün değil ama bunun için uğraşıyorlarsa boşuna uğraşıyorlar. Benim oradaki olaylara verdiğim netice, tamamen insanları zombiye çevirip zombi istilası çıkartmak ve bunu bahane edip nükleer silah kullanmak. Yani nükleer silahları kullanmak için daima bir bahane lazım. Uzaylı istilası, zombi istilası, falan filan. Walking Dead isimli diziyi neden yaptılar? Benzer türde filmler neden arttı? Yoksa bunlar hep zombi istilası için bir hazırlık mı? : )

Bu yaptığınız güzel bir şey ama doğayı ne kadar daha kullanabileceğiz? Şu an çevrede korkunç derecede gürültü, ışık ve ses kirliliği var. Daha da önemlisi duman sorunu var. Milyonlarca motorlu araçlar var. Araba, makine, vs. vs. şeklinde her birisi hem kaynakları tüketiyor hem de doğayı kirletiyor. Bizden sonraki nesiller nükleer felaketler görmeseler bile doğadan çekecekleri kesin gibi görünüyor. STK'lar da pek bir şey yapmıyorlar etkisizler yani STK derken Sivil Toplum Kuruluşları'ndan söz ediyorum. Koltuk başına geçenler, genelde sessiz kalıyorlar. Öyle çok fazla ses getirecek eylemleri de yok.

Öneriniz için teşekkür ediyorum. Ben dizileri çok izlemiyorum ama not edelim dursun kenarda. En azından içinde bulunduğumuz çağın özetini görmek için bile bakmak gerek herhalde. Bu arada ilk paragrafınıza cevap verecek olursam, savaşları artık üçüncü taraf kazanıyor. İki ülke savaşıyor, üçüncüsü kazanıyor. ABD mesela İkinci Dünya Savaşı'na çok sonradan girdi ama o savaştan en kârlısı da o çıktı. Hem askeri açıdan hem maddi açıdan çok kazançlı çıktı ve uyanıklık yaptı. Nazi subaylarının çoğunu ülkesine kaçırıp onları kullandı. ABD bugünün teknolojisini onlara borçlu. Uzaya gitmek oraya araç göndermek de nazilerin projesiydi, ama o proje ABD'nin eline geçti. Atom bombası da nazilerin projesiydi, o da ABD'nin eline geçti. TIP da nazilerin başlatıp geliştirdiği bir bilim dalıydı ama o da ABD'nin eline geçti. Sonuç olarak o savaştan en kârlı çıkan ABD oldu. Şimdi Hollywood'da film yaparak çeşitli mesajlar veriyorlar : )
 
Evet bir film daha önereceğim: Mad Max Fury Road

Mad Max Fury Road.jpg

Film ilginç bir post-apokaliptik filmdir. Filmde aksiyon sahnesi çok aşırıdır hatta bir süre sonra aksiyon sahneleri sizi yorabilir ama dünyada yakıt ve su bittiğinde neler olur? Bu filmde bunu biraz olsun göreceksiniz...
 
-filmden bi replik- insanlar ihtiyaç duyduklarından çok daha fazlasına sahiptiler. neyin gerçekten değerli, neyin değersiz olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yoktu. insanların şu an uğruna birbirlerini öldürdükleri şeyleri, o zamanlar fırlatıp atardık...
korkarım ki ileride bu cümleyi çokça kullanacağız.
filmi sırf denzel washington için izlemiştim :) kesinlikle tavsiye ederim izleyin arkadaşlar ;)
 

Ekli dosyalar

  • images.jpg
    images.jpg
    6.1 KB · Görüntüleme: 21
@mervedağhan ben de Gary Oldman için izlemiştim. Çok güzel bir film ama her ikisinin de rolü müthişti. Ayrıca bu filmin yüksek dozda hristiyanlık propagandası yapıldığı da söylenir ama hiç alakası yok. Gary Oldman filmde bir şeyler söylüyor. Bu kitapla geçmişte insanları yönettiler, insanları bu kitap sayesinde durgunlaştırdılar eğer benim elime geçerse ben de yeni kurduğum bu şehirde insanları yönetirim diyor. Yani diyor ki, bu kitapla insanları koyun gibi uyuttular benim elime geçerse ben de aynısını tekrar yaparım. Görüldüğü üzere hristiyanlık değil, tam tersi ona anti bir bakış açısıyla filmi yapmışlar. Filmde acayip mesajlar var. Kıtlığı, susuzluğu, doğayı vs. çok güzel ele almışlar. Ama böyle filmlerde yağmacılar daha ilginç oluyorlar. :D
 

Silo adlı yeni bir dizi başladı tavsiyemdir.​

 
Üst