• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Dünya çevre gündemine dair haberler

30801867.jpg

Son yılların en şiddetli kuraklığını yaşayan ABD’nin California eyaletine bağlı Los Angeles kentinin susuzluk sorununu çözebilmek için ilginç bir uygulama yürütüyor. Los Angeles Belediyesi kente su sağlayan barajlardaki suyun aşırı sıcaklıkla buharlaşarak susuzluğa yol açmasını önlemek için barajları elma büyüklüğünde siyah plastik toplarla örtme kararı aldı. Bu çerçevede, Los Angeles’a su sağlayan barajlardan birine tam 96 milyon plastik top bırakılarak barajın üstü örtüldü.

Merhaba arkadaşlar,
Bu konu hakkında teknik detay sahibi olan var mıdır? Kafamda deli sorular..
 
Hasarı 1 milyar dolardan fazla olan 10 hava olayı, 7 milyar dolardan fazla olan 4 afet yaşandı.

Yardım kuruluşu Christian Aid, iklim değişikliğiyle ilişkilendirilen sıra dışı hava olaylarının 2018'de dünya çapında binlerce kişinin yaşamını yitirmesine ve büyük maddi hasarlara yol açtığını açıkladı.

Vakfın raporuna göre, hasarı 1 milyar dolardan fazla olan 10 hava olayı, 7 milyar dolardan fazla olan 4 afet yaşandı. Bilim insanları Avrupa'daki sıcak hava dalgalarının doğrudan insan kaynaklı küresel ısınmayla ilişkili olduğunu gösterdi. Raporu hazırlayanlara göre hava olaylarındaki değişiklikler iklim değişikliğinin bir sonucu.
ABD'de 17 milyar dolar dolar hasara yol açan Florence ve 15 milyar dolar hasara yol açan Michael Kasırgaları da artan sıcaklıkla ilişkilendirildi. Rapora göre Florence Kasırgası sırasında yağan yağmur küresel ısınmanın etkisiyle yüzde 50 arttı, insanların aktivitelerinden kaynaklanan karbon salımı nedeniyle ısınan sular Michael Kasırgasının hızını artırdı.
Japonya da 2018'i büyük hasar yaratan su baskınları ve sıcak hava dalgalarıyla geçirdi. Japonya'da su baskınları en az 230 kişinin ölümüne ve 7 milyar dolar hasara yol açtı. Su baskınlarının hemen ardından da ülkenin son 25 yılda gördüğü en güçlü tayfun olan Jebi başladı.
Avrupa da rekor sıcak hava dalgalarıyla boğuşurken bilim insanları bu tür hava olaylarının gerçekleşme ihtimalinin 2 katına çıktığını açıkladı. İngiltere Meteoroloji Dairesi de bu yıl yayımladığı bir raporda dünyanın ısınması nedeniyle sıcak hava dalgalarının eskiye kıyasla 30 kat daha olası olduğunu duyurmuştu.

Milyonlarca insanı etkileyen felaketler yaşandı
Christian Aid'den Dr. Kat Kramer, "İnsanlar iklim değişikliği hakkında konuşurken gelecekteki bir problemden bahsediyor gibi konuşuyorlar. Bunun nedenlerinden biri de iklim değişikliğinin sonuçlarının çok yıkıcı olduğunu bilmeleri ama mevcut durumla yüzleşmek istememeleri" diyor ve ekliyor: "Bu rapor iklim değişikliğinin çok sayıda insanın hayatını nasıl çarpıcı bir şekilde etkilemekte olduğunu gösteriyor.
İklim çöküşünün büyük adaletsizliği, bundan en fazla etkilenecek olanların iklim değişikliğin en düşük katkıyı gerçekleştiren yoksul ülkelerde yaşayan insanların bundan en fazla etkilenecek grup olması."

Rapora göre haber bültenlerinde geniş yer bulan büyük fırtınaların dışında gelişmekte olan ülkelerde kuraklık veya deniz seviyesinin yükselmesi gibi çok daha yavaş ilerlediği için fark edilmeyen ama milyonlarca insanın hayatını etkileyen felaketler yaşandığı vurgulandı.
Christian Aid'in hazırladığı rapor hakkında konuşan Penn State University'den Dr. Michael Mann da iklim değişikliğinin etkilerinin artık görmezden gelinebilecek bir seviyede olmadığını söyledi: "Eşi benzeri görülmemiş seller, kuraklıklar, sıcak hava dalgaları, yangınlar ve süper fırtınalar iklim değişikliğinin görünen yüzü. Dünyanın iklimi giderek daha uç noktalara savruluyor. Bu yıkıcı eğilimin daha da güçlenmesini yok edebilecek tek şey karbon emisyonlarını sert bir şekilde azaltmak."
2019 dünyanın en sıcak 4. yılı olabilir

Dünya Meteoroloji Örgütü'nün ilk gözlemlerine göre 2019 dünyanın en sıcak 4. yılı olmaya aday. Bu yıl dünya genelinde sıcaklıklar 1850-1900'deki ortalamanın yaklaşık bir derece üzerinde. Örgütün Kasım'da yayınladığı State of the Climate (İklimin Durumu) adlı rapora göre kayıtlara geçilen tarihin en sıcak 20 yılının tümü son 22 yıldaydı.
2019 başında yeni bir El Nino'nun oluşma ihtimali de yüksek. Bu nedenle önümüzdeki 12 ayda yeni sıcaklık rekorları kırılması bekleniyor. İngiltere Meteoroloji Dairesi tahminlerine göre 2019'un 1850-1900 ortalamasına göre 1,1 derece daha sıcak olacak. 1850'den bugüne kadar en sıcak yıl, ortalamanın 1,15 derece daha üstünde olan 2016 yılı olmuştu.
 
Ülkede 2025 yılında yalnızca sıfır emisyonlu araçlar satılabilecek

Norveç’te 2018’te satılan otomobillerin yarıya yakınını elektrikli araçlar oluşturdu.
Norveç Trafik İdaresi verilerine göre 2018’de ülkede 147.929 adet otomobil satıldı.
elektrikli-arac.jpg


Satılan bu araçların yüzde 31,2’lik bölümünü tam elektrikli, yüzde 17,9’luk bölümünü ise hibrit motora sahip araçlar oluşturdu.

Böylelikle geçtiğimiz yıl ülkede satılan araçların yüzde 49,1’lik bölümünü elektrikli araçlar oluşturmuş oldu

Tam elektrikli araçların 2017’de ülkedeki pazar payı yüzde 20,8 idi.
Norveç Parlamentosu geçtiğimiz yıl aldığı karar ile ülkede 2025 yılından sonra benzin veya dizel kullanan binek araçların satışını yasaklamıştı. Bu tarihten itibaren ülkede yalnızca sıfır emisyona sahip araçlar satılabilecek.
Norveç’te elektrikli araç kullanımının yaygınlaşması için 1990 yılından beri vergi indirimleri, ücretsiz otopark kullanımı, yollarda otobüs şeritlerinin kullanılması gibi çeşitli teşvikler uygulanıyor.
 
Allah'ın lütfu olan petrol kaynaklarını adil bir şeklide vatandaşlarının refahı için sarf eden Norveç devletinin gelecek nesillerin refahı için oluşturduğu petrol geliri kaynaklı varlık fonundaki miktar 1 trilyon doların üzerinde. Sosyal devlet anlayışıyla yönetilen bir ülkede bu akılcı ilerlemeyi görmek şaşırtıcı değil.
 
@yavuz tuna
Aynen öyle gelecek nesilleri sağlamda gerek eğitim gerekse hayat koşulları olsun her zaman önde olmuşlardır bizim ülkemiz hala kömürde kaldı ... nüfusla oranla bizlerin gerek ülkenin jeopolitik konumu önemli olmasıyla avantajlı olmasıyla beraber gerekse yönetim şekli olsun zihniyet değişmedikçe o seviyeye asla gelemeyeceğiz ..
 
Konumuzla pek alakası yok ama demeden de duramadım şu iskandinav ülkeleri biraz fazla abartılıyor. Nüfusu 5 milyon olan bir Norveç bir zahmet vatandaşlarına güzel imkanlar sunsun zaten. İstanbul kadar bile nüfusu olmayan bir ülke bunu zaten yapsın yani. İstanbul'da yaşayan 20 milyon insanı al Norveç'e koy bak neler oluyor. Ertesi gün o trilyonların seviyesi nasıl da düşüyor. Ha denilse ki Britanya veya Almanya, bakın işte o zaman anlarım. Mesela Birleşik Krallık ve Almanya, nüfusları çok yoğun olmasına rağmen aynı güzellikleri vatandaşlarına sunabiliyorlar. Hatta 100 milyona çıksa bunu yapacak güçleri var. Ama Norveç'in nüfusu 5 milyondan 60 milyona çıkarsa ya da Türkiye gibi 80 milyona çıkarsa, paraların miktarı potansiyel olarak düşebilir. Öyle yani.
 
Güzel yazmışsınız burda aslında demek istediğim yatırımlar aslında 5 milyon olupta öyle olamayan çok ülke var yönetim meselesi aslında bizim nüfüsa yakın olupta hemen hemen benzer şartlara(norveç) sahip ülkeler de var dediğiniz ülkeler de dahil onlar çabucak enerji ve sürdürülebilir sistemleri entegre edebiliyorlar fakat bizde işler değişebiliyor her konuda enerjiye olan yatırımlar başladı tabi fakat yansıması uzun yıllar alır ve halka hitap etmiyorken projeleri yabancı sermayeler değilde bizler yapmaya başlayınca daha da hızlı gelişmeler olacaktır ve o zaman nufüs 80 milyon olsa bile çabuk iyileşmeler olacaktır mutlaka ..
 
Tuzdan arındırma işlemi, dünyadaki milyonlarca insana tatlı su sağlamanın anahtarı. Bununla birlikte, bu işlem denizdeki vahşi hayata zarar veriyor, çok fazla enerji gerektiriyor ve çoğu zaman sürdürülebilir değil.

2050 yılına kadar dünyada yaşaması beklenen 10 milyar insana temiz su sağlamak, bu yüzyılın en büyük zorluklarından biri. İlk tuzdan arındırma tesisleri 1960’larda çalışmaya başladığında okyanus sularını içilebilir hale getirmek için harika bir çözüm olarak sunuldular. Fakat tuzdan arındırma işleminin yarattığı olumsuz çevresel etkilerin de mevcut olduğu bir gerçek.
Tatlı su üretmek için neler yapıldığını öğrendikten sonra musluğunuza aynı gözle bakmayacaksınız.
38060041_303.jpg


Tuzdan arındırma neden önemli?
Su, Dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 70'ini kaplasa da, mevcut suyun sadece yüzde 2,5'i tatlı. Ve bu küçük bölümün yüzde 70'i buzullarda sıkışmış durumda, bu da içme, hijyen, tarım ve endüstriyel ihtiyaçlarımızı karşılamak için yüzde 1'den az bir orana sahip olduğumuz anlamına geliyor.
Nehirler, göller ve yeraltı kaynakları hala bu tatlı suyun çoğunu sağlarken, değişen iklimimiz bu en birincil kaynağın tükenmesine yol açıyor. Her dört kişiden biri hali hazırda su kıtlığı ile karşı karşıya ve Dünya Sağlık Örgütü bu rakamın 2025 yılı itibarı ile ikiye katlanabileceğini söylüyor.
Su tüketim miktarları oldukça değişken. Zengin ülkelerde bir kişi sadece duş almak, yemek pişirmek ve tuvalet temizlemek gibi gündelik işler için her gün evde 800 litreye yakın su kullanabilirken, yoksul ülkelerde yaşayan insanlar tüm ihtiyaçlarını karşılamak için günde 10 litreden az suya sahip olabilir.

Tuzdan arındırma nasıl sağlanır?
Tuzlu suyun insan tüketimine uygun hale getirilmesinin iki ana yolu var: Termal yöntem ile tuzdan arındırma ve ters ozmoz.
Termal yöntem ile tuzdan arındırma işlemi, suyun buharlaşmasına ve yoğunlaşmasına neden olurken, tuzun ve diğer kirlerin bırakılmasını sağlıyor. Ters ozmoz ise sadece su moleküllerinin geçmesine izin veren ve böylece suyu, tuz ve diğer maddelerden ayıran bir membran filtre kullanılarak yapılan arındırma işlemine deniyor.
ABD’de 1950’li yıllarda icat edilen ters ozmoz yöntemi, termal yöntem ile arındırma işleminden enerji açısından daha verimli. Bu nedenle de arındırma işlemlerinde daha yaygın olarak kullanılan ters ozmoz, tuzdan arındırılarak üretilen suyun yaklaşık yüzde 70’inde kullanılan yöntem olarak öne çıkıyor.
Su arıtma işleminden sonra, güvenli ve sağlıklı içme suyu elde etmek için gereken standartlar, mineraller ve kimyasallar suya ekleniyor ve süreç tamamlanıyor.

Okyanus suyunu tuzdan arındırmak su sorununu çözer mi?
Bu durum göründüğü kadar basit değil. Tuzdan arındırma işlemi, özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi kurak bölgelerde bir çözüm sunsa da, oldukça enerji gerektiren ve bu enerjinin genellikle fosil yakıtlar kullanarak sağlandığı bir işlem.
Bu kullanımın bir sonucu ise, küresel ısınmaya katkıda bulunan emisyonlar. Tuzdan arındırma işlemleri nedeniyle yıllık tahmini 76 milyon ton karbondioksit (CO2) atmosfere salınıyor.
Dolayısıyla, küresel su sıkıntısını giderecek kaynaklar hala varken, tatlı su üretmek için yapılan işlemler bu doğal kaynakların tükenmesine katkıda bulunmuş oluyor.

Okyanuslardan tatlı su üretim miktarı ne kadar?
Dünya çevresinde, 100’den fazla ülkede yaklaşık 16 bin tuzdan arındırma tesisi bulunuyor. Toplu olarak, günde yaklaşık 95 milyon metreküp tatlı su üretebilen tesisler bu sayede 300 milyon kişiye su tedarik edebiliyor.
Tesislerin yüzde 70’i, ki bu rakam dünyadaki tuzdan arındırılmış su üretiminin yaklaşık yarısının üretildiği tesislere tekabül ediyor, çoğunluğunu Arap Yarımadası'ndaki ülkelerin oluşturduğu zengin ülkelerde bulunuyor.
Bu kurak bölgede tatlı su kaynakları az, ancak deniz suyuna erişim kolay, ayrıca petrol ve doğal gaz da ucuz. Bu bölgedeki tuzdan arındırma tesisleri, fosil yakıt enerji santrallerinden gelen atık ısı ile destekleniyor.

Arındırılan tuza ne olur?
Tuzdan arındırma işlemi sırasında kullanılan kimyasallarla birlikte çoğu suya geri dökülüyor.
Her gün yaklaşık 142 milyon metreküp tatlı su üretiminden ortaya çıkan tuzlu karışım denize geri dönüyor. Bu miktar, Almanya'nın bütün yüzeyini kaplamak için yeterli olacak kadar büyük.
Denize dökülen bu tuzlu karışımın üretiminin yüzde 55'inden Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar sorumlu.
Yoğunluğun fazla olmasından dolayı deniz dibine batan ve tüm deniz ekosistemlerini zarar verebilecek şekilde yayılan bu karışım, Basra Körfezi gibi yarı kapalı denizlerdeki yaşamı olumsuz etkiliyor.

Irene Banos Ruiz
 
Almanya, dizel motorlu araçların trafikten yasaklanmasını tartışmaya devam ederken konunun uzmanları televizyonda birbirine girdi.

5c4f2374c03c0e11d4eda7ff.jpg

ANNE Will'in ARD’de kendi ismiyle yayınlanan programı dizel kavgasına sahne oldu. Programa Yeşiller Eşbaşkanı Annalena Baerbock, Federal Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Steffen Bilger, FDP Çevre Politikaları Sözcüsü Judith Skudelny, dizel araçların yasaklanmasını isteyen ve bu yönde Avrupa Birliği’ne rapor hazırlayan Prof. Heinz Erich Wichmann ile dizel motorlu araçların çevreyi kirletmediğini savunan ve bu yönde rapor hazırlayan Prof. Dieter Köhler katıldı.

5c4f236cc03c0e11d4eda7fd.jpg

BİLGİSİZLİKLE SUÇLADI
Yeşiller Eşbaşkanı, dizel motorlu otomobillerin çevre kirliliği yarattığını savunarak “Hamile kadınların, çocukların ve hastaların temiz hava solumaya hakları var” derken Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı ise Almanya’nın havasının son yıllardaki en temiz hava olduğunu savunarak Yeşillerli politikacının açıklamalarına karşı çıktı. Müsteşar, akciğer uzmanı 100 doktorun, dizel motorlu araçlar lehine verdiği raporu da hatırlattı. Asıl tartışma ise Prof. Wichmann ve
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .
arasında yaşandı. Köhler, yasak savunucularını “Ben daha nitrikasitten ölen kimseyi görmedim” diyerek sert çıkış yaptı. Köhler, AB’nin getirdiği sınırlamanın da bilimsel olmadığını iddia etti. Wichmann ise Köhler’i bilgisizlikle suçladı.
 
Çin, Everest Dağı'nı "Çöp" Nedeniyle Turistlere Kapattı

22292


Çin, dünyanın zirvesi olarak bilinen Everest Dağı'nın Tibet Özerk Bölgesi'nde bulunan kısmını ekolojik koruma gerekçesiyle turist ziyaretine daimi olarak kapattı.

Çin'in, Everest dağının Tibet Özerk Bölgesi'nde bulunan kısmını "biriken çöpler" nedeniyle turistlere kapattığı bildirildi.

South China Morning Post gazetesinin haberine göre, geçen ay sonunda alınan ve daha sonra kamuoyuna duyurulan karar çerçevesinde 5 bin 200 metreden yüksek alanlar, ekolojik koruma gerekçesiyle turist ziyaretine daimi olarak kapatıldı.

TIRMANAN DA ÇÖPÜNÜ GERİ GETİRECEK

Kararın alınmasında, geçen yıl 5 bin 200 metreden yüksek bölgelerde 8,4 ton, daha alt bölgelerde ise 335 ton çöp toplanması etkili oldu.

Karara göre 5 bin 200 metre ve alt kısımlara tırmanacak kişilerden çöplerini geri getirmeleri gerekecek.

SAYI BU YIL 300 İLE SINIRLANDIRILDI

Tırmanma izni olan dağcılar, 5 bin 200 metreden yükseğe tırmanabilecek. Dağın Tibet kısmından tırmanacak kişilerin sayısı ise bu yıl için 300 ile sınırlandırıldı. Çin Dağcılık Cemiyetinin verilerine göre geçen 8 yılda 40 ülkeden 20 binden fazla kişi, Everest Dağı'na tırmandı. Dünyanın zirvesi olarak bilinen Everest Dağı, Nepal ile Çin sınırı arasında yer alıyor. Çin'de dağa tırmanışlar Tibet Özerk Bölgesi'nden yapılıyor.

Çin Dağcılık Cemiyetinin verilerine göre geçen 8 yılda 40 ülkeden 20 binden fazla kişi, Everest Dağı’na tırmandı. 22293

22294
 
Bu çöplerden sonra tedbir yada önlemi olacaktır mutlaka diye tahmin ediyorum
 
22326


Birinin çöpü, diğerinin hazinesi olabilir! Japonya, Tokyo’da düzenlenecek 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları için halkına çağrıda bulunuyor. “Madalya Projesi” adı verilen bu proje sayesinde 5000 altın, gümüş ve bronz madalyayı kullanılmayan eski telefon gibi elektronik cihazları dönüştürerek üretmeyi hedefliyor. Bu proje için ise Japon halkından yardım bekliyor. Yenilikçi ve çevreye duyarlı bu operasyon şimdiden büyük bir karşılık bulmuş durumda.

Japonya Olimpiyat Komitesi yaptığı bu girişimle öncü olmayı hedefliyor. Bu olimpiyat tarihinde bir ilk olacak. %100 geri dönüştürülmüş madalyalar sporcuların ödülleri olacak
22327

“Hurdaya çıkmış metalleri kullanarak dünyaya olan saygımızı göstereceğiz. %100 geri dönüşüm ile ortaya çıkacak madalyaları Japon teknolojisini kullanarak ortaya çıkaracağız. Hedefimiz bu konuda öncü olmak”

22328


Geri dönüştürme yeni bir fikir olmasa da, Japonya Olimpiyat Komitesi bunun için halkından da destek istedi. Amaç herkesin bu harika organizasyona katkı yapması ve bir parçası olması. Japon halkından kullanmadıkları elektronik eşyaları bağışlamalarını talep ettiler
22329



Madalya Projesi Bağışları, Ekim 2018’de başladı. 2.700 kg bronz, 30.3 kg altın, 4.100 kg bronz hedefiyle yola çıktı. Son bağış tarihi ise Mart 2019

22330

Tokyo 2020 organizatörleri ise bu kampanyadan oldukça umutlu. Tüm Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’ndaki madalyaları üretmek için gerekli metal miktarının zaten bağışlanacak cihazlardan çıkarılabileceği tahmin ediliyor
Tokyo Organizasyon Komitesi yalnızca Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Tokyo Belediyesi ile çalışmıyor. Aynı zamanda yerel işletmeleri de bu işbirliğine ortak ederek Japon halkını tamamen bu harika projeye dahil ediyor

Elde edilen bilgiler ise oldukça şaşırtıcı. 3 gram altın elde edebilmek için 100 adet eski cep telefonuna ihtiyaç duyuluyor

Amerika Birleşik Devletleri Voleybol Yönetim Kurulu Başkanı Lori Okimura da, Japonya’nın bu girişimini oldukça beğendi ve bağış noktasına gidip bağışta bulundu
22331


Bu proje aslında çok sempatik gelse de, aslında gözlerimizi açmamız için büyük bir adım. Elektronik atıklar artık dünya için büyük bir problem teşkil ediyor. ABD’nin 2016 yılında dünya genelinde 45 milyon ton elektronik aygıtın atıldığını ve yalnızca %20’sinin geri dönüştüğünü raporluyor
Toplam 1594 belediye bu projeye destek verdi ve bu neredeyse Japon halkının %90’ına tekabül ediyor



Geri dönüştürme projesi şu adımlarla gerçekleştiriliyor. Toplanan materyaller önce sökülüyor ve ardından eritiliyor

Sökülme işlemleri
22332

Altın çıkarılması

22333


İnceltme işlemi
22334

Ve saf altın!

22335
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
Program kapsamında evlerin %10’unda güneş elektriği sistemleri kurulacak

22435

Dubai Elektrik ve Su İdaresi ülkedeki evlerin çatılarında ücretsiz olarak güneş elektriği sistemlerini kurulmasına yönelik çalışmaların başladığını duyurdu.
İdarenin açıklamasına göre program kapsamında ülkedeki evlerin %10’unun çatısında gerçekleştirilecek kurulumlar ile bu evlerin enerji
Açıklamadaki bilgilere göre 17 Ocak 2019 tarihinde gerçekleştirilen ihalede başarılı olan 6 yüklenici firma kurulum çalışmalarına başladı ve kurulumların 2019’da tamamlanması gerekiyor.
Bununla birlikte açıklamada kurulumların toplam sayısı ve ulaşılacak kurulu güç ile ilgili bilgi paylaşılmadı.
 
Yalnızca çatı üstü alanında 500 MW’ın üzerinde artış gerçekleşti..

22436


Almanya’nın güneş enerjisine dayalı elektrik üretim kapasitesinde Ocak ayında şimdiye kadarki en yüksek aylık artışlardan birini yaşandı.

Ülkenin güneş elektriği gücü, 1 Şubat 2019 tarihinde düşecek alım fiyatlarının etkisi ile yılın ilk ayında 578,959 MW artış gösterdi.

Almanya Federal Ağ İdaresi (Bundesnetzagentur) verilerine göre bu artışta en büyük pay 502,9 MW ile çatı üstü alanda gerçekleşti.

Zemine monte alanda 52,3 MW düzeyinde kurulu güç artışı sağlanırken, bunun 23,67 MW’lık bölümü ise ihale sistemi kapsamında lisans uygulamasından muaf olan 750 kW altı uygulamalarda gerçekleşti.

52 GW’dan sonra alım garantileri kesilecek

Kurulumlar sonrası Almanya’nın güneş enerjisine dayalı elektrik üretim kapasitesi 46,5 GW’a yükseldi.

Ülkede 2013 yılında devreye giren Yenilenebilir Enerji Yasası’na göre kümülatif gücün 52 GW’a ulaşması ile yeni güneş enerjisi kurulumlarına sağlanacak alım garantileri son bulacak.

Almanya’nın güneş enerjisine dayalı kurulu gücü 2018’in tamamında 2.960 MW artış göstermişti.

1 Şubat 2019 tarihinden itibaren devreye girecek kurulumlara uygulanacak alım garantileri şu şekilde olacak;

– 10 kW’ kadar; 11,35 Avro-sent/kWh
– 10 – 40 kW; 11,03 Avro-sent/kWh
– 40 – 100 kW; 9,47 Avro-sent/kWh
– 100 kW ve üstü; 9,87 Avro-sent/kWh
 
plastik-torba.jpg

Avrupa Parlamentosu, deniz kirliliğine neden olan tabak, çatal, bıçak ve pipet gibi tek kullanımlık plastik ürünleri 2021’den itibaren yasaklayan kararı kabul etti.


Avrupa Parlamentosu (AP), tek kullanımlık plastik ürünlerinin yasaklanması için sunulan teklifi kabul etti.

Plastik pipet, poşet, bıçak ve çatal gibi ürünlerin yasaklanmasını öngören karar 35 “Hayır” oyuna karşın 560 “Evet” oyuyla kabul edildi.

Oylama sonucu kabul edilen karara göre AB (Avrupa Birliği) üyesi olan ülkeler, 2021 yılına kadar tek kullanımlık plastik kullanımını sonlandırmak durumundalar.

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, AB ülkelerinin çevre kirliliğindeki payının görece kısıtlı olmasına rağmen ekonomik model değişikliğinin küresel etkiye sahip olabileceğini söyledi.

Neler yasaklandı?
Tek kullanımlık plastiklerin yasaklandığı AB’de hedef, 2029 yılına kadar plastik şişelerde yüzde 90 geri dönüşüm sağlamayı başarmak.

Ayrıca plastik şişelerin 2025’te yüzde 25’nin, 2030’da ise yüzde 30’unun geri dönüşüm yapılmış materyalden oluşturulması hedefleniyor.

Yeni yasa ile 2021 yılından itibaren plastik çatal, kaşık, bıçaklar, poşetler, kulak pamukları, polistiren yiyecek içecek kutuları, içecek karıştırma çubukları, pipetler, tamamen çözünür olmayan poşetler gibi pek çok şeyin kullanımı yasaklanacak.

AB Komisyonu’na göre bu ürünlerin yüzde 70’i denizlere atılarak çevre kirliliğine neden oluyor.
 
Bu 35 Hayır oyunu kullananlarda ki mantığı çok merak ediyorum gerçekten.
Hangi akılla böylesine önemli bir konuda karşıt görüş savunabiliyorlar ?
 
Bizim ülkede oylamaya sunarlarsa Evet oyları bu kadar olmaz ?
 
Hollanda güneşte 5 GW’a yaklaşıyor
Kurulu gücün %90’lık bölümünü çatı projeleri oluşturuyor
fotovoltaik-cati-ustu.jpg

Hollanda’nın güneş enerjisine dayalı elektrik üretim kapasitesinin 2018’de 1.503 MW artarak yıl sonu itibari ile 4.414 MW’a yükseldiği açıklandı.
Hollanda İstatistik İdaresi verilerine göre bu gücün 444 MW’lık bölümünü zemine monte projeler, 3.969 MW’lık bölümünü ise çatı üstü sistemler oluşturuyor.
Çatı üstü sistemlerde ticari binaların payı 1.662 MW iken, konut kurulumlarının payı ise 2.307 MW oldu.

‘Emisyon ihlali’ soruşturmasında Porsche’ye 535 milyon avro ceza

porche-620x400.jpg

Porsche, dizel emisyonu değerleri standartlara uymayan araçları Avrupa ve diğer bölgelerde satışa sunduğu gerekçesiyle 535 milyon avroluk cezaya çarptırıldı. Almanya’nın Stuttgart şehrinde, savcılık tarafından yapılan açıklamaya göre firmanın geliştirme bölümü yasal sorumluluklarını ihmal ederek bu araçların satışına göz yumdu.
Ülkenin en büyük otomotiv üreticisi Volkswagen’in alt kuruluşu olan Porsche karara itiraz etmedi. Böylece ceza kesinleşmiş oldu.
2015’TE patlak vermişti
Volkswagen dizel skandalıyla ilk olarak 2015 yılında gündeme gelmişti. O tarihte ABD Çevreyi Koruma Ajansı (EPA) Volkswagen’in laboratuvar emisyon testlerinde bilinçli olarak dizel motorlarda aldatıcı yazılım kullanarak emisyon değerlerini manipüle ettiğinin tespit edildiğini açıkladı. Alman devinin söz konusu yazılımı dünya genelinde üretilen 11 milyon araçta kullandığı da ortaya çıktı. 2017’de Volkswagen suçunu kabul ederek 4.3 milyar dolar ceza ödemeyi kabul etti. Yanı sıra ABD’de 2009-2015 yıllarında üretilen araçları ücretlerini ödeyerek geri aldı.
Audi’ye de sıçradı
2018 yılında ise soruşturma kapsamında şirketin bir başka alt kuruluşu olan Audi’nin CEO’su tutuklandı. Audi de emisyon testlerindeki ihmalleri sebebiyle 800 milyon avro cezaya çarptırıldı. Bu yıl mart ayında ise ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) söz konusu skandallar yaşanırken Volkswagen’in Yönetim Kurulu Başkanı olan Martin Winterkorn ve ekibinin yatırımcıları yanılttığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
Üst