• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Harbi Yazık...

Ercan Koca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mart 2011
Firma
Karadeniz Holding
Arkadaşlar Merhabalar. Bugünlerde hiç iyi değilim ve ilk defa neden bu bölümü okudum diye kendimi sorguluyorum. Tamam mezun olalı çok fazla olmadı ama işsizim işsiziiiimm. Kendimi ilk defa böyle yorulmuş hissediyorum. Bilmiyorumki işe girmek için ne yapmalıyım. Bu iş verenlerin isteklerini nasıl karşılayacağım. Ya arkadaş en az 10 yıl tecrübeli 30 yaşını aşmamış Çevre mühendisi arıyor ilanı gördüm yaaa. Bu iş verenler ne istediklerini biliyolar mı? İnternette başvurmadığım ilan kalmadı. İnanın son noktalardayım. Eğer olmazsa bu mesleği terk edeceğim. Bu ne ya. Ayıp gerçekten çok ayıp..
 
Aykut Bey tamamen yanlış düşünüyosunuz. Bakın sizde diyosunuz daha gençsin die. Gençken boş boş dolandırıyolar. sonra yaşını almışsın diyolar. bu mu adalet. Beni gençliğimde işe almayan zihniyet zaten yaşım geçtiği için hiç almayacak.
 
Ben süper iş beklemiyorum zaten. ben sadece iş bekliyorum. Bende biliyorum 1500 2000 lira maaş alamıyacağımı. Ben sadece bi iş bekliyorum... Çok mu şey istiyorum. Ama gerçekten başka mesleklere yönelicem artık.
 
bence çabuk pes etme çünkü önceden mezun olup da başka işlerde çalışan çevre mühendisi arkadaşlarımız mesleklerine geri dönüyorlar. sen bu konuda yalnız değilsin senin gibi çok mezun ve mezun olabilecek çok meslektaşımız var. kimse şimdiki bulunduğu noktaya uçarak gelmedi. ben kendimden biliyorum. ne zorluklar çektiğimi tam bir sene evde oturdum. kolay değil aileden para istemek hele erkeklerin işi daha zor.

hep yakın yerlerde iş aradım. çünkü biliyorum az para vereceklerdi. en azından aile yanında kira vermeyecektim. ama olmadı sonra memleketimden çok uzaklarda bir iş buldum ben şanslıydım diğerlerine göre masrafım yoktu çok iyi de tecrübe kazandım. her yeni işim hep ilk işimdeki tecrübeye bağlı olarak oluştu. çünkü mesleğimiz çok geniş hangi alanda çalışırsanız çalışın bir başka alana geçiş yaptığınızda herzaman tecrübesiz olacaksınız. o yüzden öncelikle çevre mühendisliğinin hangi alanında kendini görmek istiyorsun. öncelikle buna karar ver geç olsun güç olmasın demişler. bir işe girdiğinde seveceğin bir iş olsun. iş için de işe girme. Yeter ki iş olsun biraz tecrübe ve biraz da para kazanayım deyip işe girme senin geleceğine yön verecek iş şimdi yapacağın tercih olacak.

ben eğer ilk işimi satış pazarlama olarak başlasaydım hep satış pazarlama olarak gidecekti. ama seviyor muyum satış yapmayı? inan hiç bana göre değil. Bazen öyle bir noktaya geliyorsun ki para için de yapılmıyor bu meslek sevmek lazım mesela yine kendimden örnek vereceğim istedikleri kadar para versinler ben satış yapamam kendimi biliyorum ikna işi kabiliyet meselesi ben de o potansiyel yok lütfen satış pazarlama olarak çalışan meslektaşlarım bana alınmasınlar onlara saygım sonsuz. ben proje üzerine yetiştiriyorum kendimi ve o konuyla ilgili işlere başvuruyorum.

Elbette ilk işinizde çok para kazanamayacaksınız. Ama arkadaşlarımızın dediği gibi askerlik engeliniz varsa önce onu bitirin. Hangi şehirdesiniz? İllerin kendilerine göre iş potansiyeli var yanlış bir ilde bulunuyor olabilirsiniz. bulunduğunuz ilde çevre mühendisi talebi azdır yada kapasite dolmuş olabilir. Daha önce de söylediğim gibi benim başıma geldi bulunduğum şehirde ihtiyaç yoktu başka şehire gittim. İş ilanlarına başvururken adres bilgisine oradan bir adres ekleyin mesela Yozgat’tasınız İstanbul’da bir işe başvuracaksınız kalacak yer temin etmediğiniz sürece orada işe başlayamazsınız. Çünkü işverenler de durumun farkında kira yakıt depozito mutfak masrafı yol ücreti vb. size verecek maaş bunları karşılamayacak ama kalacak yeriniz varsa sanki ailesinin yanıymış gibi o zaman tercih sıralamasına girebilirsiniz.

İşverenlerin isteklerine asla yetişemezsin o yüzden onları nasıl ikna edebilirim diye sakın düşünme sen ne yapabiliyorsun ona bak onların ideal personellerini ben çözdüm ama maalesef öyle biri yok. Ama ona en yakın elemanı işe alıyorlar. İdeal personel olmak için yapılması gerekenler;(ama sen ideal personel olma hatta hiç kimse olmasın benim ideal kavramım aşağıda kimine göre haklı kimine göre haksızım ben böyle ideal insanlarla çalıştığım için söylüyorum sizler belki farklı ideal personellerle çalışmışsınızdır.)
İlk önce en az 3 üniversite bitireceksin. Ama öyle sıradan bölümler değil birbirine bağlı meslek gruplarından mesela çevre+inşaat+makine ideal bir alan sonra yabancı dil bir yetmez en az iki tane sonra en az 3-4 yıllık tecrübeli olacaksın işyerini öyle benimseyeceksin ki özel hayat diye bir şeyin olmayacak işten en son sen çıkacaksın hata vazgeçtim çıkmayacaksın gece geç saatlere kadar çalışacaksın sabah herkesten önce geleceksin imkanın varsa ofisin üst katında ya da yan odanın birinde kalabilirsin. yemek saatini unutacaksın cumartesiyi geçtim pazar bile çalışacaksın. Ailen sevdiklerin arkadaşların hep ertelenenlerde olacak. Maaşını ödemediklerinde ya da geç ödediklerinde hep güler yüzle olsun arada olur böyle diyeceksin. Az maaşa tamam diyeceksin. benim için para önemli değil yeter ki iş olsun para gelsin patron kazansın kazansın ki ben de kazanırım diyeceksin maaşına zam bekleyeceksin ama o beklediğin zam hiç gelmeyecek. patronun son model arabalarda gezerken sen hala akbille işe gidip geleceksin patron para yok maaşları ödeyemiyoruz diye yakınırken patronun eşi hergün başka kıyafetlerle çantalarla işe gelirken sen bir gömleğini değiştirmekten haciz yorgun halde işe gelirken senin bayan modelin saçını taramayı dudağına ruj sürmeyi unutmuş şekilde işe gelecek. Birileri sana patronunu ya da çalışma arkadaşını şikayet ettiğinde soluğu patronun yanında alıp hemen anlatacaksın. Ama olduğu gibi değil biraz abartarak anlatman lazım. Patronunu öveceksin ama hergün enaz bir posta. sana çok çalışmandan dolayı (tavizlerinden dolayı ) belki ikramiye verir biraz ne yapacaksın bu parayı? Sakın saklama hemen bir yemek rezervasyonu patronla ikiniz hem yemek yiyeceksiniz hem ( sabah yetmemiş ) akşam yemekte iş konuşacaksınız. Hem de yemek masrafını sen ödeyeceksin. Bayram tatilleri yıllık izinlerde millet ve patronun gezip stres atarken sen ofiste işe devam edeceksin hep hayalinde refaha ulaşacağın anı bekleyerek…

sonra bir gün gelecek bir bakmışsın ki o ertelediklerinden sana hiçbir kimse kalmamış arkadaşların bir süre sonra telefonlarına bile çıkmayacak düğün dernek kurmak istediğinde sevdiğin işkolik olduğun için çoktan uçup gitmiş kimseler olmayacak yanında işyerinde hiç kimse seni sevmeyecek hep göze batacaksın günaydın dediğinde cevap bile alamayacaksın sohbet etmek için kimseyi bulamayacaksın. Çünkü bir sırdaşın patronun vardı o da senin tavizlerinden dolayı çok para kazanmış eşiyle birlikte o ülke senin bu ülke benim gezip duruyor. Ne de olsa korkusu yok sen varsın.
sonra birgün aklın başına gelecek patron geldiğinde ondan maaşına zam isteyeceksin ne oluyorsa ondan sonra olacak patronla arana yeşiller maviler sarı liralar girecek. Ve ipler kopacak. zaten işyerinde kimse seni sevmiyordu ayakların geri geri gelecek işyerine en sonunda işten ayrılacaksın. Bir başka işyerine girdiğinde kaldığın yerden başlamayı düşünüyorsan yanılıyorsun. Tekrar sıfırdan başlayıp patrona kendini sevdirmeye gözüne girmeye başlayacaksın ama ilk zamanlarda verdiğin tavizleri yapmayacaksın çünkü akıllandın yaşadığın ilk anlaşmazlıkta bir başka iş , başka iş derken böyle kısır bir döngü sürüp gidecek…ta ki seneler geçmiş sen çok çok tecrübe kazanmışsın ozaman oturup para konusunda pazarlık yapabileceksin.
Uzun lafın kısası tercihini yaparken dikkatli ol şimdi neden bu mesleği seçtim ki diyorsun ama yıllar sonra keşke çevre mühendisliğinin şu alanında yetiştirseydim kendimi diyebilirsin. Umarım her şey gönlünce olur ve iyi sevebileceğin bir iş bulursun.
 
Çiğden Hanım size düşünceleriniz için gerçekten çok teşekkür ederim. Hayatın gerçeklerini tam da düşündüğüm gibi anlatmışsınız.
Şimdi şunu demekte istemiyorum. Vay arkadaş şimdi yurt dışında olsak bize daha çok özen gösterirler, iş bulma konusunda yardımcı olurlar. Bunu diyemem çünkü yurt dışında bizim meslekle ilgili sadece duyduklarım var. Her duyduğum şeye de inanmak gerçekten çok zor. Biri başka diyor. Diğeri başka diyor. Ama tek bildiğim Türkiye için özellikle de bizim meslek gibi yeni sayılan meslekler Türkiye de çok zor benimseniyor. Hoş oturmuş mesleklerin de halini çok iyi biliyoruz ama neyse.

Bakın şu kadar zaman evde oturdum diyorsunuz. Haklısınız da bende çok iyi biliyorum özellikle mühendislik bölümlerinden mezun olanların uzun bir süre boş olduklarını. Ama bu düzen böyle elmiş böle gitmemeli. Bende demiyorumki şartsız şurtsuz işe alınalım. Tabi ki iş veren de bazı şartlar koymalı. Ama mantıklı şartlar. Adamların istediği şartlarda insan oğlu yok ya. olamazda. Bi insan aynı anda birkaç konuda tecrübe kazanamaz imkansız birşey. Helede şu 30 yaşını aşmamış ibaresini görüyorum ya. Çıldırmamak elde değil. Adamların istediği şartları yerine getirene kadar zaten bi 35 oluyosunuz. Hadi 35inizde o şartları yerine getirdiniz. Tam da adamların istediği insan oldunuz. Sonra Ne oldu pat sizin yaşınız büyük. haydaaaaa. Bu mu hayat. Kusura bakmayın arkadaşlar ama hayat bu değil. Ben yada kendim için söylemiim. Biz 10 - 15 sene, evde boş boş oturup önümüze gelen ilanlara başvurup iş verenlerin bizi kurbanlık koyun gibi seçmeleri için okumadık. Milyarlarca lira eğitim masraflarına harcamadık. Böyle bir ülke yok. Böyle bir insanlık yok.
 
Kesinlikle burda yazılanlarda herkes haklı. Çiğdem hanım demişki pazarlama bana göre değil evet ürün pazarlamak zor iştir yapamazyabilirsiniz yada hoşunuza gitmez fakat herkes öncelikle kendini pazarlamayı (yanlış anlaşılmasın) öğrenmeli. Evet adam 30 yaşını aşmamış bilmem kaç yıl tecrübeli birilerini ister fakat boşverin o ilana başvurun. İşveren işine yarayabilecek geleceği olan birini buldumu tecrübesizde olsa alır işe. Peki nereden anlıyor işine yarayabilecek parlak kişileri. CV ler arkadaşlar gerçekten çok önemlidir tüm iş görüşmelerini size açacak anahtar budur.

Her zaman söylüyorum iş ilanlarına bakın neler istiyorlar kendinizi bu konularda geliştirin. Donanım kazanın... Az çok idealist olun. Gelişmiş ülkeler haricinde yurtdışını iyi bir firmayla gitmiyorsanız çok düşünmeyin. Buralarında kendine göre çilesi var..
 
işverenlerin yaş ile ilgili kısıtlamaları tecrübe ya da okulla ilgili değil siz mantıklı olarak o yaşta o kadar tecrübe edinilmez diye düşünüyorsunuz işveren onu düşünmüyor. 30 yaşını aşmamış bay ya da bayan mühendis demek okulunu bitirmiş bir kaç sene belki çalışmış dolayısıyla kariyer diye yanıp tutuşan ve bu nedenle henüz evlenmemiş çoluk çocuğa karışmamış personel demektir. ayrıca ilanlarda bazen bekar diye yazıyor ama çok göze batmıyor. evli de olsan yeri geliyor o ilana başvuruyorsun. Ama işveren 30 yaşını aşmamış bay / bayan bilmem kaç yıl tecrübeli diye yazınca ister istemez ilana başvuran kişi sayısını aza çekiyor. Az ilan arasından tercih yapması kolay oluyor. aslında kimse yaşa takılmıyor ben duymadım siz 40 yaşına gelmişsiniz biz sizinle çalışmayacağız diyeni…

sen tecrübeli ol bakalım çalışıyor mu çalışmıyor mu? ya da ağzın laf yapsın bakalım tecrübesizken bile işi kaparsın Fatih bey’ in dediği gibi kendini pazarlamayı bileceksin sus pus oturup hı – hı - e – e - şey - evet – hayır - falan - filan - hani var ya – mesela - atıyorum diyenlerden misiniz? Yoksa takılmadan kendinden emin konuşanlardan mısınız? Konuşmalarınız el hareketleriniz bakışlarınız sizi ele veriyor kişilik analizlerini boş vermeyin.
Personel alımlarıyla da ilgilendim yeri geldi o yüzden az çok biliyorum nelere dikkat edildiğini. adama soruyorum ne içersiniz diye bana verdiği cevap şeyyy ben bişey almasam olur mu? (Ağızdan çıktığı gibi yazdım ayrıca soruya soruyla karşılık vermek) biraz ısrardan sonra bir çay içiyor ama belli yani çayın her yudumu boğazında taş oluyor yutkunması bile zorlaşıyor. Oturuşlarınız çok önemli acaba siz mi koltuğun üzerinde oturuyorsunuz yoksa koltuk mu sizin üzerinizde? Dik durmak oturmak çok önemli iş görüşmelerinde giydiğiniz kıyafetler seçtiğiniz renkler sorulara verdiğiniz cevaplar görüşmeye gittiniz içeride birkaç tane koltuk var hangisine oturuyorsunuz?...vb.
sadece sizin cv nize yada saydığınız tecrübelere bakmıyorlar elinizin altında ajanda kalem var mı yoksa elinizi kolunuzu sallayarak mı geldiniz? İşverenlerin çoğu cahil olabilir ama iş görüşmelerinden çok sayıda tecrübe edinmişlerdir. Onları hiçe saymayın yeri geliyor insanları çok iyi analiz edebiliyorlar.

Size bir iş görüşmesi için gelen biriyle yaşadığım olayı anlatayım. Uzun lafın kısası gelen mühendis arkadaşımla konuştum her şey yolunda gidiyor kendinden emin görünüyor. Birçok soru sordum cevapladı o sordu ben anlattım. En sonunda Risk nedir risk alır mısınız dedim biraz bocaladı örnekler vererek anlatmaya çalıştı. Sonra görüşme bitti ben değerlendirip size geri döneceğim dedim çocuk giderken ben o kadar uzaktan geldim işe alınmazsam eğer boşu boşuna gelmiş olacağım yol paramı verecek misiniz dedi. Biran için duraksadım şaşırmıştım şimdiye kadar böyle bir soruyla karşılaşmamıştım neyseki topladım hemen kendimi hayır vermeyeceğiz dedim. Hatırlıyor musunuz az önce size bir soru sordum risk nedir risk alır mısınız diye evet dedi gelen arkadaş. İşte dedim risk budur. Siz risk alamıyorsunuz dedim. Eğer siz risk alabileceğinizi kendinize güveninizi azminizi bağlılığınızı iyi ifade ederseniz biraz daha şansınız olabilir. Bu söylenen şeyler kıyafetler renkler oturuşunuz cevaplarınız çok eskiden beri süre gelen eleme metotlarıdır. Ama hala birçok iş yerinde uygulanmaktadır.

Yaştan dolayı istisna olarak sizinle çalışmayabilirler çalışmama sebebi de evlenmiş olduğunuzdan bakmakla yükümlü olduğunuz insan sayısının artmasıdır. çünkü evlenmemişseniz ve yaşınız 30 civarındaysa memleketin neresi olursa olsun gideceksiniz aileniz de sırf siz birşeyler öğrenin diye hasretliğe razı gelecekler ama evlilik öyle değil gittiğiniz yerde eşinize bir iş çocuğunuza okul bulmak zorunda kalacaksınız yada onları geride bırakıp gidecek ara sıra ziyarete geleceksiniz. Bu yüzden işveren evlenmemiş olanları tercih ediyor. Bazen erkeklerin evlenmiş olanı kadınların da bekar olanını tercih ediyorlar neden mi? Eğer erkeğin düzenli hayatı olursa işinde daha verimli daha bakımlı olur. Eğer kadın evli olursa ya da evlenmeye niyetli biriyse bunun kocası var kocasının ütüsü yemeği temizliği bulaşığı var yarın öbür gün hamileliği doğum izni süt izni…vb. ataerkil bir toplumda yaşıyoruz her ne kadar eşitiz desek de eşit değiliz söyle ki eşlerden her ikisi de farklı illerde yaşıyor ve evlenmeye karar veriyorlar bu durumda hep kadın işi bırakıp eşinin yanına giden taraf oluyor.dolayısıyla işveren alacağı bayan personelin evlilik düşüncesinin olmasını istemiyor siz erkekler bize göre biraz daha şanslısınız. Ben memleket memleket gezdim ailem hasretliğe razı geldi şimdi ne oldu 30 yaşını geçtim geçeceğim bir işim var çok rahatım keyfim yerinde ailemin yanındayım ekmek elden su gölden tıpkı lisedeki gibi evlilik mi? Kariyer peşinde koşarken sanırım onu düşürdüm…
 
Çiğden Hanım. Yazdıklarınız gerçekten çok güzel ve çok mantıklı. Sizin kadar tecrübem yok hatta hiç tecrübem yok bu konularda.

Ama inanın daha o işveren karşısında mülakata çağırılma durumu bile söz konusu olmuyo yeni mezun insanlar için. Fatih Bey bunun için güzel bir Cv oluşturma diyor. Haklıda güzel bir Cv iş bulma için çok önemli. Ama o Cv yi istenilenlerle doldurmak çok güç oluyor. Erkekler için söyliim. Hadi okulun bitti umutlusun da hemen iş bulacağını düşünmek herkesin hayali. Bunun aksini düşünen insan yoktur. Neyse mezun oldun ondan sonra güzel bir Cv hazırlaman gerekiyor kendine. Ne yazacaksın Cv'ye örneğin yabancı dille başlayalım. İngilizce.. Temelin çok ama çok iyi olması gerekiyo ki konuşabilesin. Belli bir zamandan sonra başlarsan çok uzun zamanını alıyor öğrenmen. Hadi temelin iyi ama pratik yok diyelim. Çünkü ingilizce sadece okulda öğretilen present tense yada past tense'nin ne olduğunu birkaç tane kelime yada birkaç tane cümle bilmek değildir. Mutlaka pratik yapman gerekiyo. Ama nerde ??? Hadi pratik işini de çözdün. İyi bir ingilizce bildiğini sanıyorsun. Ta ki iş verenin karşısına çıkana kadar. Tamam benim başıma gelmedi ama çok yakın arkadaşımdan biliyorum. Adam arkadaşımdan literatürleri iyi bileceksin demiş. İngilizcelerini yani. Yani mesleki ingilizce. Mesleki ingilizce o kadar kolay bir ingilizce değil. Senin bildiğin kelimelerin bazen karşılıklarının çok farklı olduğunu görüyorsun. Ve oturup yüzlerce mesleki terim kelimelerini öğreneceksin. Bakın bu daha yabancı dil.

Gelelim askerliğe erkekler okuldan sonra askerliğe neden gider biliyormusunuz ? Kendi fikrimce söylüyorum iş bulamadıkları için. Başka bir çareleri olmadıkları için. Bakın Yine çaresizlik.

Ee ya askerlik durumu yoksa. Ben kendim mesela küçük kardeşim askere yeni gitti. Aynı aileden 2 kişiyi askere almıyorlar. Yani kardeşimi 1,5 yıl beklemem gerekiyor. Napiim evde mi oturayım ? Hadi askerliği kabul ettiler. Ya benim ailemin maddi durumu kötüyse ? Hangimize askerde para gönderecekler ?? Zaten böyle durumda aileni maddi sıkıntıya sokmamak için sen askere gitmek istemezsin.

Ve arkadaşlar bunların hepsi olduğunda ne oluyor ? Tabi ki zaman geçiyor zaman. Zamanı durduramıyorsunuz. Vaktiniz geçiyor. Gençliğiniz bir şeyleri kolayca anlayıp yapabilme zamanınız geçiyor.

Şimdi size bir soru genç birini mi yoksa yaşı ilerlemiş birini mi işe alırsınız ? Tabi ki genç birini. Neden ? Çünkü çok çalıştırabilirsiniz. Her zorlu işi yaptırabilirsiniz. Her yere koşturabilirsiniz. Yaşı ilerlemiş birine bunları yaptırmanız çok zor.

Benim isyanım bu yüzdendir meslektaşlarım. ZAMAN. Tek sorunum bu....
 
Çiğdem hanıma sonuna kadar katılıyorum. Olayın bu denli vahim olması tabiki bizim suçumuz değil ve inanın sadece bizim mesleğimizde karşılaşılan sorunlar da değil bunlar. Benim kaç tane makine müh. Endüstri Müh. arkadaşım var ki 2-3 yıldır işsizler. Biz sanki Çevre Müh. nin potansiyelini diğer meslek gruplarına göre daraltıyoruz, halbuki büyük bi fark yok orada. Makinacılar da Elektrikçiler de Endüstriciler de satışçı olarak görev alabiliyolar. Mesleğin uygulama aşamalarından uzak kalabiliyorlar. Sanırım sorun daha en başında; genç beyin potansiyelimiz oldukça fazla fakat bu potansiyelin değerlendirilebileceği potansiyel sanayi ve iş kolu mevcut değil. Başbakanımız otursun hala 3 çocuk desin, adam bi çocuğunu işe yerleştiremiyo 3 tanesinde nasıl kaygılanmasın. Bi sürü insan üni mezunu kalifiye ve psikoljik bunalımda işsizlik yüzünden. İşin iyisini kötüsünü arayacak durumda değiliz, bi çoğumuz da biliyor ki bu işler biraz şansa da bakıyo tabi torpiliniz yoksa. Bi anda bir fırsat çıkıyo karşınıza tabi siz bu bi andayı akbaba gibi bekliyosunuz. Buna rağmen bi andaymış gibi geliyo. E onca zaman beklediniz olmadı bakın bi anda oldu oluyor. Çekiyoruz çilemizi arkadaşlar, büyük çoğunluktaki gençlik gibi.. Allah sonumuzu hayır etsin..
 
Ben 1997 yılında mezun oldum.Ve 37 yaşımda hiçbir tecrübe sahibi olmamama rağmen mesleğime dönüş yapabildim.Herkes belki benim kadar şanslı olmayabilir.Ama işverenle görüşürken "belki doğru belki size göre yanlış" ücrfet konusunda bir talebim olmadığını sadece kendi mesleğimi geç de olsa icra etmek istediğimi söyledim.Onlar da bir fiyat belirlediler ve anlaştık.Bu arad iş verenim de Yetiştirlmek üzere arıyordu Çevre Mühendisini.Bence bu kadar karamsar olmayın.Bir tecrübe sahibi olana kadar da parayı 2. planda bırakın.Tabii bu benim kendi fikrim.Katılıp katılmama sizlere kalmış bir durum.
Saygılarımla.
 
karamsar olmayınız herkesin bildiği gibi şuan alanımızda bir potansiyel iş gücü artışı var doğru değerlendirmek lazım vazgeçmek olmaz hemen iş hayatı zordur ama tabi işsizlik pisikolojisini bilirim o daha zor olur vazgeçme hemen ki yeni mezunsun daha .....
 
merhaba arkadaşlar sanırım burası seans odasına dönmüş bende başımda geçen olayları anlatayım.

mezun olalı 6 sene oldu. benim anladığım şu...

- çalıştığınız şirket önemli

konuyla alakasızda olsanız araya karışıp tecrübe edinip iyi paralar kazanabilirsiniz.

ne iş yaptığın önemli değil.. ne kadar tecrüben olması da önemli değil

nerede çalıştığın önemli… ( altın kural bu)

yerini buldukdan sonra problem yok. 10.000 lira alan maden mühendisi gördüm..

- İş bulmak tamamen tesadüfi. para kazanmak anlaşmaya dayalı…

kendinizi istediğiniz kadar anlatın, diliniz süper olsun, her şey tesadüfi. çoğu zaman işveren fazla para istemez diye acınacak tipleri alıyor bizzat şahit oldum…

gruplara ayıralım…

- memur olup evrakla haşır neşir olan ayın 1’ inde bankamatikden parasını alan mühendisler.
- zorla işe girip en alt tabakadan başlayıp en üst yönetici kıvamına gelen ama hala adam gibi maaş alamayan mühendisler.
- patronla kardeş olan mühendisler genelde ofsin şirketin tek elemanı her şeyi yapan kişilerdir. para kazanıldığında vicdanen maaşları verilmesi gereken mühendisler..
- kapağı sağlam yere atmış az tecrübe iş yapan ve iyi kazanan mühendisler.

aslında bu iş bulma olayına şöyle yaklaşmak lazım para kazanmak veya para kazanamamak meselesi iş bulduğu halde işsiz olan çok kişi var. yanlış anlaşılmasın.

kendimizi kandırmaya gerek yok..

çevrenin pastası küçük fakat yan işlerin pastası büyük…. Bunu unutmamalı..

çevre mühendisi olarak başlayıp değişik sektörlerde çalışan çok arkadaş var…

çevrenin pastası türkiyede o kadar büyük değil belki hayatınız boyunca sosyal haklarda adam gibi bir yaşam tarzından mahrum kalabilirsiniz.. eğer elinizde para kazanabileceğiniz hali hazırda bir meslek varsa onu yapın…

şunu unutmayın bu meslekde hepimize ekmek yok.. son yıllarda çok fazla mezun vermeye başladı okullar.. kpss’ ye 6000 kişi girmiş her sene alınan miktar 100-200 civarı.. meslekle alakalı çok büyük sorunlar var..

tecrübe tecrübe diye yırtınmanın bir anlamı da yok.. sonunu görünmeyen tünele girmeninde bir anlamı yok.. mesele para kazanmak ise farklı konularda da kazanılabilir. Tamam 4 yıl eğitim aldın.. kime neyi anlatmaya çalışıyorsun.. birde bunu sorgulmak lazım..

şu meşakatli hayat yolunda herkese başarılar dilerim.
 
Demir Bey gerçekten çok haklısınız. Herşey şans işi bu dünyada. şanslıysan çok iyi yerlerde olursun. şanslı değilsen o şansı yakalamak için çok çileler çekersin. Tabi bi yerlerde dayınız yoksa. eğer varsa şansada ihtiyaç yok. Şansı satın alırsınız :)

Umarım herkes şanlı olur. Umarım herkes istediği durumda olur...
 
Sanırım buradaki düşüncelere çevre mühendislerinin %80'i katılacaktır. Bence asıl sorun, yasaların ve yönetmeliklerin uygulanmamasıdır. ÇEVKO Vakfı'nda endüstri ilişkileri uzmanı olarak çalıştığım 2 yıllık dönemde edindiğim tecrübelerime dayanarak şunları söyleyebilirim.

Atıklarla ilgili tüm yönetmelikler son 5 senede çıkarıldı. Halen her sene onlar revize oluyor. Tam olarak işlerliklerini kazanamadılar. Örneğin 2005 yılına kadar ambalaj atıkları toplama tesisi ve geri dönüşüm tesisi diye bir kavram neredeyse yoktu ve bunla ilgili çalışan firma sayısı iki elin parmaklarını geçmezdi. Şu anda 200 küsür atık toplama ve geri dönüşüm tesisi var ve her birinde çevre mühendisi çalışmak zorunda. Her belediye atıklarını toplattırmak zorunda hangi belediye buna uyuyor? Kaç bin tane belediye var. Her birinde bir tesis olsa zaten az da olsa istihdam sağlanır.

Başımdan geçen bir olayda şu, doğu illerinden birinde yapılacak bir çalışma için gittiğimde oradaki il çevre orman müdürünün bile çıkmış olan yönetmeliğin içeriğinden haberi yoktu. Bu kurum o yönetmelikle ilgili denetimle yükümlü... Kaç kez bilgilendirme toplantıları v.s. yaptık onlar için yönetmelik anlattık. Daha kendi devletinin çıkardığı yönetmelikten haberi olmayan kurum nasıl denetim yapacak? Onlar denetleyecek, firmalara ceza gelecek, firmalar bu cezalardan kurtulmak için bizlere başvuracak. Yoksa firmalar çevre mühendisi çalıştırmak için can atmaz.

Yani kısacası demek istediğim, siz kendinizi kişisel olarak geliştirin ancak bunun yanında devletinde kendini geliştirmesini de beklememiz gerekecek, (geleceğin mesleği demelerindeki neden bu) ki sektörün istihdam sağlaması açısından bu oldukça önemlidir. ISO belgelerini almaya çalışın, çevre görevlisi belgesini alın. Bu arada kendinizi bir alanda geliştirmeye çalışın, o alanda herşeyi öğrenin ki bununla ilgili bir iş görüşmesi şansı çıktığında bilginizi karşınıza aktarma şansınız olsun. Üniversitede öğrendiklerinizden bahsetmiyorum tabii onların piyasada pek faydası yok. Daha önce bir arkadaşımızın dediği gibi onlar yüz yıl önceki teknikler, siz yeni teknolojik gelişmeleri takip edin. Yönetmelikleri takip edip öğrenin, nasıl uygulanıyor neler yapılıyor araştırın. Yani "mezun oldum, bitti.. hadi bana iş" olmuyor ne yazık ki ülkemizde eğer sağlam tanıdığınız yoksa. Bu arada son sınıflarda "tanıdık ve tanıdıkla iş bulma teknikleri" adlı bir ders koyulmasını öneriyorum, oldukça faydalı olur.. ;)

bol şans.
 
Arkadaşlar şu geleceğin mesleği sıralamalarında başı çekiyoruz ya biz. Ben ona pek inanmamaya başladım. Bizi motive etmek gaza getirmek için yapıldığını düşünüyorum. Diyeceksiniz ki bu kanıya nereden vardın ? Tamam çevre sorunları gün geçtikçe artıyor. Tamam bu sorunların çözülmesi gerekiyor. Bunları çözmek içinde onlarca yönetmelikler, kanunlar ve mevzuatlar her geçen gün artıyor olanlar da revize ediliyor. Ama bu çevre sorunları sadece çevre mühendisleri için midir ? Bence değildir. Eğer sadece bizim olsaydı O Çevre Görevlisi Belgesi denilen belge başkaları için yapılmazdı. Diyolar ki iş istihdamı için diğer bölümleri de koyduk. ehhhh. Yemesinler bizi. Demem o ki arkadaşlar. Bu işi, bu bölümü başlatanlar bu mesleğe saygı duymadıkça ve benimsemedikçe biz hep geleceğin mesleği denilerek kandırılırız.
 
Ercan kardeşim kaç yaşındasın bilmiyorum ama çok olmadığı kesin. Ben askerden geldikten sonra birçok işe el attım, 2000-2001 krizinde kafeterya işletirken bir battım ki sorma! aylarca gündüz dışarı çıkmadım! bırak güneş yüzü görmedim! annem de ne kadar altın varsa borca, harca, kredi kartına vs.ye yatırdım, ama o dönemki faizler öyle yüksektiki kapatamadım. tabiri caiz ise yarasa gibi gece yarısı sokağa çıkıp sabah ezanından hemen önce evime girip yattım, görüştüğüm en fazla 2-3 kişi vardı. bir lokantada işe başladım sonra, akşamları çalışıyordum, sabaha da hazırlık yapıyordum, para falan kazanmak değil, sigaramı karşılasın diye bakıyordum. Neyse çok uzatmayayım, sonra bir fabrikada işe başladım şansa, hırs yaptım, öğrendim, kendimi ispat etmeye çalıştım ve başarılı oldum. Çevre ve İSG Yönetim Sistemlerine giriş yapmakta olan bir firmada lise mezunu biri olarak işe başladım, iki defa AÖF denedim yapamadım, şimdi 2 yıllık çevre teknikerliği okuyorum, hedefim daha da ilerlemek. Bir mühendis kadar olmasada epey bir bilgi birikimi yaptım. Sen en azından şanslısın ki mühendissin, hiç tecrübe sahibi olmadan bile çevre görevlisi sınavına giriş hakkın var! ben de o da yok! teknikerliği bitirsem bile yok. Neden buradayım? Buradaki deneyimli mühendis arkadaşlardan birşeyler kapmak için. Sana nacizane tavsiyem, askere git, ya da gidene kadar git bir kafetaryada çalış, ne bileyim ya da daha basit bir yer, fark etmez git çalış ve para kazan. Para kazanırken haz duyacaksın, kendi temel ihtiyaçlarını karşılarken, bir şeylere faydan olduğunu hissedeceksin ve kendini daha mutlu hissedeceksin. Kendini daha mutlu hissederken daha pozitif düşünecek ve konulara daha pozitif yaklaşacaksın. Bu arada daha ciddi işlere daha bir keyifle başvuru yapacaksın ve illaki bir yerde işe başlayacaksın. Sabret, azimli ol, kendini iyi hisset ve göreceksinki herşey çok daha güzel olacak. Firmalar şimdi istedikleri kadar Çevre elemanlarını gereksiz görselerde, yavaş yavaş zorunlu olduklarını farketmeye başlayacaklar, ediyorlarda, ciddi firmalar çevreye fazlasıyla önem veriyorlar ve rakiplerinden bu yönlerini geliştirerek öne çıkmayı hedefliyorlar. Bununla birlikte büyük firmaların çalıştığı ya da tedarikçileri gibi daha küçük firmalarda sisteme ayak uydurabilmek için KYS-ÇYS-İSG gibi konularda eleman istihdam etmek zorunda kalıyorlar. Bu konularda çok konuşulacak yazılacak şey var, çok uzatmayayım, ama başarı merdivenleri eller cepte çıkılmaz! Ellerini cebinden çıkartıp ilk adımı at...
 
Denildiği gibi okul biter bitmez kimse açıp kollarını haydi sana iş verelim demiyor. Ben iyi bir noktaya gelebilmek için ögrenciyken çalışmaya başladım. Erasmus dedim, dil dedim, kurs dedim. Zamanında derslere eşlik etmeyen arkadaşların her biri şuan çoktan iş bulmuşlar da çalışıyor. Nerede kaldı o kadar emekler demeden edemiyor insan. Ancak içinde hep bir hırs kalmalı. Ben yapamıyorum, iş yok deyip de kenara çekilip kadere sövmek cebine ekmek parası koymuyor malesef. Bir yerden başlamak şart. Sonuçta gerçekten istiyorsan iyi yerlere gelebiliyor, iyi firmalarda çalışabiliyorsun. Üzülme ve iste.
 
Üst