• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Hergün bir şeyler yaz...

Çiğdem Aksoy

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Mart 2010
Şehir
Tekirdağ
Firma
..
Merhaba arkadaşlar; aklınızdan geçen güzel / özlü / komik sözleri burada paylaşabilirsiniz çok uzun olmamakla beraber bir iki cümlelik sözler yazmanız dileğiyle...

Yalnız çok rica ediyorum bu konu altında soru sormayın günlük paylaşmayın konuyla alakalı olmayan bir şey yazmayın beğeniyorsanız yalnızca ''beğen'' butonunu kullanın ayrıca teşekkür etmek için yeni yazı yazmayın. Mesajlara alıntı yapmayın.
İyi Eğlenceler...
 
Adım, Hasankeyf. 12000 yaşındayım.

Henüz Asurlular yokken, Urartular yokken, Sümerler, Babilliler, Gutiler, Hurriler, bunların hiçbiri yokken ben vardım.

Daha İbrahim doğmamışken, Zerdüşt doğmamışken, Yunus, Musa, İsa ve Muhammed doğmamışken, ben vardım.
Avesta yokken, Tevrât yokken, İncil ve Kur’ân yokken, ben vardım.

Gördükleriniz içinde benden daha eski olan tek şey, beni beslemek ve doyurmak için yaratılan Dicle Nehri’nin şiir gibi akan sularıdır.
Mezopotamya dediğiniz ne ki, torunum yaşında sayılır.

Kral Dakyanus’tan kaçan o yedi genç ve bir köpek, Ashab-ı Kehf, benim mağaralarımda saklandılar. 309 yıl uyudular koynumda.

Her gece üstlerini örtüyordum hastalanmasınlar diye, o tertemiz alınlarını okşuyordum, o imânlı yüreklerine korku düşmesin diye o yedi delikanlıya kahramanlık ninnileri okuyup kendilerine cesaret aşılıyordum.

Avesta, benim serin gölgemin altında yazıldı. Ben ilham kaynağı olmasaydım, nasıl edebilirdi Zerdüşt onca güzel sözü?
Ahura Mazda’nın ilahî buyruğuydu: Bana hiç zarar vermedi Bilge Zerdüşt. Bir çakıl taşıma bile zarar vermedi, veremezdi. Ahura Mazda yasaklamıştı. İlk, beni sevmeyi öğretmişti.
"Hasankeyf’i inciten Hüda’yı incitmiş olur. Hasankeyf’in kıymetini bilen, Hüda’ya yakın olandır. O halde Hasankeyf’i koruyun, Dicle’nin sularını kirletmeyin.” Buydu ilk âyetleri Avesta’nın.

Abraham ve Harran, bu iki kardeşi ben büyüttüm, temel eğitimlerini ben verdim. Onlara Tanrı’yı anlattım. Tanrı’nın bana öğrettiklerini ben de onlara öğrettim.

Makedonya Kralı Büyük İskender’e seferinde ben yol gösterdim.

Selahaddîn Eyyubî’ye Kudüs’ün yolunu ben açtım. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’a ata binmeyi ben öğrettim.

Kerimxan Zend’i taaa Afganistan’lara ben sürdüm.

Ahmed-i Xanî’ye, Fakih-i Teyran’a o şiirleri ben yazdırdım.

Benim suyumdan içmeseydi hiç o kadar güzel olur muydu Adiabane Kraliçesi Helena?

12 bin yıllık hayatım sizin barbarlığınız yüzünden sona erdi.
İbrahim Sediyani, Hasankeyf’in Vasiyeti
Nuh'a haber eyleyin, Gelsin de tufan görsün..


75625481_10157152966434081_3999418424424923136_n.jpg
 
Genel müdür, öğle paydosunda kurumunun kantininde fıkra anlatıyormuş.
Çevresindekiler kahkahalarla gülüyormuş,
Genel Müdür, grupta anlatılanlara kayıtsız kalan birini farkeder ve sorar:
Sen neden gülmüyorsun,anlamadın mı?
Aldığı cevap: Siz benim amirim değilsiniz!
 
"Benim hayatımı yargılamadan önce,
Benim ayakkabılarımı giy
ve
Benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç.
Hüznü, acıyı ve neşeyi tat.
Benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara takıl.
Yeniden ayağa kalk
ve
Aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi.
Ancak ondan sonra, beni yargılayabilirsin..
Geçer dediklerimi geçirdim, biter dediklerimi bitirdim.
Nefret ettiklerimi sildim, Artık yeter dedim.
Geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana.
Farkında olduğum için var oldunuz, Vazgeçtiğim için bugün yoksunuz.."

MEVLANA
 
SİZE BİR HİKAYE ...
İskoçya’da yoksul Fleming adında bir çiftçi yaşardı. Bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu.
Sesin geldiği yere koştuğunda,bataklığa beline kadar batmış bir çocuğun, kurtulmak için çırpındığını gördü.
Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkararak ölümden kurtardı.
Ertesi gün Fleming’in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık bir aristokrat indi.
Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendisini.

-Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum, dedi.
Yoksul ve onurlu Fleming;
-Kabul edemem! diyerek ödülü geri çevirdi.
Tam bu sırada kapıda çiftçinin oğlu göründü.
-Bu senin oğlun mu? Diye sordu aristokrat.
Çiftçi gururla;
-Evet! Dedi.
Aristokrat devam etti;
-Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer karakteri babasına benziyorsa ileride gurur duyacağın bir kişi olur.
Bu konuşmalar sonunda Fleming’in oğlu aristokratın desteğinde eğitim gördü.
Aradan yıllar geçti.
Çiftçi Fleming’in oğlu Londra’daki St. Mary’s Tıp Fakültesi’nden mezun oldu ve tüm dünyaya adını“Penisilin”i bulan Sir Alexander Fleming olarak duyurdu.
Bir süre sonra aristokratın oğlu zatürreye yakalandı.
Onu Penisilin kurtardı!
Aristokratın adı: Lord Randolp Churchill’di
Oğlunun adı ise:Sir Winston Churchill.
Çiftçinin oğlu: Sir Alexander Fleming’di.
[automerge]1578500765[/automerge]
ETKİLEYİCİ

Fransız Kimyacı Lavoisier 51 yaşında iken, mahkeme giyotinle ölüme mahkum eder. Boynunun vurulmasını beklerken kitap okumaktadır. Cellat, onu giyotine götürmek için yanına geldiğinde Lavoisier, nerede kaldığını unutmamak için kitabın arasına bir “kitap ayracı” koymuştur.

Lavoisier, giyotine giderken Matematikçi arkadaşı Langrange’i yanına çağırır:

“Kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam, insanın kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam etmekte demektir.” der
Kafası giyotinle kesilir, sepete düşer ve gülerek iki kere göz kırpar.
Matematikçi Langrange diyor ki;
- “Lavoisier’in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir.
- Ama o yobaz kafalar asırlarca karanlıkta sürünecekler, insanlığı da süründürecekler...
 
Sizi "prim usulü" çalıştıracaklarını söyleyen firmalara iş başvurusu veya mülakat esnasında muhakkak sigortanızı kesintisiz bir şekilde yatırıp yatırmayacaklarını sorun ve bunun takibini de yapın. Prim usulüyle çalıştığınız zaman bazı firmalar sigortanızı yatırmayabiliyor.
 
Çocukluğum, gençliğim ve bugünlerime gelirken severek izlediğim; 1.60 boyumla yalnızca basketbol için değil, tüm dünyalara meydan okuyabileceğimi ve sadece çalışarak bunu yapabileceğimi öğreten adamdı Kobe... Helikopter kazası 41 yaşında aramızdan söküp aldı. Kelimeler boğazıma düğümleniyor, çocukluğum ölmüş gibi hissediyorum.

Mamba out...

Tıpkı videoda dediği gibi, "bittiğine inanamıyorum, her zaman kalbimde olacaksın".

 
Atatürk’ün ünlü bir sözü vardır, şöyle der:

“Büyük olmak için, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin. Hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülke için gerçek amaç ne ise, onu görecek, o hedefe yürüyeceksin.

“Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen, buna karşı direneceksin. Önüne sonsuz engeller yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak, bu engelleri aşacaksın.

Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin.”


??????
 
Google, IBM, Apple ve Starbucks gibi şirketler globalde, işe alım kriterlerinden üniversite mezuniyet şartını kaldırmış durumdalar.
Akademik ortamda edinilen bilgilerin deneyimleyerek de kazanılabileceği görüşünü benimsemeye başlamışlar.
" Önemli olan kişinin neyi bildiğidir, bunu nasıl öğrendiği değil. " diyorlar.
Nasıl sevdim bu cümleyi anlatamam. Türkiye'nin bu bakış açısına sahip olması için daha çok yolu var değil mi? (gerçi özel sektör de bile torpil var ama )
 
Çok güzel bir dosttan güzel bir yazı :)

ed-darr.

hakk teâlâ'nın isimlerindendir. zarar veren, zarara uğratan, zarar, bela ve musibet verici şeyleri yaratan demektir.

zıt ismi en-nâfi'dir.

her türlü hastalık, fakirlik her türlü kaza, bela, musibet bu ismin birer tezahürüdür.
kimi zaman bir günaha karşılık ortaya çıkabileceği gibi yanlış ve gayri meşru seçimler neticesinde de ortaya çıkabilir. sürekli zarar verici şeyleri yiyip içen, şerli insanlarla takılan, üzerine vazife olmayan işlere kalkışan bir kimse bu ismi davet etmiş demektir.
bir de ortada hiçbir zahiri sebep yok iken zarara uğramak vardır ki işin eğlenceli kısmı burasıdır.
şu halde kul ne yapacak.
ilk durumda hayatından muzır şeyleri çıkartıp tövbe ile allah'a yönelecek tabii ki.
ancak ikinci durumda olay biraz daha karışıktır. insanların geneli böyle bir durumda kaderini, anne babasını, eşini, olmadı doğup büyüdüğü coğrafyayı, yetmedi mi tanrı'yı ve varoluşu suçlar. öyle ya, o iyi bir insan iken ve kötülere bir şey olmuyor iken kendisi ne hâllere düşmüştür.
suçlama zamanla isyan ve inkâra dönüşürse darr ismi vazifesini hakkıyla yapmış demektir.
böyle durumlarda insanın imtihanı gerçekten zordur. hele ki sarıldığı sağlam bir manevi dayanağı yok ise eninde sonunda kendini koyverir. şeytanın hanesine skor olarak yazılır.
sağlam manevi dayanağımız şu olmalıdır:
zât-ı ilahi bütünüyle hayr, iyilik ve güzelliktir.
şer ve zarar bizdeki nefs/ego yüzünden ortaya çıkan arızi durumlardır.
nehrin üzerinde biriken köpük gibidirler. asıl nehir altta tertemiz bir şekilde akmaktadır.
tasavvufta temel ilkelerden biri allah'tan yine allah'a kaçmak; celalinden cemaline, gazabından rahmetine sığınmaktır.
bu, şu demektir:
insan güzellik ve rahmet istiyor ise her zaman cemal sıfatlarına ayna olmak mecburiyetindedir. rabbi onu sürüm sürüm süründürse de.
zor geliyorsa firar serbest demişler ama o'dan başka firar edecek hiçbir yer yok.
bunu herkes içten içe bilir fakat bunu özümsemek ve kabul etmek ve buna teslim olmak nefs için o kadar ağırdır ki saçma sapan davranmaya, kendine başka çıkış yolları aramaya çok büyük bir hırs ve azimle devam eder. o da öyle bir kardeşimiz işte.
 
Değerli arkadaşlar ;

Çevre mühendisliği okuyan kardeşlerimiz için daha önce bölümler için kitap alıp kenarda duran varsa bizimle iletişime geçebilirseniz zorlanan arkadaşlarımız için bir nebze de olsa destek olmuş olur ....
 
Üst