• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Ideal bir danışman nasıl olmalıdır?

Melih Coşar

Yönetim Grubu
Danışmanlık Grubu
Danışmanlık Grubu Yönetim Grubu
Katılım
3 Temmuz 2010
Şehir
Ankara
Firma
.
Merhabalar Arkadaşlar,

Hepimiz ucundan köşesinden bir şekilde "çevre görevlisi" olarak tabir edilen ancak çok daha fazla derin bir anlamı olan ve çok yoğun bir sorumluluğu olan "danışmanlık" kavramına bulaşmış durumdayız. Bu durumdan dolayı hepimiz tesislerde, çalıştığımız yerlerde, karşılaştığımız kişilerde ve hatta meslektaşlarımızda çok enteresan şeylere tanık oluyoruz. Kimi zaman haklı kimi zaman haksız eleştirilere maruz kalıyor bir şekilde bize verilen görevleri kendi öz bilinçlerimizle ve sorumlulukla yerine getirmeye çalışıyoruz. Bütün bu yaşadıklarımızın sonucu ve deneyimlediğimiz tecrübelerden yola çıkarak sizlere "İdeal Danışman" kavramını tartışmaya açıyorum.

Sizce "İdeal Danışman" nasıl olmalıdır?
 
İdeal danışman,

Danışmanlık yaptığı tesisin İl Müdürlüğü ayağındaki personeli kendisine danışman olarak kabul eden kişidir. Misal, tesise havalandırma yaptırmazsınız " neden havalandırma yok" der. Havalandırma yaptırırsınız " ne gerek vardı " der. Danışmanların çözüm odaklı çalışmasının önüne böylece geçilmiş olunur. Malesef yazsam roman olur...
 
Melih Bey, güzel bir konu açmışsınız.

Danışman dediğimiz kişinin ilgilendiği konu hakkında bilgi sahibi olduğunu ve hizmet sunduğu kurumun konudan bi haber olduğunu ve kendisini danışmana emanet ettiğini yani bir nevi denge unsuru olduğunu düşünürsek;

-Öncelikle mesleğini sevmeli,
-Konunusa hakim olmalı,
-Güncel mevzuatı her gün takip etmeli,
-Yasal mevzuatları okuyup yorumlayabilmeli,
-Konusunda ki gelişmeleri araştırabilmeli ve zamana ayak uydurabilmeli,
-İyi diyalog kurabilmeli,dikey ve yatay pozisyonlara göre iletişim becerisi göstrebilmeli, iletişim konusunda gelişmeye açık olmalı,
-İyi analiz yapailmeli ki, iş verene oluşturacağı masrafların ona aslında kar getirebileceğini ispatlayabilmeli ve inandırabilmeli,
-Yasaları işe değil, işi yasalara uydurma gayreti ve bakış açısında olmalı,
-İşverenin gözüne girmek için, (geleceğini ve cebini düşünmek için) konusunu ve mesleğini satmamalı,
-Çözüm odaklı olup problem değil çözüm üretmeli, anahtar personel olmalı,
-Bakış açısı geniş olmalı, farklı açılardan konuya yaklaşmalı çözüm üretmek adına bir den fazla görüşe başvurup sentezleyebilmeli,
-Her zaman hakkı ve hakkaniyeti düşünüp ona göre hareket etmeli.

çok yazdım galiba..
 
Benim şahsi fikrim; danışman firma,tesisteki mühendisle hareket etmeli,çevre izin ve lisans konusunda ve diğer konularda işlemleri çok uzatmayarak işleri bitirmeli. Danışman firmalar birbirlerinin haklarına saygısızlık etmemesi gerekir ve en önemlisi yanında çalıştırdığı mühendislerine güvenmeli ve destek vermelidir. Danışman firma sorun olmamalı, sorunu çözmeli.
 
Norman Wei, It's Simply All About Them kitabında danışmanların yaptıkları 13 basit hatadan bahseder. Bu hatalar özetle şu şekildedir:

- Telefon aramalarına dönüş yapmamak,
- Teklifteki isteklerinizi sıkça değiştirmek,
- Yüksek kaliteli bir ürün için ekstra ücret talep etmek,
- Ticaret yapma konusunda başarısızlık, hesap-kitap bilmemek
- Güven vermeyen teklifler hazırlamak,
- Pozitif ve doğru bir görünüm vermeyi başaramamak,
- Kişisel iletişimi (ör:selamlaşmak, hal-hatır sormak, iyi günler dilemek) becerememek,
- Hırs eksikliği,
- İş yaparken gülümsemeyi ihmal etmek (ör: asık suratla iş yapmak)
- Çok fazla şey için söz verip, çok azını gerçekleştirmek,
- Halihazırda hizmet verilen müşteriyi elde tutamamak,
- Ufak tefek şeyleri atlamak (ör: ilk izlenimler, bekletilmemek vb.)
- Müşteri şikayetleri ve eleştirileri ile başa çıkma konusunda başarısızlık.

Çalıştığım ve karşılaştığım bazı yerlerde şu yukarıda sayılan çok basit gibi görünen ancak kör göze parmak hataların çoğunluğunun defalarca yapıldığını ve bunun farkında olunmadığını gözlemledim.
 
Gozumde canlandi ne kadar guzel tespit etmis adam yahu.Hatta bir is gorusmem de danismanlik hizmeti aldiklarini ve bahsedilen bu tespitlerden birkacindan bahsederek danismana X parasini verip bu durumda kalacagima muhendis alip XAYB meblasini veririm konusmasina sahit oldum.Tabi tespiti yapan kisinin danisman tanimi bizim cevre danismani degildir de yine de ders cikarilir.@Melih Coşar
 
@CMNet Okuru
kesinlikle @Ahmet Yüksel tam olarak tanımlamış ideal danışmanı. ama bence sadece ideal danışman olarak sınırlandırmayalım her alan için geçerli şeyler.

bencede öncelikle mesleğini ve işini sevmeli, iyi bir analiz ve yorum kabiliyeti olmalı ki bunun için mevzuatı iyi bilmeli ve takip etmeli, iletişimi ve ifade kabiliyetide iyi olmalı. tabi birde dürüstlük.
 
Melih Bey çok güzel bir konu ,

Bana göre en ideali zamanında cevap verendir.En azından danışılan konu için gün içerisinde cevap verebilmeli diye düşünüyorum.Kendine güveni olmalı , danışmanın bu işi halledebileceğine inanmalısınız.

Bunlar dışında tüm sayılanlara da ayrıca katılmaktayım.
 
danışmanlık denilen bu meslek tamamen mühendislerin işsizliğine çare bulmak amacıyla yapılmış lüzumsuz bir iştir. danışmanlık yapıyoruz diye yapılan iş evrak getir götürden başka hiçbir şey değil. (amerikada bu işe emekli mesleği deniliyor) çevre danışmanlık firması adı altında yapılan bu işleri ilkokul mezunu birisi de rahatlıkla yapabilir. yönetmeliği oku istenen evrakları dosyala bilgisayara yükle. mühendislik demek üretmektir, geliştirmektir.
 
maaşla alakası yok danışmanlık denilen mesleğin lüzümsüzluğundan bahsettim

işte danışman :)
Çobanın birisi yol kenarında koyularını otlatıyormuş. Yanına bir Jeep yanaşmış. İçinden Brioni gömlek, Cerruti ayakkabılar giyen, Ray-Ban gözlüklü ve YSL kravatlı bir sürücü aşağı inmiş ve çobana sormuş :

- Eğer kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana onlardan bir tanesini verir misin ?
Çoban bir adama, bir koyunlara bakmış ve ’tamam’ diye cevap vermiş.
Genç adam arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına bağlamış, bir NASA sitesine girmiş, GPS’ini kullanarak yeri taramış, bir database ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Çobana dönmüş ve tam olarak 1586 adet koyunun var demiş.

Çoban son derece soğukkanlı bir şeklide ’doğru’ diye cevap vermiş.
’İstediğin koyunu alabilirsin’.

Genç adam hayvanı almış ve jeep’inin arkasına koymuş. Tam hareket edecekken, çoban seslenmiş.

- Eğer ben senin işinin ne olduğunu bilirsem, koyunumu geri verir misin?
diye sormuş.
Adam kendisinden gayet emin, hafif de ukala bir tavırla
- Evet neden olmasın? diye yanıtlamış.

Bunun üzerine çoban ’sen bir danışmansın’ demiş.
Genç adam şokta, duyduğuna inanamaz bir şekilde ’nasıl oldu da bildin? ’ diye sormuş.

Çoban ’çok basit’ diye cevap vermiş.
-Buraya çağrılmadan geldin bu bir. İkincisi benim zaten bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir para istedin. Üçüncüsü de aslında yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun. Çünkü koyun diye aldığın, aslında köpeğimdi.
 
Konuyu daha önceden açmıştım ancak Şahin Bey danışmanlık hakkında yanlış bir izlenim edinmiş. Hatta edinmekle de kalmamış bir de hikayesi ile pekiştirmiş. Ben de bir hikaye anlatayım o zaman:

Bir gün bir buharlı gemi sahibi, bir kazancı ile geminin buhar sisteminin düzgün çalışmaması sebebi ile anlaşır. Kazancı, geminin mühendisinden sorun ile alakalı problemini dinledikten ve birkaç soru sorduktan sonra kazana iner. Kazan dairesinde birbirine geçmiş, labirent gibi birbirine dolanmış olan boruları dinlemeye başlar. Buharın nereden gelip nereye gittiğine bakar ve bazı boruları ise elleri ile kontrol eder. Sonrasında yanında taşıdığı alet çantasından çekicini çıkartır ve gördüğü kırmızı valfe bir kere çekici ile vurur. Akabinde sistem çalışmaya başlar. Ertesi gün gemi sahibi kazancıdan 1000 dolarlık bir fatura alır. Faturayı görüp sinirlenen gemi sahibi kazancıyı arayarak kendisinin aşağıda sadece bir kaç dakika durduğunu söyler ve faturanın kalemlerine ayrılmasını ister. Kazancıdan gelen fatura şu şekildedir:

Çekiçle boruya vurmak: 50 Sent
Çekiçle hangi boruya vurulacağını bilmek: 999.50 Dolar
Toplam: 1000.00 Dolar

Not: Princes into Frogs kitabından çevrilmiştir.

Danışman dediğimiz insanlar ve danışmanlık mesleği insanlara zaten bildiği şeyleri söylemek değildir: Problemi tespit etmek ve onu yerinde, zamanında, kaliteli bir biçimde çözmektir. Şayet zaten insanların bildiği şeyleri onlara söyleyen bir meslek grubunun adı da danışmanlık değil falcılıktır. Bu mesleğin yaptığı şey de çok iyi bir gözlem yapıp ebced hesapları ile sizin bildiğiniz şeyleri size satmaktır hem de bir Türk Kahvesi fiyatına:)

Ayrıca anlattığınız hikayedeki çoban da ne yazık ki beni hikayenin sonunda hayal kırıklığına uğrattı. Şahsen ben sürüsünü koruyan köpeğini bir üçkağıtçıya kaptıran çoban hiç görmedim. O da emeklilikten ötürü bu mesleği seçmiş birisi olmasın sakın? :p

Şaka bir yana düşünceniz iyi hoş da bu meslekten para kazanan insanlara biraz laf çarpmışsınız sanki. :)
 
Üst