iyi paralar talep etmek lazım başlarken, o kadar ucuza ülser olmaya değmez. isg sektöründe işini iyi yapmak en nefret edilen çalışan olmak demek, ofiste bile bareti kafadan çıkarmamak lazım icabında
hepi topu 10 aylık şantiye geçmişimde 4 çok net ölümlü kazayı şans eseri kılpayı ya da hafif yaralanmalarla atlattık. üstelik bunlar benim bildiklerim sadece. hatta anlatayım tek tek, ibret olsun:
ilki aşırı rüzgarda (şu ido karaköy iskelesini batıran meşhur lodostu) ufak beşe onlar ve plywoodlar aşağıdaki araç geçişine düşmesin diye konan bir çesan (hasır çelik) parçasının üzerindeki sık dokunmuş naylon ağın, çesanı yelken gibi havalandırıp 8. kattan fırlatması. aşağıda olaydan tamamen habersiz bir ziyaretçinin 2,5 metre önüne düşürmesi. o çesan destekli ağı oraya gerdiren de şantiye tecrübelerini tek tek toplasan 200 yılı bulacak bir grup mühendisin (danışmanı, inşaatçısı, mimarı, mekanikçisi her cinsi mevcuttu ve boldu) aldığı ortak karardı. (kararı onlar almış olsa bile sorumlusu öncelikle bendim tabii ama bana sorarsanız o ekibi ben dahil komple kurşuna dizmek lazım gelirdi diktatöryel bir rejimde yaşasaydık)
ikinci olay zatürre olduğu halde, 40 derece ateşle iskeleye tırmanan sıvacının çıktıktan 15 saniye sonra 5. katta iskeleye yığılıp kalması. titremeyle beraber nöbet geçiren sıvacının apar topar iskeleden indirilmesi. neyseki şans eseri ne kendisinin ne de onu taşıyan arkadaşlarının başına bir şey gelmemesi. günlük yevmiyesinden vazgeçemediği için hasta olduğunu birkaç gün gizlemiş. ya da belki dahil olduğu taşeronun kalfası (ki bunlar aynı zamanda akraba) "bişeyin yok çık çalış" demiştir de bize sızdırmamışlardır hadiseyi, emin değilim.
üçüncü olay 130 kilo çeken bir ustanın (alüminyum doğramacı, yaş 40+) yemek paydosunda 2. kattan şen şakrak hoplaya zıplaya inerken kendi döşediği çürük kalası kırıp yerdeki arkadaşının üzerine düşmesi. (sadece ufak sıyrıklar ve basit birkaç kırıkla kurtuldu kendisi, arkadaşları bir hafta sonra olayı itiraf ettiler. kazayı takip eden iki gün en ufak bir bilgi vermediler kazayla ilgili, topluca işlerinden olmaktan korktular galiba)
son olay vince bağlanan demonte haldeki iskelelerin teker teker bağlayan halattan kurtulup aşağıda çalışan düz işçilerin etrafına düşmesi. (olay gözümün önünde olmuştu, sorumlularını mum gibi yapmıştım hey gidi hey)
bonus olay: şantiye şefinin emri üzerine (nerden baksan 20 yıllık tecrübeli mimardı bu adam) bir iskelenin kaldırılması esnasında ona bağlı bir başka iskelenin tamamen desteksiz bırakılması. farkettim. bildirdim. durdurdular. bir hafta sonra bir daha yaptılar. yine durdurdum.
"bu ne ki? sen kaza görmemişsin hiç" tipi olay: binanın arkasına yük indiren vincin hepi topu 1 metre mesafede yükü hızlandırabildiği kadar hızlandırıp sıvacıların iskelesini yatayda yarım metre içeriye göçürmesi. hala anlamıyorum, vincin ulaşabildiği maksimum mesafede o kadar ağırlığı neden bağladılar, üstüne o kısa mesafede o hıza ulaşmayı nasıl başardılar? bu olay sanırım gece saati oldu (utanç verici olan hiçbir zaman nasıl olduğunu anlattıramadım), olayı sadece vinç operatörü, sorumlu kalfa ve şantiye şefi biliyordu ben farkettiğimde. şantiye şefine söyledim görür görmez. "daha yeni mi farkettin?" diye dalga geçtiydi benle. işi bıraktım kurtuldum zaten sözüm de geçmiyordu şefe falan ama bu adamlar bi daha karşıma çıkarsa bir vesileyle bi yerde, canlarına okumazsam bana da güvenlikçi demesinler (şantiyedeki lakabım).