@Kadir ÜNAL
soğutma sularıyla ilgili yanlış anlaşılma nedir? anlamadım. eğer yukarıdaki herhangi bir mesajda sonradan düzenlemeyle çıkarılan bir metin yok ise kimse soğutma suları ile ilgili düzeltme yapmanızı gerektirecek kadar yanlış bir şey söylememiş.
evet soğutma suyu direkt santralin kalbiyle temas etmez. santralin kalbinden gelen, jeneratörü döndüren ve aynı zamanda çok hızlı serbest nötronları yavaşlatmak için kullanılan suyu soğutur. bunu da bir yoğunlaştırıcı ya da eşanjörle yapar. bunun aksini söyleyen bir yazı görmedim yukarıda. olması da abes. biz makine ya da nükleer enerji mühendisi değiliz. çevre mühendisiyiz forum tabiatı gereği. bu tür ileri teknoloji reaktör işleyişiyle ilgili detay konularda konuşmamız yanlış olur. neyse, şu haliyle gördüğünüz bahsettiğiniz o yanlış anlaşılmayı nerede gördüğünüzü gerçekten merak ediyorum. bir dahaki sefer yanlış anlaşılma düzeltecekseniz yazarından alıntıyla mesaja başlamanız daha anlaşılır olacaktır.
buna ek olarak, hiç de temin olmadım şu "mutajen domatesler" argümanınızdan. "nükleer enerji riskli" dediğimde "sen asıl domatesten kork" demek.. buna red herring derler. şu aşağıdaki sitedeki listede iki numara olarak irdelenmiş:
benim için "bir bilsen şu durum çok vahim aslında, bu durum onu geçemez" demek geçerli bir bahane mekanizması değil. açıkça belli olan şey, daha çok kâr ve artan sermaye birikimi için sürekli hayatımızda bazı alanların kuşatıldığıdır. bazı riskleri almamız gerektiğidir. bu da şu an dünya görüşümün kaldırabileceği kadar makul değil.
bir de sizin için "modern domates ve salatalıkların mutajenliğinin nükleer sızıntı cinsinden ekivaleni"ni bulmak kadar zor bir hesap olmayacaktır tabii ama bence bu soğutma operasyonları tahminden daha çok, düzgüncesinden bir hesap gerektiriyor. pompalayacakları her ton deniz suyu için daha fazla enerji gerekeceği aşikar. akdenizdeki gibi, denizin tuzluluğu arttıkça malzemelerin korozyona daha dayanıklı ya da daha kalın tasarlanmaları gerekeceği aşikar (kalın malzeme=düşük ısı transferi=> daha çok yüzey alanı ihtiyacı, bu da aşikar sanırım), düşük ısı aralıklarında çalışıldığı için su pompalamanın daha kesin-güvenilir ve daha seri yapılması gerekeceği de aşikar. ortalama bir tesise 3 yedek konacaksa belki buraya 5 yedek iletim hattı kurulacak, bu da aşikar. eğer çok dahiyane bir çözüm ya da herkesin gözünden kaçan bir avantajı keşfedilemezse, bu iş daha sıkıntılı ve kaynak gerektirecek bir macera olacak bu da aşikar. iyi de, bunu işletecek ekip de bir firma olacak, devreye alacak devreden çıkaracak (ki asıl macera bu kısmı). bu işler sonucu kar falan edecek, bu da aşikar değil mi?
peki bunların muhtemel "kar maksimizasyonu"ndan dolayı emniyet faktörlerini aşağı çekmeyecekleri ne malum? insana verilen değer konusunda sovyet rusyadan daha mı öndeyiz (sovyetlerin çok şahane olduğunu söylemedim, dengiz o kulvarda)? kriz anında operasyon yeteneğimiz japonlardan daha mı üstün (dikkat buyrun japon dedim)? mühendisliğimiz neredeyse 100 yıldır geliştirilen bir teknolojiyi çözebilecek kadar parlak mı? sahiden mi?