Üyeler Görebilir
Değerli meslektaşlarım,
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik Yeterlilik Belgesi Tebliği Taslağı 2010 yılında yayımlanmış ve Odamız tarafından bu konuda Bakanlık ile bir dizi görüşme yapılmıştır. Oda Yönetim Kurulu tarafından yapılan mücadele toprak kirliliği ile ilgili konularda çevre mühendislerinin haklarının büyük bir kısmının alınması ile sonuçlanmıştır.
Bakanlık ile yapılan görüşmeler esnasında Oda Yönetim Kurulumuz tarafından Çevre Mühendisliği mesleğinin bu yönetmelik kapsamında mutlaka koordinatör olarak görevlendirilmesi gerektiği ve hatta toprak kirliliği ile ilgili çalışma yapacak firmaların yeterlilik alabilmeleri için personellerinin en az yarısının çevre mühendisi olması gerektiği savunulmuştur. 17.06.2011 tarihinde yayımlanan tebliğ kapsamında Oda görüşümüzün büyük bir kısmının dikkate alındığını görmekteyiz. Odamız, söz konusu tebliğ ile ilgili oluşturduğu görüşü hazırlarken altı üniversitenin çevre mühendisliği bölümlerinden kapsamlı birer rapor istemiş ve bu raporları da Bakanlığa sunarak görüşünü desteklemiştir.
Çok iyi bilinmektedir ki, sanayi tesislerinde üretilen, hammadde olarak kullanılan çeşitli tehlikeli kimyasal maddelerin veya atıkların depolanmaları ve nakledilmeleri sırasında meydana gelebilecek kazalar sonucunda döküntü ve sızıntıların yanı sıra, kontrolsüz veya uygunsuz atık bertarafı ve benzeri diğer faaliyetler nedeniyle kirlenmiş (toprak ve yeraltı suyu kirliliğine maruz kalmış) sahalar ortaya çıkmaktadır. Bu sahaların sistematik bir şekilde teşhis edilmesi, kayıt altına alınması, değerlendirilmesi, temizleme gerektirip gerektirmediklerinin belirlenmesi ve temizlenmesi gereken kirlenmiş sahaların hangi yöntemlerle ve hangi kriterlere göre, ne dereceye kadar temizlenmesi gerektiğinin tespit edilmesi ve raporlanması, ayrıca temizleme çalışmalarının yapılması gibi hususlar çevre ve insan sağlığı açısından önem arz eden teknik süreçlerdir.
Bu süreçlerin amacına uygun olarak yürütülebilmesi için gerekli bilgi birikimi ve bilimsel altyapı (örneğin, kirleticilerin toprak ve yüzey/yeraltı suyu ortamlarındaki davranışları, maruz kaldıkları fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçler ile bu süreçleri baz alan arıtım teknolojilerinin kullanımı ve geliştirilmesi gibi konular) bütünüyle sadece Çevre Mühendisliği eğitiminin ana konuları arasında yer almaktadır. Diğer meslek dalları bu konular ile ilgili bir kısım bilgi sahibi olsalar da konunun tamamına hakim olmaları aldıkları eğitim gereği beklenemez. Dolayısıyla, kirlenmiş sahaların Toprak Kirliliği Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Kaynaklara Dair Yönetmelikte belirtildiği şekilde entegre bir biçimde yürütülmesinde her aşamada (özellikle kirliliğin karakterize edilmesi, risk bazlı değerlendirilmesi ve temizlenmesi aşamalarında) Çevre Mühendisleri'nin rolü ve katkıları kaçınılmaz olacaktır. Kirlenmiş sahaların temizlenmesine dair projelerde diğer meslek gruplarının da önemli katkılar yapacağı bilinmekle birlikte, Çevre Mühendislerinin bu tür projelerde, proje koordinatörü olarak yer almaları önem arz etmektedir. 17 Haziran 2011 tarihinde yayımlanan tebliğde proje koordinatörlüğü için çevre mühendisliği bölümlerinde lisansüstü eğitim almış olmak şartı eklenmiş ve ayrıca diğer mesleklere bu konuda lisansüstü eğitimi olsa bile konu ile ilgili altı yıl deneyim şartı konulmuştur. Çevre mühendislerine ise deneyim şartı üç yıl ile sınırlı tutulmuştur.
Toprak Kirliliği Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Kaynaklara Dair Yönetmeliğin Taslak Yeterlilik Belgesi Tebliği'nde yer alan ve yeterlilik belgesi başvurularında aranacak koşulları belirleyen Madde 5'in a) fıkrasında, Çevre Mühendisliği alanında uzmanlığa sahip elemanların aynı fıkrada geçen diğer meslek grupları ile benzer şekilde değerlendirildiği ve aranan tecrübe için meslek gruplarının yukarda belirtilen çerçevede eğitim alt yapılarındaki farklılığın göz ardı edildiği görülmektedir. Halbuki yayımlanan tebliğde kısmen de olsa bu hatadan dönülmüş, toprak kirliliği ile ilgili çalışacak firmalarda çevre mühendisi çalıştırma zorunluluğu getirilmiştir.
Odamız taslak hakkında hazırladığı görüşte diğer meslek gruplarının eğitim programları karşılaştırıldığında, Çevre Mühendisliği mezunlarının diğer meslek gruplarından daha farklı bir şekilde değerlendirilmeleri gerektiğini defaten bildirmiştir. Öyle ki, Türkiye'deki Çevre Mühendisliği Bölümleri'nin çoğunluğunda toprak kirliliği, yer altı suyu kirliliği dersleri zorunlu olarak okutulmakta, yönetmelik kapsamındaki faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli bilgi birikiminin sağlandığı çok çeşitli zorunlu ve seçmeli dersler yer almaktadır.
Odamız, yıllarca kaybettiğimiz mesleki haklarımızın tamamını alana dek mücadele etmeye devam edecektir.
Saygılarımızla,
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
Taslak tebliğ metni aşağıdaki linkte mevcuttur.
Yayımlanan tebliğ metni aşağıdaki linkte mevcuttur.
Tebliğ hakkında Oda görüşümüz aşağıdaki linkte mevcuttur.
Odamız tarafından Üniversitelerden alınan görüşler aşağıdaki linklerde mevcuttur.
ODTÜ
19 Mayıs Üniversitesi
Akdeniz Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi
Namık Kemal Üniversitesi
ALINTI:
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik Yeterlilik Belgesi Tebliği Taslağı 2010 yılında yayımlanmış ve Odamız tarafından bu konuda Bakanlık ile bir dizi görüşme yapılmıştır. Oda Yönetim Kurulu tarafından yapılan mücadele toprak kirliliği ile ilgili konularda çevre mühendislerinin haklarının büyük bir kısmının alınması ile sonuçlanmıştır.
Bakanlık ile yapılan görüşmeler esnasında Oda Yönetim Kurulumuz tarafından Çevre Mühendisliği mesleğinin bu yönetmelik kapsamında mutlaka koordinatör olarak görevlendirilmesi gerektiği ve hatta toprak kirliliği ile ilgili çalışma yapacak firmaların yeterlilik alabilmeleri için personellerinin en az yarısının çevre mühendisi olması gerektiği savunulmuştur. 17.06.2011 tarihinde yayımlanan tebliğ kapsamında Oda görüşümüzün büyük bir kısmının dikkate alındığını görmekteyiz. Odamız, söz konusu tebliğ ile ilgili oluşturduğu görüşü hazırlarken altı üniversitenin çevre mühendisliği bölümlerinden kapsamlı birer rapor istemiş ve bu raporları da Bakanlığa sunarak görüşünü desteklemiştir.
Çok iyi bilinmektedir ki, sanayi tesislerinde üretilen, hammadde olarak kullanılan çeşitli tehlikeli kimyasal maddelerin veya atıkların depolanmaları ve nakledilmeleri sırasında meydana gelebilecek kazalar sonucunda döküntü ve sızıntıların yanı sıra, kontrolsüz veya uygunsuz atık bertarafı ve benzeri diğer faaliyetler nedeniyle kirlenmiş (toprak ve yeraltı suyu kirliliğine maruz kalmış) sahalar ortaya çıkmaktadır. Bu sahaların sistematik bir şekilde teşhis edilmesi, kayıt altına alınması, değerlendirilmesi, temizleme gerektirip gerektirmediklerinin belirlenmesi ve temizlenmesi gereken kirlenmiş sahaların hangi yöntemlerle ve hangi kriterlere göre, ne dereceye kadar temizlenmesi gerektiğinin tespit edilmesi ve raporlanması, ayrıca temizleme çalışmalarının yapılması gibi hususlar çevre ve insan sağlığı açısından önem arz eden teknik süreçlerdir.
Bu süreçlerin amacına uygun olarak yürütülebilmesi için gerekli bilgi birikimi ve bilimsel altyapı (örneğin, kirleticilerin toprak ve yüzey/yeraltı suyu ortamlarındaki davranışları, maruz kaldıkları fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçler ile bu süreçleri baz alan arıtım teknolojilerinin kullanımı ve geliştirilmesi gibi konular) bütünüyle sadece Çevre Mühendisliği eğitiminin ana konuları arasında yer almaktadır. Diğer meslek dalları bu konular ile ilgili bir kısım bilgi sahibi olsalar da konunun tamamına hakim olmaları aldıkları eğitim gereği beklenemez. Dolayısıyla, kirlenmiş sahaların Toprak Kirliliği Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Kaynaklara Dair Yönetmelikte belirtildiği şekilde entegre bir biçimde yürütülmesinde her aşamada (özellikle kirliliğin karakterize edilmesi, risk bazlı değerlendirilmesi ve temizlenmesi aşamalarında) Çevre Mühendisleri'nin rolü ve katkıları kaçınılmaz olacaktır. Kirlenmiş sahaların temizlenmesine dair projelerde diğer meslek gruplarının da önemli katkılar yapacağı bilinmekle birlikte, Çevre Mühendislerinin bu tür projelerde, proje koordinatörü olarak yer almaları önem arz etmektedir. 17 Haziran 2011 tarihinde yayımlanan tebliğde proje koordinatörlüğü için çevre mühendisliği bölümlerinde lisansüstü eğitim almış olmak şartı eklenmiş ve ayrıca diğer mesleklere bu konuda lisansüstü eğitimi olsa bile konu ile ilgili altı yıl deneyim şartı konulmuştur. Çevre mühendislerine ise deneyim şartı üç yıl ile sınırlı tutulmuştur.
Toprak Kirliliği Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Kaynaklara Dair Yönetmeliğin Taslak Yeterlilik Belgesi Tebliği'nde yer alan ve yeterlilik belgesi başvurularında aranacak koşulları belirleyen Madde 5'in a) fıkrasında, Çevre Mühendisliği alanında uzmanlığa sahip elemanların aynı fıkrada geçen diğer meslek grupları ile benzer şekilde değerlendirildiği ve aranan tecrübe için meslek gruplarının yukarda belirtilen çerçevede eğitim alt yapılarındaki farklılığın göz ardı edildiği görülmektedir. Halbuki yayımlanan tebliğde kısmen de olsa bu hatadan dönülmüş, toprak kirliliği ile ilgili çalışacak firmalarda çevre mühendisi çalıştırma zorunluluğu getirilmiştir.
Odamız taslak hakkında hazırladığı görüşte diğer meslek gruplarının eğitim programları karşılaştırıldığında, Çevre Mühendisliği mezunlarının diğer meslek gruplarından daha farklı bir şekilde değerlendirilmeleri gerektiğini defaten bildirmiştir. Öyle ki, Türkiye'deki Çevre Mühendisliği Bölümleri'nin çoğunluğunda toprak kirliliği, yer altı suyu kirliliği dersleri zorunlu olarak okutulmakta, yönetmelik kapsamındaki faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli bilgi birikiminin sağlandığı çok çeşitli zorunlu ve seçmeli dersler yer almaktadır.
Odamız, yıllarca kaybettiğimiz mesleki haklarımızın tamamını alana dek mücadele etmeye devam edecektir.
Saygılarımızla,
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
Taslak tebliğ metni aşağıdaki linkte mevcuttur.
Yayımlanan tebliğ metni aşağıdaki linkte mevcuttur.
Tebliğ hakkında Oda görüşümüz aşağıdaki linkte mevcuttur.
Odamız tarafından Üniversitelerden alınan görüşler aşağıdaki linklerde mevcuttur.
ODTÜ
19 Mayıs Üniversitesi
Akdeniz Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi
Namık Kemal Üniversitesi
ALINTI: