• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Endüstride Ozon Uygulamaları..

Murat Erdem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Aralık 2008
Suların Dezenfeksiyonu

İçme Suları
Ozonun içme sularında kullanım amaçları
İstenmeyen tat, koku ve rengin giderilmesi
Sulardan ağır metallerin giderilmesi
Suların dezenfeksiyonu
Dezenfektanların yan ürünlerinin giderilmesi
Doğal organik maddelerin, ozonla oksidasyonları sonucu biyolojik olarak bozunma oranlarının yükseltilmesi.

Geçen 15 yıl içinde ozonlamanın koagülasyon, flokülasyon, ve katı sıvı ayrımındaki etkileri üzerinde çalışma ve bunlara bağlı uygulamalar, önemli ölçüde artmıştır. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa'da bazı ülkelerde, ozon ile ilgili çalışmalar oldukça büyük boyutlara ulaşmıştır. Avrupa’ya nazaran Amerika'da, yakın tarihlerde içme sularının dezenfeksiyonu, dezenfeksiyon artıkları ve dezenfektan yan ürünleri ile ilgili yasal düzenlemelerindeki değişiklikle birlikte ozon kullanımı artmıştır.

Tat ve Koku Giderimi
Sulardaki koku ve tat kaynağı ya tabii olarak bulunan organik maddelerden ya da sentetik organik bileşiklerden meydana gelmektedir. Bitkilerin çürümeleri, bakteriyel metabolik işlemlerle yüzey sularında tadın bozulmasına sebep olmaktadır. Ozon bu bileşikleri okside ettiğinden suyun tadında hissedilir derecede düzelmeye sebep olur. Yeraltı ve yüzeysel sulardaki tat ve koku kaynaklarından birisi olan hidrojen sülfit de ozonlama ile sülfat anyonuna okside olması, suyun tat ve kokusunda iyileşmeye neden olur. Koku özelliği, yüksek elektron dansiteli sülfit, amin ve olefin gibi fonksiyonel grup maddelerle birlikte meydana gelmektedir. Ozon bu fonksiyonel grupları, kokusuz olan oksijenli gruplara okside etmektedir. Örneğin, dimethyl sulfide, dimethyl sulfoxide e; trialkyl aminler N-oxidelere okside edilir. Sülfid iyonlarına nazaran organik sülfidlerin sulfones, sulfoxides ve sulfonik asitlere oksidasyonu daha yavaş gerçekleşir. Ozonlamanın devamı halinde bu moleküllerin organik karbon bağları okside olacaktır. Koku giderimiyle ilgili ozon jeneratörü kullanan başlıca sanayi kolları; süt ve süt ürünleri işletmeleri, ilaç fabrikaları, balık işleme fabrikaları, kauçuk fabrikaları, yağ fabrikaları, kağıt ve kimyasal madde fabrikalarıdır.

Renk Giderimi
Yüzeysel sular genellikle bünyelerinde doğal olarak bulunan humik, fulvik, tannik asitler gibi organik maddelerle renklenirler. Bu tip bileşikler, bitkisel maddelerin parçalanmasından ve genellikle fenol benzeri bileşiklerin birikimi sonucu meydana gelir. Bu tip renk değişikliklerine neden olan çeşitli konjuge çift bağlı bileşikler, ozon oksidasyonu yoluyla kolaylıkla giderilebilirler. Sadece bir çift bağın parçalanması, genellikle molekülün renk özelliklerini bozmaya yeterlidir. Göl sularında renk gidermek için gerekli ozon doz seviyesi genellikle 2 - 4 mg/lt'dir.

Bulanıklık Giderimi
Sulardaki bulanıklık, kimyasal oksidasyon ve elektrik nötralizasyonu ile birlikte uygulanan ozonlama suretiyle giderilebilir. Bulanıklığa neden olan kolloidal partiküller, negatif yüklü partiküller halinde erimemiş şekilde bulunurlar. Bu partiküller öncelikle ozon ile nötralize olur, daha sonra yüzeylerinde meydana gelen organik materyalin oksidasyonu ile ozon, diğer kolloidal maddeleri de tahrip eder.

Metallerin Uzaklaştırılması
Su tesislerinde, suda iyon halinde bulunan demir ve manganın en düşük miktarlara indirilmesi amacıyla ozon ticari olarak kullanılmaktadır. Ozonlama ile oksidasyon sonucu kolaylıkla oksitlenerek sudan uzaklaştırılabilen demire nazaran manganın oksitlenmesi, daha zordur. Ozonlama sonunda mangan, aşağıdaki reaksiyonlar doğrultusunda +2 halinden +4 haline yükseltgenir ve mangandioksit formunda çökelir. Bu reaksiyonlara göre, 1 mg/lt Mn (II) ın giderilmesi için gerekli ozon (O3) miktarı teorik olarak 0.87 mg/lt dir. Pratikte ise gerekli ozon miktarı, suyun pH'ı , ozonun temas süresi, sudaki organik madde miktarı gibi bazı parametrelere bağlı olarak değişir. Endüstrideki uygulamalarda genel fikir vermesi açısından O3 /Mn2+ oranının 1- 5 mg O3 /mg Mn2+ olduğu söylenebilir. Renkli bir suda (50 Hazen derecesi) ise bu seviye 2 - 4 mg O3 /lt ye ulaşabilir. Bu tip bir işlem için gerekli reaksiyon süresi ise 2-6 dakika arasında değişebilir.

1 mg manganın Mn(II) oksitlenmesi için gerekli oksidanlar;
Klordioksit (C1O2) 2.5 mg/lt Potasyum permanganat (KMnO4) 1.9 mg/lt Ozon (O3) 0.87 mg/lt. Sulardan demir giderilmesi, mangana oranla daha kolaydır. Demir, suların yeryüzüne çıkışında +2 formda olup, kolaylıkla +3 formuna oksitlenmekte ve demir III hidroksit halinde çöker hale gelmektedir. 1 mg demir +2 nin giderilmesi için, 0.43 mg ozona ihtiyaç vardır. Demirin oksitlenmesi ile ilgili reaksiyonlar; Kirli sulardan filtrasyon ve ozon oksidasyonu vasıtasıyla giderilmesi mümkün olan diğer ağır metaller ise serium, kurşun, gümüş, kadmiyum, civa ve nikeldir. Bir çok ağır metaller daha az eriyebilir, daha yüksek oksidasyon durumunda ve insoluble oksid veya hidroksit şeklinde okside olurlar. Bunlar da dinlendirme veya filtrasyonla ya da her ikisi birlikte uygulanarak giderilebilirler.

Ozonun Bakteri ve Virüsler Üzerinde Dezenfeksiyon Etkisi
Bakteriler
Ozon, oksidasyon gücü çok yüksek olan bir gaz ve bilinen en kuvvetli dezenfektandır. Yüksek oksidasyon kuvveti, ozonun bakterilerin tahribatında tam etkin bir rol oynamasına sebep olur. Ozon dezenfeksiyonu, mikrop hücresini eriterek (lysing) veya hücre zarını yırtarak meydana gelir. Yaygın bir dezenfektan olan klor ise hücre zarından girerek mikrop enzimlerini inaktive eder. Ozonun bakterisit etkisi; suyun kirliliği, suda çözünmüş madde miktarı, pH, suyun sıcaklığı ve temas süresi gibi bazı etkileşimlere bağlıdır. Ozonla suyun takriben 4 - 10 dakikalık teması,dezenfeksiyonu sağlar. Yaklaşık 0.1 - 0.5 mg/lt ozon, hemen hemen tüm bakterileri öldürür. Ozonun dezenfeksiyon süresi, aynı şartlar altında klorunkinden 3125 defa daha fazladır. Spor kist ve virüslere karşı klordan daha etkilidir.

Bakteri içeren sular hemen daima erimiş organik maddeleri de içermektedir ki bu maddeler de bir miktar ozon tüketirler. Çok nadir hallerde inorganik maddelere dahi ozon gerekebilir. Başlangıçta yeterli miktarda ozon verildiğinde dezenfeksiyon sürati nisbeten yavaşlar. Organik madde içeren suya ozon verildiğinde ozon öncelikle sudaki cansız organik maddelerle reaksiyona girer. Bu arada bakterilerin ancak bir kısmını öldürür. Organik maddelerle reaksiyon bitince bakterileri öldürme oranı süratle artar. Bu yüzden, filtre edilmiş ve granül-aktive karbondan geçirilmiş sularda dezenfeksiyon için gerekli olan ozon miktarı, işlem görmemiş sulara nazaran daha azdır.

Virüsler
Virüsler son derece küçük boyutlarıyla parazitik bir biyolojik yapılar grubu oluşturmaktadırlar. Virüslerin, bakteri filtreleri ile tutulmaları mümkün olmadığı gibi santrifüjle çökeltilmeleri de mümkün olmamaktadır. Örneğin; en küçük bakteri grubundan birisi olan Thiobacillus thermophilus (spores) 0.5 x 0.9 mikron (1 mikron: 0.001mm) boyutunda iken virüslerin boyutları ise 0.008 - 0.12 mikrona kadar inebilmektedir. Virüs hastalıklarının yayılmasında, suların virüslerle kirlenmesinin büyük payı olduğu kesindir. Mevcut su arıtma yöntemleri, virüslerin su şebekesine taşınmasını engellemede etkili olmayabilir. Bu güne kadar tespit edilmiş 100 farklı bağırsak virüsü vardır ve bunların tamamı insanlar için patojeniktir. Virüslerin atık sulardaki konsantrasyonu 10.000 - 100.000 ad/lt'ye kadar ulaşabilir ve virüsler suda ve toprakta aylarca kalabilirler. Bazen tek bir bulaşıcı birimin sindirim yoluyla alınması, infeksiyonu şüpheli insanlara taşıyabilir. Bir çok olayda Viral hepatit A salgınları sulardan ve bir çoğu, kanalizasyonla kirlenmiş sularda büyüyen kabukluların yenmesinden kaynaklanmaktadır. İçme suyu şebekesinin emniyetini değerlendirmek için klasik indikatör olarak kullanılan bakteriler, çevresel faktörlere ve su, atıksu arıtma proseslerine, virüslerden daha az dayanıklıdırlar. Sonuç olarak suda bulunabilecek bağırsak virüsleri, bakteriyel kirlilik bakımından çok az veya hiç belirti göstermezler.

Dünya Sağlık Teşkilatı'nın 1979 yılında yayınlanan bir raporunda (SU, ATIKSU VE TOPRAKTA İNSAN VİRÜSLERİ WHO Scientific Group Technical Report Series 639 Geneva, 1979) virüsler ve virüslerin su ve atık sulardan uzaklaştırılma yöntemleri incelenmiştir. Raporda yer alan öneriler arasında arıtımla ilgili olarak: Bir çok bağırsak virüsünün, kirlilik indikatörü olarak kullanılan bakterilere nazaran arıtım sistemlerine karşı daha dayanıklı oldukları vurgulanmış, ve arıtım prosesleri dizayn edilirken, sadece bakteri değil, virüs uzaklaştırma veya etkisiz hale getirme etkinliği kanıtlanmış metodlara da yer verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Önerilen dezenfeksiyon dozları ise; 30 - 60 dakika temas süresi için 0.5 mg/lt serbest kalıcı klor veya 4 dakikalık temas süresi için 0.2 - 0.4 mg/lt kalıcı ozondur. Ozonlanmış sularda hijyenik açıdan su kalitesi, otomatik redox ölçümü sayesinde kontrol edilir. Normal suyun redox potansiyeli +240 - +250 civarındadır. Ozonlanmış suyun redox potansiyeli +900 - 950 mVa ayarlanır. Suyun redox potansiyel değeri bu değerin altına indiğinde, sistem suyun tüketime verilmesini engeller.

Nitrik ve Amonyak
Sularda bazı bakteriyolojik faaliyetler sonucu veya doğal olarak bulunabilen nitrit , ozon ile kolaylıkla okside olarak nitrata dönüşürken, amonyağın ozonla oksidasyon sonucu giderilmesi oldukça zordur. Bir sulu solüsyondaki amonyağın oksidasyonu, sistemin pH'ına ve diğer oxide olabilir maddelerin varlığına bağlıdır. Atık sularda bulunan organik maddelerin reaksiyon kinetiği; ozon ve amonyak arasındaki reaksiyon hızından daha büyük olduğundan, suda eğer ozon-reaktif organikler mevcut ise amonyağın okside olması oldukça güçtür. Amonyağın ozon ile oksidasyonunda pH'ın rolü önemlidir. Reaksiyon dengesi, pH'ı 7- 9 dan fazla olan sularda serbest amonyağa doğru saptığından, belirli bir oksidasyon gözlenir. Amonyak ozon ile oksitlendiğinde, önce nitrite daha sonra nitrata yükseltgenir. Gerekli ortam sağlandığında, amonyağın önce nitrit daha sonra nitrata dönüşmesi için gerekli ozon miktarı; 1gr amonyak için 3.05 gr O3 dur. Aşağıdaki formüle göre 1 mg nitritin nitrata yükseltgenmesi için gerekli ozon, stokiometrik olarak 1.04 mg dır.

Cyanide Giderimi
Siyanid (Cyanide), siyanat (cyanate) ve tiyosayanat (thiocyanade) gibi nitrojen anyonları, ozonla kolaylıkla okside olurlar. Zehirli siyanit iyonları aşağıdaki formüle göre ozon ile oksidasyon sonucu daha az zehirli siyanat iyonlarına okside olurlar. Düşük veya yüksek pH larda, siyanat iyonları, karbondioksit (CO2) ve nitrojen oluşturmak üzere hidrolize olurlar. Cyanide'ın ozon oksidasyonu; ticarette metal cilalama altın ocakları ve boya endüstrisinde kullanılan suların işlemlerinde kullanılır.

Organik Maddeler
İçme sularında 700 den fazla organik madde tespit edilmiştir. Bunların hepsi ozon ile aynı süratle yok olmaz. Bazı klorlu hidrokarbonlar ise ozonla okside olamazlar. Ozonla kolaylıkla okside olabilen maddeler; fenolikler, deterjanlar, pestisitler, kimyasal artıklar, humik asit, aromatik bileşikler, protein ve amino asitlerdir.

Deterjanlar
Organik deterjanlar başlıca üç grupta incelenmektedir.
Linear alkyl sulfonates
Linear alkylbenzene sulfonates
Aliphatic quaternary amino compound

Evlerde kullanılan deterjanlar genellikle ilk iki kategorideki deterjan tipine girmektedir. Biyolojik olarak parçalanabilen deterjanlar, atık işleme tesislerinde veya nehir ve akarsularda yeterli zaman verildiğinde parçalanır. Ancak ham su kaynaklarının çoğunun zaman zaman deterjanlar veya deterjanların kısmi parçalanmış yan ürünleri tarafından kirletildiği saptanmıştır. Bu bileşiklerin aromatik grup içeren tipleri ozon ile kolaylıkla okside olabilirken, aliphatic maddeler daha az reaktiftir. Örneğin sulfonic asit içeren aromatik bileşiklerin, sulfonic asit içermeyen türlerine göre ozonlama ile daha az oranda okside olduğu saptanmıştır. Suda erimiş organik kirliliklerin ozon ile kısmen oksidasyonu sonu polar bileşikler meydana gelir. Alum, ferric hidroksit, CaCO3 gibi maddelerle koagülasyon suretiyle organik kirliliklerin giderilmesi geniş çapta organiklerin polaritesine bağlıdır. Yapılan denemelerde, organik bileşiklerin bulunduğu saf sulu çözeltide yaptığı denemede pH 3-7 arasında iken 1 kg. COD nin giderilmesi için 1.2 kg ozonun gerekli olduğu saptanmıştır. Diğer yandan daha kirli atık sularda, 1 kg COD nin giderilmesi için 2-5 kg ozona ihtiyaç duyulmuştur.

Organik maddeler, giderilmeleri aşamasında THM oluşumuna yol açtıklarından dikkatle incelenmelidir. Günümüzde şebeke sularının arıtılmasında vazgeçilmez yöntem olan klor, organik madde miktarının yüksek olduğu sularda THM oluşumuna yol açmaktadır. Kararsız bir yapısı olan ozonun, şebeke sularında kalıcı dezenfeksiyonu sağlayamaması, şebeke sularında ozonun tek dezenfeksiyon yöntemi olmasını engellemektedir. Ancak ozonun organik maddeleri okside edici özelliği, bu tip şebeke sularında ozonla klorun birlikte kullanılmasını yararlı kılmaktadır. Ozonlanarak organik madde miktarı düşürülen sular, şebekede kalıcı emniyet için klorlandığında THM oluşumu önemli ölçüde engellenmiş olacaktır. Diğer yandan ozonlanmış sularda bulunabilen eser miktardaki organik materyaller kimyasal olarak klor ile reaksiyona girerek trihalometanları (THMs) meydana getirirler. Bu bileşikler kanserojen olup, EPA tarafından miktarlarının 0.1 ppm den daha fazla olmaması istenmektedir. Amerika'da 80 ayrı şehirde ozonlama suretiyle dezenfekte edilen içme sularında yapılan incelemelerde, iki şehrin içme suyunda eser miktarda THMs tespit edilmiştir. Yine önce ozonlama daha sonra klorlama yoluyla dezenfekte edilen Michigan gölü sularında da eser miktarda THMs'a rastlanmıştır. Ozonla dezenfekte edilen kaynak sularında ise THMs'a rastlanmamıştır. Sularda tabii olarak bulunan humik, tannik ve fulvik asitler organik THM'ların habercileridir. Yüksek pH ve yüksek klor seviyesi THM oluşumunu arttırır. Endüstride ozonla organik madde giderimi elektronik sanayiinde de kullanılmaktadır. Elektronik komponentlerin yüzeylerinde bulunan organik maddeler, içinde 0.5 – 2 mg/lt ozon bakiyesi olan damıtık sulara batırılarak giderilmektedir.


Pestisitler
Tarımda kaçınılmaz olarak kullanılan pestisitleri yapılarına göre aşağıdaki şekilde gruplandırmak mümkündür.

Organik fosforlu ve karbonatlı pestisitler
Organik klorlu pestisitler

Birinci gruptaki pestisitler, sularda en yaygın rastlanabilen pestisitlerdir. Ancak bu gruptaki pestisitlerin suda çözünebilir özellikte oluşu ve ayrıca hızlı hidrolize olabilmeleri nedeniyle, sulu ortamlarda yarı ömürleri bir kaç hafta gibi oldukça kısadır. İkinci gruptaki organik klorlu pestisitler ise, doğada en yaygın olarak kullanılmış olan ve kalıcı özellikleri nedeniyle de çevrede birikim yapan grubu meydana getirirler. DDT, Dieldrin ve endrin gibi organik klorlu pestisitler yüzey sularında en sık bulunan pestisitlerdir. Çoğunlukla yeraltı ve taban sularına geçerler. Pestisitler, ozon ile verdikleri reaksiyona göre geniş farklılıklar gösterirler. Phosalone ve aldrin az miktarda ozon ile kolaylıkla okside olurlar. Malathion ve parathion da ozon ile kolaylıkla oksitlenebilen iki pestisittir. Ancak oluşan ara ürünler, toksik olabilir.
Diğer yandan dieldrin, chlordane, lindane, DDT, PCBs, PCP ve endosulfan, normal ozonlama şartlarında O3 ile düşük seviyelerde oksitlenirler.

Kaynak ve Maden Suyu Şişeleme Tesislerinde Ozon Uygulaması
Ambalajlanmış su sektöründe dezenfeksiyon yöntemi seçilirken gözönüne alınması gereken sadece suyun dezenfeksiyonu değildir. Kaldı ki şişelenecek sular kaynak suyu olduğu için aslında problemsiz sulardır. Ancak içerisinde canlı olmayan su bulunmayacağı ve dolum yapılacak ortamın ve kullanılacak şişe ve kapakların da steril olamayacağı düşünüldüğünde, ozonlama ile dezenfeksiyon; tüm bu dezavantajları da ortadan kaldıracak yöntemdir. Ozon gazının, şişelenmiş suyun içerisinde konsantrasyonuna bağlı olarak belirli bir süre kalması, hem suyun dezenfeksiyonunu sağlaması hem de şişe ve kapaklardan da gelen kirlilikleri yok etmesi açısından önemli bir avantajdır. Böylece kapağı açılmadığı sürece su, steril kalacaktır. Belirli süre sonunda hiç bir artık bırakmadan ana hammaddesi olan oksijene dönüşen ozon gazı, bu özelliğinden dolayı su dolum tesislerinde, öncelikle tercih edilen etkili bir dezenfeksiyon yöntemidir. İlaç sanayiinde deiyonize su sistemlerinin sterilizasyonu, ozon bakiye işlemi uygulanarak yapılır. Bu tip su sirkülasyonlarında residual ozon konsantrasyonu > 0.3 ppm olarak uygulanır. İlaç konmadan önce ozon bakiyesi GAC reaksiyonu ile veya UV radyasyonu ile 1 saniye temas ettirerek giderilir.

Gıda Endüstrisinde Ozon Uygulaması
Gıda endüstrisinde doğrudan gıda ile temas eden veya dolaylı olarak gıdaların işlenmeleri sırasında kullanılan (meyve sebzelerin yıkama suyu, kullanma suyu v.b) suların bakteriyolojik dezefeksiyonu ve kimyasal arıtımında ozonlama başarı ile uygulanmaktadır. Gıda endüstrisinde kullanılan cam kavanozların ürün dolumundan önce ozonlu su püskürtülerek yıkanmasının, bakteriyolojik kirlilikleri önemli ölçüde engellediği görülmüştür. Meşrubat ve bira sanayiinde suyun bünyesinde bulunan demir ve manganın giderilmesi ürün kalitesi açısından büyük önem taşır. Gıdalara ilave edilen sulardaki demir ve mangan miktarının 0.1 mg/lt yi aşmaması istenir. Demir ve manganın ozonlama yöntemiyle giderildiği durumlarda, ozonlu suyun gıdalarla teması genellikle istenmediğinden, dezenfeksiyon işlemi bittiğinde ozonun tümü, bir karbon filtresi yardımıyla alınmaktadır.

Endüstriyel Atık Suların Kontrolü, Dezenfeksiyonu ve Atık Su Arıtımında Ozon Uygulaması
Biyolojik olarak parçalanamayan endüstri atıkları, ozon işlemi ile parçalanır duruma getirilmektedir. İlk endüstriyel ozon atık su uygulanması, uçaklardan boyaların çıkarılmasında kullanılan solüsyonlardaki phenol ve cyanide'in oksidasyonudur. Ozon ile phenol oksidasyonu uygulamaları, kağıt fabrikalarında, kok kömürü işletmelerinde, yağ rafinerisinde ve diğer thermoplastik reçine üretiminde kullanılmaktadır. Ozonun diğer bir kullanım sahası, cyanide içeren atıklardan cyanide'in okside edilerek toksik olmayan cyanide iyonu elde etmek ve bunu takiben bu iyonu CO2 ve nitrat anyonlarına dönüştürmektir. Ozon bu suretle cyanide içeren boya maddeleri, fotoğraf ve maden atıklarının işleminde kullanılmaktadır. Bu işlemlerde diğer ağır metallerin redüksiyonu da meydana gelir. Ozon ve UV radyasyonu kombinasyonu, demir-cyanide komplekslerini ve glysine palmitik asit, glycerol, ethanol ve asetik asit gibi diğer bileşiklerin de tahrip edilmesinde kullanılır. Diğer yandan tabii boya etkinliği gösteren tanninler ve ham kağıt maddelerindeki renkler veya diğer sentetik renkler ve organik boyaların renkleri de ozon ile giderilmektedir.

Ozonun flotasyonu kolaylaştırma özelliği, sudaki katı maddelerin uzaklaştırılmasında etkin rol oynar. Sularda tabii olarak bulunan demir (Ferro) iyonu, ozon ile ferric duruma okside edilir. Ferric katyon, solüsyondan koagülant ferric hidroksit olarak çökelir. Sudaki herhangi bir süspanse katı madde, ferric hidroksit ile koagüle olur ve sonuçta hava veya oksijen gibi taşıyıcı gaz vasıtasıyla ozon kontak tankının su yüzeyinde bir matrix tabaka oluşturur. Bu katı maddelerden meydana gelen tabaka ve ferric hidroksit ozon kontak tankının yüzeyinde bir köpük oluşturur. Bu tabakanın yüzeyden kolaylıkla alınabilir özellikte olması, filtreleme masraflarını minimuma inmesini sağlar. Arıtma işlemlerinde ozonun klora nazaran bir avantajı da suyun pH'ını değiştirmemesidir. Ozonun en geniş çapta kullanıldığı sahalardan birisi de, ikinci derecede veya biyolojik olarak işlem görmüş atık suların dezenfeksiyonudur. Ozon, büyük rezervuarlara veya içinde canlıların bulunabileceği yerlere akan atık suların temizlenmesinde geniş çapta kullanılmaktadır. Bu tür sularda klora nazaran ozon ile dezenfeksiyonun avantajları; ozon bütün virüsleri klordan daha etkin şekilde ortadan kaldırdığı gibi, sularda yaşayan canlıların klordan büyük zarar görmesinin aksine, ozonlama ile suyun bir yandan da oksijence zenginleşmesi sağlandığından, suların doğal dengesinin korunmasıdır. Ozon bu tip sular için bir yandan etkili dezenfeksiyon sağlarken diğer taraftan da rengi ve bulanıklığı giderir, kimyasal oksijen ihtiyacını azaltır.

Genellikle ilk kimyasal arıtımla biyolojik arıtım arasında kullanılmaktadır. Bu şekildeki uygulamalarda gerekli miktar, 50 mg/lt ile 300-350 mg/lt'dir. Bazı durumlarda bu miktarın 500 mg/lt'ye yükseldiği de görülmüştür. Eğer ozon kullanımı iki aşamada gerçekleşiyor ve iki biyolojik arıtım öncesinde uygulanıyorsa, gerekli miktar, 150 - 200 mg/lt'ye düşmektedir. Ozonla arıtımdan öncelikle beklenen karbon çift bağlarının kırılmasıdır. Diğer yandan bu aşamada kısmi flokülasyon ve biyolojik arıtım yükünün azaltılması gibi avantajları da vardır. İlk kimyasal arıtım sonrası ve biyolojik arıtım öncesi ozonlama kullanıldığında KOI miktarında % 40 - 50 oranında düşme kaydedilmiştir. Diğer yandan ozon kullanımının avantajları arasında; kullanılan kimyasal sarf malzemenin miktarında % 25 azalma ve çamur miktarında % 15 azalma görülmüştür. Bunun yanında, tekstilde kullanılan su miktarlarının oldukça fazla oluşu ozonlama ile arıtımda yatırım maliyetinin yüksek oluşu dezavantajını getirmektedir. Kullanılan boyaların ve kimyasalların tipine bağlı olarak değişmekle birlikte örneğin, 2000 ton/gün su kullanan bir işletmede iyimser bir yaklaşımla 8 kg/saat ozon ihtiyacından söz edilebilir.
 
ozon içme suyuna daha doğrusu şişeleme yapan tesislerde suya raf ömrünün artırılması amacıyla da verilmektedir.
 
Üst