ÖZET
Hidrolik yağlar günümüzde endüstrinin birçok alanında güç iletim sistemlerinde geniş kullanım alanı bulmuştur. Bu nedenden dolayı kullanılan sisteme göre uygun yağın seçilebilmesi için hidrolik yağların ana fonksiyonlarının bilinmesi ve buna bağlı olarak da sıkıştırılabilirlik ve güç iletimi, havayı uzaklaştırma, köpüklenme, viskozite, akma noktası gibi özelliklerin ele alınması gerekmektedir. Çalışma koşullarına uygun yağın seçilebilmesi için hidrolik yağlarda bulunan aşınma önleyici, korozyon önleyici, suyu uzaklaştırıcı katıkların nasıl çalıştıkları bilinmelidir. Ayrıca seçim sırasında ISO viskozite sınıfları, ekipmana göre viskozite seçimi, viskozite seçim tablosunun kullanılması ile çevre ve işgüvenliğine uygun hidrolik yağların sahip olması gereken özellikler de büyük önem taşımaktadır.
1. GİRİŞ
1.1. Hidrolik Nedir?
Hidrolik, enerji iletimi için sıvıların kullanılmasıdır. Bazen “akışkan gücü” olarak da adlandırılır.
Hidrolik sistemler temelde iki şekilde çalışırlar;
- Hidrokinetik sistemlerde, enerji sıvının hareketi sayesinde aktarılır.
- Hidrostatik sistemlerde, enerji az çok durgun kalan bir sıvının içerisinden basınç aktarımı ile transfer edilir.
Birçok endüstriyel hidrolik sistemlerde hidrolik sıvının da bir miktar hareketi vardır, kesin konuşmak gerekirse, bu sistemler hidrodinamik olarak adlandırılır.
Bununla birlikte sıvının hareket hızı genelde düşük olduğundan endüstriyel akışkanlı güç iletim sistemleri genellikle hidrostatik olarak tanımlanırlar.
Bu sunuşta hidrolik sistem olarak düşünülecek sistemler bir sıvıya basıncın uygulandığı ve sıvı tarafından aktarılarak mekanik işe dönüştürüldüğü sistemlerdir.
Şekil 1’de basit bir kriko sistemi görülmektedir ve bu tür sistemlerin temel prensiplerini göstermek amacıyla kullanılmıştır. Hidrolik krikoda küçük bir piston sıvıya basınç uygulamak için kullanılmaktadır. Basınç sistem boyunca daha geniş pistonun yükü taşıdığı silindire aktarılır. Küçük piston üzerindeki kuvvet arttırıldıkça diğer tarafta basınç taşınan yükü kaldırana kadar yükselir. Basit krikonun önemli noktası diğer pek çok karmaşık hidrolik sistemde olduğu gibi; küçük bir kuvvet tarafından uzun bir strok ile elde edilen basınç, kısa stroklu daha büyük bir kuvvetin elde edilmesinde de kullanılabilir.
Basit kriko gibi hidrolik sistemler, sıvılar sıkıştırılamaz kabul edildklerinden dolayı çalışırlar, kapalı bir sistem içerisinde çalıştıklarında basıncı azalmaksızın tüm doğrultularda iletirler ve tüm eşit alanlarda eşit kuvvetler üretirler (Pascal Kanunu). A yüzey alanına sahip kapalı bir sıvıya bir F kuvveti uygulandığında sıvıda oluşan basınç P:
P = F/A ‘dır. (1)
Pascal Kanununa göre bu basınç tüm yönlerde eşit etki eder; kabın boyutu ve şekli önemli değildir. Bu demektir ki, küçük bir alan üzerine küçük bir kuvvet büyük bir alan üzerindeki büyük bir yükü karşılayabilir. Örneğin 1 cm2 lik bir alana uygulanan 10 Newtonluk bir kuvvet 10N/cm2 lik ya da 1 barlık bir basınç yaratır. Bu basınç 100 cm2 lik bir alana uygulandığında 100 kg.lık bir yükü kaldırır.
Basit bir hidrolik kriko kolaylıkla modifiye edilerek iletilen kuvvetin yönü ve hareketin hızı üzerine daha fazla kontrol sağlayabildiğimiz bir sistem oluşturulabilir. Pratikte kullanılabilir bir sistem aşağıdakiler eklenerek kolayca elde edilebilir;
- bir hidrolik sıvı rezervuarı;
- sıvının akış yönünü denetleyen “Yön Valfleri”;
- sıvının basıncını denetleyen “Basınç Denetim Valfleri”;
Bu sistemde, bir kez sistemde yeterli basınç oluştuğunda pompa daha hızlı çalıştırıldıkça yük daha hızlı arttırılacaktır. Yükün hareket hızı silindire beslenen sıvının hacmine bağlıdır. Daha ileride göreceğimiz şekilde birçok hidrolik sistemde daha büyük geliştirmeler bulunmaktadır.
1.2. Hidroliğin Kısa Geçmişi
• Pascal 17. yüzyılda hidroliğin temellerini atan prensipleri oluşturmuştur.
• 19. yüzyılda sıvılar vasıtasıyla enerjinin aktarımı prensibi endüstriyel preslerin, kaldırma mekanizmalarının, kreynlerin, vinçlerin ve diğer ağır tipte ekipmanların çalıştırılmasında kullanılmaktaydı.
• İlk sistemlerde genelde kullanılan sıvı su idi, fakat ciddi kısıtlamalarla karşılaşılıyordu, örneğin zayıf yağlama özellikleri, çalışma sıcaklıklarının sınırlı olması ve korozyon oluşturmaya meyilli olması gibi.
• 20. yüzyılın başında mineral yağlar kullanıma hazır hale geldiler. Bu yağlar 1920’ler ve 1930’larda geniş anlamda hidrolik uygulamalarda kullanılmak üzere adapte edildiler.
• Hidroliklerin ana uygulamaları gemilerde, uçaklarda ve uzun yol taşımacılığında oldu, çünkü buradaki ekipmanlarda mümkün olduğunca küçük fakat güçlü bir yapı gerekiyordu, belirgin avantajlar oluşturuyordu.
• Hidrolik uygulamalarında belirgin temel taşları aşağıdadır:
- savaş gemilerinde bulunan ağır silah taretleri ve silahların hassas hareketlerinin kontrolünde;
- uçakların iniş takımlarında;
- uçakların kontrol yüzeylerinin ayarlarında;
- taşıtlarda frenleme sistemlerinde kullanım (kablolar yerine)
- traktörlerde tarımsal kullanımda;
- inşaat mühendisliğinde elektriksel ve mekanik tahrik ünitelerine alternatif olarak;
- karmaşık parçaların hassas üretimi için kullanılan makinalarda
• Günümüzde birçok modern güçlü makina ya kısmen ya da tamamen hidrolik mekanizmalarla kontrol
dilmektedir.
• Hidrolik yağ olarak ilkin kullanılan yağlar düz mineral yağlardı.
• Bu yağların kullanımı 1930’larda mineral yağlarla uyumlu olan contaların geliştirilmesi ile çok ciddi şekilde artmıştır.
• 1940’larda endüstride hidroliğin kullanımının artması daha iyi performans ihtiyacını beraberinde getirdi. Pas ve oksidasyona karşı katıklar eklenmeye başlandı.
• Hidroliklerde ve yağlayıcıların teknolojisindeki gelişmeler yeni katıkların kullanılarak, köpüklenmenin azaltılması, yük taşıma kapasitesinin arttırılması, aşınma önleyici özelliklerin geliştirilmesi, akma noktasının düşürülmesi ve viskozite endeksinin geliştirilmesine olanak tanıdı.
• Yangın riskinin olduğu yerler için, örneğin çelik endüstrisi ve kömür madenciliğinde kullanılmak üzere ateşe-dayanıklı hidrolik yağlar geliştirildi.
• Yakın zamanda gerçekleştirilmiş bir diğer geliştirme de çevresel olarak hassas alanlarda kullanılan hidrolik makinalar için doğada parçalanabilen yağların üretimidir.
2. HİDROLİK SİSTEMLERİN AVANTAJLARI NELERDİR?
Hidrolik sistemler diğer enerjinin aktarımı metodlarına göre bazı avantajlara sahiptirler:
Kol gücü ile yapılan işlerde;
Hidrolik sistemler:
- Ağır yüklerle uğraşırken çok hassas kontrol imkanı sağlarlar;
- Hız ve kuvveti çok yumuşak şekilde ve kolayca kontrol edebilirler;
- Tam yükleri durma pozisyonundan kaldırabilirler;
Esneklik açısından;
Hidrolik sistemler:
- Büyük ve küçük kuvvetlerin yüksek hassasiyette kontrolünü sağlar;
- Tekrarlayan operasyonları hassasiyetle kontrol eder;
- Yavaş, hızlı ve değişken hız ayarlamalarını ayarlar;
- Dönel hareketi doğrusal harekete çevirir ya da tersini yapar.
Güvenilirlik açısından;
Hidrolik ekipmanlar:
- Sağlam yapılıdır ve dizayn olarak relatif şekilde daha basitlerdir.
- Aşırı yüklerden bir basınç denetim valfi ile kolayca korunabilirler.
Ekonomi açısından;
Hidrolik ekipmanlar:
- Küçük yapıdadırlar;
- Basittirler;
- Aynı sonucun alındığı elektriksel, mekanik ya da elektronik sistemlere nazaran üretimleri genelde daha ucuzdur.
3. HİDROLİK SİSTEMLER NEREDE KULLANILIRLAR?
Hidrolik sistemler, avantajları sebebiyle geniş bir kullanım alanı bulurlar. Önemli uygulamalar şunlardır:
İmalat:
- Örneğin
resler,ağır makinalar,robotlar, plastik enjeksiyon makinaları.
Hammadde Endüstrileri:
- Örneğin:madencilik endüstrisi, köprü kumanda mekanizmaları,barajlar.
Hareketli Ekipmanlar:
- Örneğin:ekskavatörler ve kreynler, konstrüksiyon ekipmanı, uzun yol taşımacılığı araçları, tarımsal makinalar,uçaklar,gemiler.
Özel Uygulamalar:
- Örneğin: uydu ekipmanları,radyo antenleri,proses kontrolü, mekanik kaldırma,uçuş simülatörleri, test ekipmanları.
İmalat – Çelik Endüstrisi Hareketli Ekipmanlar – Açık Madencilik
4. HİDROLİK SIVILARIN ÖNEMLİ FONKSİYONLARI
Hidrolik sıvılar aşağıdaki şu üç önemli fonksiyonu yerine getirirler:
- Gücü aktarırlar;
- Hidrolik sistemi korurlar;
- Operasyon koşulları ile başederler.
Bu fonksiyonları etkin olarak yerine getirmek için hidrolik sıvılar hangi özelliklere sahip olmalıdırlar? Aşağıda sırası ile bu sorulara verilen cevapları bulacaksınız.
4.1. Hidrolik Sıvılar ve Güç Aktarımı:
Bir hidrolik sistemde gücün etkin bir şekilde iletimi aşağıdaki özelliklere sahip bir sıvı ile gerçekleşir.
1. Düşük Sıkıştırılabilirlik; böylece basınç ve diğer anlamda güç derhal ve verimli olarak iletilebilir;
2. İyi, Havayı Uzaklaştırma Özellikleri; böylece sıvı içerisinde kalan hava kabarcıkları nedeniyle sıkıştırılabilirlik artmayacaktır;
3. İyi, Köpüklenmeyi Önleyici Özellikler; böylece köpük hidrolik sisteme girmez;
4. Uygun Viskozite; böylece sistemde rahatça dolaşırken aynı zamanda gerekli yağlamayı yapacak şekilde viskoz olacaktır.
4.2. Sıkıştırılabilirlik Nedir?
Sıkıştırılabilirlik bir sıvının üzerine basınç uygulandığında hacminde oluşan küçülmenin ölçütüdür. Bir hidrolik sıvı mümkün olduğunca düşük sıkıştırılabilirlik oranına sahip olmalıdır ki; bu şekilde basıncı ve enerjiyi verimli şekilde iletebilir. Bir hidrolik sistemde sıkıştırılabilir bir sıvı varsa bu sistemin ’’süngerimsi’’ bir yapısı olacaktır, çünkü bu sıvı içerisinde pompanın basınç oluşturması zaman ve enerji alacaktır. Aynı şekilde bu basıncın mekanik enerjiye dönüştürülmesi de zaman alacaktır. Bu durum hareketin ve kontrol derecelerinin hassasiyetini etkileyecektir. Bu nedenden ötürü sıkıştırılamayan hidrolik sistemlerin yüksek basınçlı ve ağır hizmet sistemlerinde ;örnek: özel makina aksamlarında, kullanılmaları özellikle önem taşır. Saf mineral yağlar tipik hidrolik sistemlerde üretilen basınçlarda pratikte sıkıştırılamaz kabul edilirler.
4.2.1. Sıkıştırılabilirliğin Ölçüleri:
Bir sıvının basınç altındaki davranışı genellikle Bulk Modülü ile ifade edilir. Bu, hacmin değiştirilmesi için uygulanan basıncın oranıdır.
İyi bir hidrolik sıvıda yüksek bir bulk modülü dolayısıyla da düşük sıkıştırılabilme özelliği vardır. Tipik olarak 280 bar’lık bir basınç artışı uygulandığında hacimdeki değişim %2 olacaktır. (1000 psi basınç artışı sıvının hacminde yaklaşık olarak % 0.5 azalmaya karşılık gelir) Bulk modülü bir sıvıda küçük basınç farklılıkları olması durumunda yaklaşık olarak sabittir, fakat basınçta ve sıcaklıkta yüksek değişikliklerle yükselme eğilimi gösterir. Basınç karşısında hacmi gösteren grafik bu yüzden bir eğridir, çünkü sıcaklık ve basınç arttıkça sıvıyı sıkıştırmak daha zor hale gelir.
Bulk modülü birkaç değişik şekilde ifade edilebilir. Bir sıvının bulk modülü verilirken ölçüm koşulları belirtilmelidir.
4.3. Sıvı İçerisinde Kalan Hava ve Sıkıştırılabilirlik
Tipik bir mineral yağ normal sıcaklıklarda havayla temas ettiğinde %8-9 oranında çözünmüş hava barındırır. Normal çalışma şartlarında bu çözünmüş havanın sıkıştırılabilirlik üzerinde ölçülebilir bir etkisi yoktur. Bununla birlikte, örneğin; pompanın emme kısmında bir sızıntı varsa hava hidrolik sıvıda kabarcıklar şeklinde belirebilir. Bu şekilde sıvı içerisinde hapsolmuş kabarcıklara sıvı içerisinde kalan hava denir. Çok küçük bir miktarda hapsolmuş hava bile hidrolik sıvıyı çok daha sıkıştırılabilir hale getirir ve hidrolik sistemin özelliklerini belirgin şekilde etkiler. Düzensiz ve sarsıntılı çalışma yaratır ve hava kabarcıklarının sıkıştırılmalarına bağlı olarak aşırı ısınma yaratır.
Havayı uzaklaştırma özelliklerinin incelendiği standart test IP 313/ASTM D 3427 dir. Bu testte 25, 50 ve 75 0C lere ısıtılan test yağının içine sıkıştırılmış hava üflenir. 7 dakika sonunda hava akışı durdurulur ve yağın içerisindeki havanın hacimsel olarak %0.2 ye düşmesi için geçen zaman kaydedilir.
4.4. Köpüklenme
İçerisinde hapsolmuş hava bulunan hidrolik sıvı sistem rezervuarına döndüğünde, hava kabarcıkları yüzeye ilerledikçe köpüklenme eğilimi görülür. Eğer köpük hidrolik devre içerisine girerse devrenin verimliliği ciddi şekilde düşer çünkü köpük hidrolik sıvı olarak etkisizdir. Buna ek olarak sistem parçaları da hasarlanabilir çünkü köpük sürekli bir yağ filmine oranla çok daha az etkili bir yağlayıcıdır. Aşırı miktarda köpüklenme ayrıca rezervuardan hidrolik sıvı kaybına da neden olur. Bu nedenle bir hidrolik sıvıda iyi köpük-önleyici özellikler olması istenir. Eğer gerekirse köpük oluşumunu önlemek maksadıyla köpük-önleyici katıklar katılabilir. Köpük-önleyici katıklar havanın uzaklaştırma hızını düşürebilirler bu nedenle doğru tipte ve miktarda katık seçmek çok önemlidir.
Köpüklenme özelliklerinin incelendiği standart test IP 146 / ASTM D 892 dir. [3] Bu testte 24 0C deki bir yağ numunesine 5 dakika boyunca sabit hızda hava üflenir. Ölçülen köpük miktarı Köpürmeye Yatkınlık olarak raporlanır. Köpük 10 dakika boyunca yokolması için bekletilir ve daha sonar hacmi ölçülür ve Köpüğün Kalıcılığı adını alır. Test ikinci bir numuneye 93.5 0C de tekrarlanır ve köpük daha sonar 24 0C de yokolması için bekletilir.
5. HİDROLİK SIVILAR ve SİSTEMİN KORUNMASI
Güç aktarımı yeteneklerinin yanısıra mineral yağlar aşağıdaki nedenlerden ötürü hidrolik sistemler için ideal sıvılardır:
YAĞLAMA: Devre içerisindeki hareketli parçaları yağlarlar: pompalar, motorlar, valfler; bu ise uygun akış karakteristiklerine ve aşınma önleyici özelliklere sahip bir yağ gerektirir.
SOĞUTMA: Sistemde oluşan ısıyı dağıtır; burada viskozite önemli bir kriterdir;
KORUMA: Sistemi korozyondan korur , pompalar, motorlar ve valfler gibi hareketli parçaları aşınmadan korur.
5.1. Viskosite
Sistemin yağlanması gözönünde bulundurulduğunda bir hidrolik yağın en önemli özelliği onun viskozitesidir. Yağın viskozitesi aşağıdakileri karşılayacak kadar yüksek olmalıdır: [2]
1. Sistem parçalarını, özellikle pompayı yağlayacak verimde olmalıdır,
2. Pompaların, motorların ve valflerin çalışma toleransları arasından sızıntıyı engelleyecek şekilde etkili sızdırmazlık elemanı olmalıdır.
Yağın viskozitesi :
1. Hidrolik devre içerisinde serbestçe akacak kadar
2. Etkili bir soğutma sağlayacak kadar düşük olmalıdır.
Pratikte sistem pompasını yeterince yağlayabilecek kadar düşük viskozitede bir yağın seçimi, uygun bir emniyet aralığı bırakılarak yapılır.
5.1.1. Viskosite ve Sıcaklık
Viskozitenin sıcaklık ve basınçla değişmesi nedeniyle bir hidrolik sıvının viskozitesi ile ilgili gereksinimler karmaşıklaşır. Sıcaklıkla bir yağın viskozitesindeki değişim, yağın Viskozite İndeksine bağlıdır. Yüksek viskozite indeksli bir yağ sıcaklığın yükselmesi ile daha düşük viskozite indeksli bir sıvıya göre viskozitesinde daha az bir değişim gösterir.
Bir sıvının viskozite indeksi sıvının kullanıldığı hidrolik sistemin çalışma sıcaklığı aralığı gözönünde bulundurularak yeterince yüksek seçilmelidir. Sıvı en yüksek çalışma sıcaklıklarında dahi yağlama özelliğini yerine getirirken, en düşük çalışma sıcaklıklarında da rahatça akabilmeli ve soğukta özellikle ilk çalışmalarda zorluk çıkarmamalıdır.
Birçok sıvı 100 civarında viskozite indeksine sahiptir, fakat çok büyük çalışma sıcaklığı değişimlerinin yaşandığı havacılık gibi alanlarda 150 ve daha üzerinde viskozite indekslerine ihtiyaç duyulur.
Hidrolik yağlarda viskozite indeksi arttırıcılar katık olarak kullanılabilir. Bunlar dikkatlice seçilmelidir, çünkü yağın fiziksel kararlılığını etkileyebilirler.
5.2. Akma Noktası
Akma noktası bir mineral yağın aktığı en düşük sıcaklıktır. Çoğu mineral yağda bir miktar çözünmüş wax bulunur. Yağ soğutulurken wax katı kristal bir yapı oluşturarak kalan sıvının akmasını önler. Bir hidrolik sıvının çalışması beklenen sıcaklıktan en az 10 0C daha düşük bir akma noktası olmalıdır. Mineral yağlara akma noktası düşürücü katıklar ilave edilebilir.
5.3. Viskosite ve Basınç
Basınçta bir artış viskozitede bir artışa yol açar. Tipik bir mineral yağın viskozitesi basıncı atmosferik basınçtan 350 bar’a çıkarıldığında iki kat artar. Birçok endüstriyel sistemin çalıştığı bağıl olarak daha düşük basınçlarda viskozite üzerinde basıncın etkisi belirgin değildir. Bununla birlikte, özel hidrolik ekipmanlar; Örnek: ekstrüzyon ekipmanları gibi, o kadar yüksek basınçlar üretirler ki bu makinalarda mineral yağlar kullanılamaz. Bunun yerine özel sentetik yağlar kullanılabilir.
5.4. Aşınmayı Önleyici Özellikler
Yük taşıma kapasitelerini arttırmak üzere birçok mineral yağın formülasyonlarında aşınma önleyici katıklar bulunmaktadır. 140
Çinko tipi katıklar yüksek sıcaklıklarda metal yüzeylerin birbirine sürtünmesini koruyucu bir film tabakası oluşturarak engellerler.
EP (Aşırı basınç) katıkları yüksek sıcaklıklarda metal yüzeylerle kimyasal reaksiyona girerek kolayca parçalanan ve yağlayıcı görevi gören bir film oluştururlar.
Aşınma önleyici ve EP katıkları özellikle kanatlı pompalarda kanat uçlarının yüksek hızlarda ve ağır yüklerde pompa gövdesine ters yönde hareket ettikleri durumda aşınmanın azaltılmasında büyük önem taşırlar. Bu katıklar aynı zamanda dişli ve pistonlu pompaların çalışma ömürlerini uzatmak ve aşınmayı azaltmak için de faydalıdırlar.
Bir hidrolik yağın aşınmayı önleyici özellikleri Vickers V104C Kanatlı Pompa Testi (IP 218) ile belirlenir. [3] Bu testte sıvının performansı pompanın belirli koşullarda çalıştırılması ve daha sonra segmanı ve kanatlarında meydana gelen ağırlık kaybının ölçülmesi ile değerlendirilir.
Standart testte pompa 140 bar’da ve 70 0C sıcaklıkta 250 saat çalıştırılır. İyi bir hidrolik yağda toplam ağırlık kaybı 20 mg.dan fazla olmaz.
Düşük Yük Testinde pompa 70 0C sıcaklıkta 35 bar’da 250 saat boyunca çalıştırılır. Bu test düşük yüklerde ne oranda aşınma önleyici performansına ihtiyaç duyulduğunu hesaba katar.
Sıcak Deney Tesisatı (Hot Rig) Testinde pompa 1000 saat 140 bar’da ve 105 0C de çalıştırılır. Bu çok zorlu bir testtir ve pompayı çalışma esnasında görülen şartların dahi ötesinde test eder.
Hidrolik yağların diğer pompalarda diğer şartlar altında performanslarını test etmek üzere bir dizi test daha geliştirilmiştir;
Vickers 35VQ25 Pompa Testi; Bu zorlu test aday yağın seyyar uygulamalarda uygulamanın pompanın belirtilen kapasitesinin % 80’ini aştığı durumlarda yeterli koruma yapıp yapmadığını kontrol etmeye yarar. [3]
Commercial Incorporated PM500 Axial Piston Pump Test; Sarı metaller bulunan pompalarda hidrolik yağın performansını gözlemler. Pompada Müller pirincinde ağır yüklü çeliğin çalışması esnasında aşınma korumasını değerlendirir.
Amsler Deney Tesisatı Testi; yeni hidrolik sıvıların geliştirilmesinde kullanılır ve hidrolik pompalarda bulunan birçok sayıda metalin kontakt kombinasyonlarına gore aşınmayı değerlendirir.
FZG Four Square Dişli Yağı Testi de ayrıca hidrolik sıvıların aşınmayı önleyici özelliklerini değerlendirmek üzere kullanılır. 141
5.5. Korozyon Önleyici Özellikler
Temiz düz mineral yağlar korozyona karşı koruma özelliğine sahiptir. Buna karşın, içlerine su karıştığında ya da yağın bozulan partikülleri ile karşılaştıklarında korozyona yolaçarlar. Bu nedenle yüksek performanslı hidrolik yağlar korozyon inhibitörleri içererek korozyona engel olurlar.
Bir hidrolik yağın demir içeren metallerde korozyona yolaçabilirliği IP 135 / ASTM D 665 standart testi ile değerlendirilir. Bu testte bir çelik numune 300 ml.lik bir test yağı ve 30 ml.lik saf su ya da deniz suyuna batırılır ve 60 0C de 24 saat bekletilir. Bu süre sonunda numunenin üzerinde pas izleri aranır ya da oluşan pasın derecesi ölçülür.
Demir içermeyen metallere karşı bir yağın korozif özelliğini ölçen test Bakır Korozyon Testidir (IP 154 / ASTM D 130). Bu testte parlatılmış bir bakır şerit test yağına batırılır ve belli bir sıcaklıkta tutulur. Belirli süre sonunda şerit çıkartılır ve standart korozyona uğratılmış şeritlerle karşılaştırılır.
8. ISO SINIFLANDIRMA SİSTEMİ
Uluslararası Standartlar Organizasyonu ( ISO ) mineral hidrolik yağların sınıflandırılması için geniş kategoriler belirlemiştir. Bunlar biraz sonra göreceğimiz tabloda gösterilmektedir. ISO kategorilerinin sadece tanımlamalar olduğuna ve belirli bir ürünün kalitesi hakkında hiçbir gösterge sağlamadığına dikkat etmek önemlidir.
8. EMNİYET KAVRAMLARI
Mineral yağlar çelik tesisleri ve kömür madenleri gibi yangın tehlikesi olan yerlerde kullanılmaya uygun değildir. Bu durumlarda ateşe dayanıklı hidrolik yağlar kullanılır. Bu yağlar yangının başlamasına direnç gösterirler ve yayılmalarını baskı altına alırlar fakat yangını söndürmeleri şart değildir.[3] Yangına dirençli hidrolik yağlar ya su içerirler ya da yanmaz sentetik yağlardan yapılmışlardır. Yüksek sıcaklıklarda çok su içeren yangına dayanıklı yağlar uygun değildir. Genellikle mineral yağlara oranla daha zayıf yağlayıcılardır. Ateşe dayanıklı bir yağın hidrolik ekipmanda kullanımını düşünürken ekipman üreticisinin tavsiyelerini izlemek büyük önem taşır.
Tablo Hidrolik yağların ISO viskozite sınıfları
MİNERAL YAĞLARIN SINIFLANDIRILMASI
ISO Sınıfları
HH
Düz mineral yağlar - katık içermezler
Düşük maliyetli ürünlerdir. Kritik olmayan sistemlerde kullanımları uygundur.
HL
R&O tipi mineral yağlar - anti oksidant ve pas önleyiciler içerirler
HH yağlara göre kullanım ömürleri daha uzundur. Aşınmaya karşı performansın istenmediği sistemler için uygundur.
HM
HL tipi yağlar gibidir - aynı zamanda aşınma önleyici katıklar içerirler
Daha uzun kullanım ömrü ve aşınmaya karşı korumanın gerekli olduğu yerlerde kullanılırlar. Çoğunlukla hareketli ve endüstriyel sistemlerde kullanılırlar.
HV
Yüksek viskozite indeksli yağlar
Çok aşırı sıcaklıklarla karşılaşılan veya sıcaklıkla birlikte viskozitede sadece küçük değişikliklere izin verilen yerlerde kullanılırlar.
(Alıntıdır; kaynak:
)