Ben de Mersin Üniversitesi mezunuyum

hayat biz plan yaparken başımıza gelen olaylardır diye bir söz vardı. Aradan geçen onca yıldan sonra geriye dönüp baktığımda kariyerin sadece insanlarla olan iletişime bağlı olduğunu görüyorum. Hele ki ülkemizde herkes sevdiği adamla iş yapıyor. Sadece başarılı bir öğrenci olmak yetmiyor yüksek lisans için, hocanın seni sevmesi daha önemli. Sonra yine rekabet rekabet... Çok başarılı bir öğrenci değildim. Örneğin başarı, hava kirliliği ve kontrolü dersinde, kitabı ezberlemekten geçiyordu. Okul önemli, ama yüksek lisans, akademik kariyer yapmanıza izin vereceklerse, hocalarınız sizi öğretim görevlisi olarak görmek istiyorsa mümkün. Burada ders başarısından başka her şey devreye giriyor

yanlış anlaşılmak istemem, maalesef iş hayatı da öyle. Eğer iş arkadaşlarınızla, patronunuzla uygun frekansı yakalamışsanız işler yolunda gidiyor. Bazen de ne yaparsanız yapın olmuyor.
'Tüm bunları ne için yapıyorum?' temel soru.
"insan onuruna yakışır bir işte, kimseye muhtaç olmadan çalışmak istiyorum, sevdiklerimle geçirecek nitelikli zamanım olsun istiyorum, sadece insan olduğum için kabul görmek, değer verilmek istiyorum". diye içimde bağıran sesi duyunca tüm kariyer hedeflerinin, para kazanma hırsının, en iyisi olmaya çalışmanın altında yatan sesi duymuş oldum.
Bu kadar insancıl, bu kadar en temel hak olan şeylerin, diplomaya, çok para kazanmaya, yüksek lisansa... falan bağlanması anlamsız geldi bana. Zaten biri elindekini paylaşmak istemiyorsa, istersen ordinaryüs profesör ol
