yeniçevreciTepkim yanlış anlaşıldı sanırım. ilk gönderideki çağrı; sınavı geçemeyecek yeterlikle olan arkadaşların sınavı geçmesi için yapılan bir yardım çağrısıydı. aynı gönderide bu bizim işimiz deyip sınav için yardım talebinde bulunuluyor.
ben de diyorum ki; madem bu bizim işimiz, sınavı da kolaylıkla geçebiliyor olmamız lazım.
bu belgeyi de bilen bilmeyen herkes alırsa çevre danışmanlığında yaşanan sorunlar bu sektörde de yaşanacaktır. Madem Bakanlık bu eğitimi sınavı açmış, herkes hakkıyla eğitimini alsın sınavını versin.
liyakatsizliğe söverken aynı şeyi bu dayanışma talebiyle biz yapıyoruz. ki belgeyi bütün çevre mühendislerinin alması diğer meslek dallarının önünü kapatacağı anlamına da gelmiyor.
Bakanlığın mesleğimizle ilgili konularda eğitim, sınav düzenlemesi tabii ki hoşuma gitmiyor ancak burada ülkedeki eğitim kalitesinin de sorgulanması gerekiyor. hakkıyla öğrenci yetiştiren okul ve kendini geliştiren öğrenci sayısı sınırlı. piyasada gördüğüm meslektaşlarımızda azımsanmayacak bir çoğunluk teknik bilgiyi geçtim daha ms office programlarına hakim değil. İğneyi biraz da kendimize batırmamız lazım.
bunu her bölüm için düşünüyorum ancak yetkinliğin sorgulanması konusunda çevre mühendisliğinin diğer bölümlerden farkı var.
İnşaat mühendisi istihdam edilirken işveren yetkin personel seçiyor, seçmek zorunda. aynı işveren çevre mühendisi istihdam edeceği zaman yapılacak işe değer vermediği için yetkinliğe önem vermiyor, çevre mühendisi almak yerinde gidip danışmanlık hizmeti alıyor.
danışmanlık hizmeti veren firma nasıl personel seçiyor? yetkinlik ne ölçüde sorguluyor, eğitim ne düzeyde veriliyor? genelinde asgari ücreti kabul eden yeni mezun tercih ediyor, 300-500 tl'ye iş alıyor. yeni mezun bu kısır döngü içinde işleri yetiştiremiyor, kendi geliştiremiyor ve mevzuata uyum sağlanamıyor.
özet olarak diğer meslek dallarında personelin yetkiliğini işveren denetliyor. bizde ise kurumsal bir firma olmadığı sürece işveren/hizmet alan yetkin personelden ziyade kendisine iş çıkarmayacak personel istiyor. Hal böyle olunca da Bakanlık görevlendirdiği personele eğitim verip personeli yetkin, verilen işi de kaliteli hale getirmek istiyor.
Verilen eğitimlerin bu noktada faydalı olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu ve eleştirilecek dünya kadar husus var ancak dediğim gibi ben bunları bir
çaba olarak yorumluyorum. ve bu sınavın kopyayla geçilmesinin yine uzun vadede çevre mühendisliği için zararlı olacağını düşünüyorum.
Aklınıza belki branşlaşma diye durumlar gelebilir, mesela yüksek lisans ile İnşaat baraj mühendisliği gibi, sadece bu dalı okuyanlar barajlarda inşaat mühendisi olarak çalışabilir diye, aynı şeyi çevre mühendisiliği içinde yapsınlar. AAT için mesela Çevre yüksek lisansı okunsun. Devlet desin ki diploman bunun için yetersiz, bu işi yapman için yüksek lisans okuyup branşlaşman lazım, mesela. Ama mevcut uygulama böyle bir şey değil. Haksızlık yapıldığını düşünüyorum, mesleğime yapılan bir haksızlık. Bunu da tüm meslektaşlarımı rahatsız etmesi gerektiğini düşünüyorum
burada size katılıyorum. Bakanlık branşlaşmayı kendi verdiği eğitimlerle sağlıyor (sağlamaya çalışıyor).
dediğiniz gibi bunun yüksek lisansa bağlanmas,ı hatta koca 4 yıl geçirdiğimiz lisans döneminde her konudan biraz biraz almak yerine, seçime bağlı teorik+pratik branş eğitimi verilseydi ve ilgili branşlar için diploma sahiplerinden yetkinlik aranmasaydı daha sağlıklı olurdu.
geniş yelpazeden kastım da; bir inşaat mühendisi için baraj inşaatıyla bina inşaatı arasında ortak noktalar var ancak çevre mühendisi için atıksu arıtma tesisi işletmek, emisyon ölçümü yapmak ya da düzenli depolama sahası tasarlamak arasında ortak bir nokta yok.
bir çevre mühendisi olarak
sadece lisans eğitimle hava, su, toprak konularının tamamına hakim olamam. bu sadece 3 ana başlık, konuyu sektörlere indirgeyince yelpaze epeyce genişliyor. o yüzden diğer meslek dallarıyla çevre mühendisliğini kıyaslamak pek sağlıklı olmayacaktır.